Dünya Engelliler Haftası yine bol vaatlerin ve süslü sloganların gölgesinde geçip gidecek.
Gelenek yine değişmeyecek.
Geçmişi sömürmek ve geleceği de umut kapısı yapmak en iyi becerdikleri iş, “Onların.
Adli yıl açılışında en yılmaz adalet bekçisi, çevre gününde en büyük çevreci, her 8 Mart’da en büyük kadın hakları savunucusu, milli günlerde en büyük Atatürkçü, AB gününde en büyük barış savunucusu, çocuk hakları gününde en büyük hak koruyucusu, turizm gününde en büyük turizmci, trafik haftasında en iyi sürücü, şehitlerimizi anma gününde en büyük milliyetçi, barış gününde en büyük ilerici ve barış savunucusu, 23 Nisan’da en sevimli çocuk, 1 Mayıs’ta en bilinçli devrimci, 19 Mayıs’ta en umutlu genç, yaşlılar gününde en yaşlı onlar, engelliler gününde en duyarlı yine hep “Onlar”.
Ama icraat ve hizmet yok, sorunlara kalıcı çözüm yok.
Engellilerin sorunları ile ilgili atılan adım yok, kadın ve çocuk haklarının iyileştirilmesine yönelik düzenleme yok, trafik güvenliği ve çevreyi korumaya yönelik adım atan yok, ilaç alamayan kanser hastalarına Kanser gününde pembe kurdele takıp uzun boylu açıklama yapmanın ötesine geçen yok.
“Onlar”ın yüzünden Devlete kızmanın, en büyük engel “Devlet” diyerek de Devlet’e daha az güvenmenin cezasını da yine Devlet çekmekte.
Devletin tek günahı aslında “onlar” tarafından yönetilmesinden başka bir şey değil.
Peki, “onlar” kim mi?
“Onlar” işte.
Ülke sorunlarına kalıcı çözümler bulma erkini elinde tutup da hiçbir şey yapmayanlar.
2000’li yıllardan bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı yapanlar, Başbakanlık yapanlar, bakanlık koltuklarına kurulanlar, sırası ile “al gülüm ver gülüm” siyasetçilik oynayarak kah iktidar olan kah muhalefet olanlardan başkası değil, “Onlar.”
“Onlar” kim mi, peki?
Mehmet Ali Talat, Derviş Eroğlu, Mustafa Akıncı, Ersin Tatar, Ferdi Sabit Soyer, Özkan Yorgancıoğlu, Ömer Kalyoncu, İrsen Küçük, Sibel Siber, Hüseyin Özgürgün, Tufan Erhürman, Ersan Saner, Serdar Denktaş, Kudret Özersay, Cemal Özyiğit, Erhan Arıklı ve bakanlık makamlarını defalarca işgal edenler ve diğerleri, “Onlar” işte.
En büyük engel Devlet değil, Devleti devlet gibi yönetmeyerek siyasetçilik oynayanlar en büyük engel olduğunun farkında aslında, Kıbrıs Türkü gibi hayata tutunma mücadelesi veren 6 bin engelli insanımız.
Kıbrıs Türk Engelliler Federasyonu 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası dolayısıyla
15 maddelik istem paketi ile haklı taleplerini “haykıran” Kıbrıs Türk Engelliler Federasyonu, engellilerin genel sorunlarını çözecek engelliler dairesinin acilen kurulmasını, özel eğitim yasa ve tüzüklerinin acilen Meclis’ten çıkarılmasını, engellilerin yurttaşların kamuya açık alanlarda ve kamuya yönelik hizmetlerden eşit şekilde yararlanmalarını engelleyen ulaşım, dolaşım ve erişim sorunlarına yönelik çözüm getirilmesini kaçıncı seferdir bilinmez ancak bir sefer daha vicdanımızın tam ortasına yerleştirdi.
“Onlar” yani Devleti devlet gibi yönetmek görevleri olup da tüm suçu her konuda olduğu gibi “Devlet” e yıkanlar, ilk kez duymuş gibi yaparak soluğu süslü slogan ve vaatlerin gölgesinde alacaklar yine.
Yaşamlarını nakdi yardımla sürdüren engellilere elektrik, su ve telefon gibi muafiyetlerin acilen sağlanması, 2006 yılından beri kamuya yapılmayan yüzde 4’lük engelli istihdamın acilen yapılması ve Sağlık Kurulu raporu nedeni ile istihdam edilemeyen engellilere de asgari ücret düzeyinde nakdi yardım sağlanması taleplerine de şaşırarak suçlu arayacak yine, “Onlar”.
Ve gelenek yine değişmeyecek.
Nutuklar ve süslü vaatlerin gölgesinde bir engelliler haftası daha geride kalacak.