Hükümet düştüğüne göre, Allah Kerim yenisine… 


   Zaten şunun şurasında seçime ne kaldı ki!.. Hükümetli de girilebilir, hükümetsiz de!..Bu toplum ilk kez mi hükümetsiz kaldı?..


   Geçmişte de neler yaşanmadı ki…


   Önemli olan 28 Temmuz seçimleri… En büyük ayıp, seçimlere şimdiki köhnemiş sistemle gidilecek olması.


   Bunların değiştirilmesi gerekirdi. Siyasi Partiler, Seçim ve Halk Oylaması Yasaları çoktan değiştirilmeli ve çağdaş bir şekle kavuşturulmalıydı…


   Anayasada değişiklikler yapılacaktı, kamu reformu yapılacaktı… Hani nerde?..


   Geride bırakılan süreç, hiç de hoş değildi. Kalbimize bıçak gibi saplandı, yaralar açtı.


Bir Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın (KTHY) çökertilmesini bu millet zor unutur.


Bir yıl boyunca çalışanların çektiği çile unutulabilir değildir. Sadece UBP hükümeti sorumlu değildir KTHY’nin batmasından… İşin ucu CTP ve diğerlerine de dayanır. 


   Geçen yıl Başkent Lefkoşa çöplerle boğuştu. Nefes alamaz durumda kaldı. Sinekler, fareler ve her türlü haşere sokakları teslim almıştı…


Çevre Günü münasebetiyle bunları da vurgulayalım dedik. Çevre konusunda dünyaya nasıl rezil olduğumuzu anımsadık. 
   Nice badirelerden geçtik. 


Derken kurultaydan kurultaya koşuşmalar oldu. Yargı aşamalarından geçildi. Belediye Başkan ve Belediye Meclis üyeleri seçimlerini de atlattık. Ve bu günlere geliverdik. 


   Hükümeti kurma görevinin kime verileceği o kadar da önemli değildir. Sonuçta seçim yasakları vardır ve bu noktadan sonra ne gibi vaatlerde bulunulabilir?


   Bulunulsa ne yazar, bulunulmasa kaç yazar?..


   Evet; biliyoruz ki, siyaset çok kirlenmiştir. Siyasete, politikacıya güven oldukça sarsılmıştır. Bu güvensizlik de sandıkla seçmen arasındaki mesafeyi uzatmıştır. ‘Gelen de aynı, giden de’ zihniyetinin toplumda iyice yerleşmesine neden olmuştur. 

 


   Geçen belediye seçimlerinde bunları yaşadık, gördük. Sandığa gitmeme, oy kullanmama oranının ilk kez bu denli yukarılara fırladığına tanık olundu.

 


   Ancak sandığa gitmemek, oy kullanmamak da çare değildir. Çare oy kullanmaktan kaçınmamak ve bunun sonucu olarak da topluma yararlı olabileceğine inandığınız kişileri Meclise taşıyabilmektir. 

 


   Kısa seçim propaganda kampanyası sırasında verilecek çok sözler vardır. İnansanız da, inanmasanız da onları dinleyin, ama siz yine de bildiğiniz doğru yoldan şaşmayın. Sandığa gitmemezlik etmeyin. Gitmez ve oyunuzu kullanmazsanız ‘Aynı hamam aynı tas’ deme hakkınız da yoktur. 

 


   Seçim süreçleri dünyanın neresinde olursa olsun, ekonominin çarklarını yavaşlatır, tam olarak değilse de, istikrarsızlığa neden olabilir. İşler duraksar, üretim azalır. Bereket ki bu seçim süreci daha kısadır ve 50 gün sonra yeniden toparlanma sağlanabilir. 

 


   Seçim sürecinde çok şeyler yaşanacak. ‘Sen oyunu ver de, gerisini merak etme’ türünden sözler çok söylenecek. Oy uğruna evlere paketçikler gönderilerek. Seçmenin gözünü boyamak için her türlü yola başvurulacak, her türlü hüner sergilenecek. 

 

 


   Zaten vatandaş da bu düzene, pardon düzensizliğe, sistemsizliğe alıştırılmadı mı?.. 

 

 


   Bu seçimde çürüklerin en azından bir kısmını temizleyemezseniz, ileride temizleyebilmek çok daha zor olabilir!..