BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide haftalardır Rum şımarıklığına kurban olan BM yetkilileri listesinden kendini kurtarmak için çaba sarf ediyor ancak henüz Anastasiades’i müzakere masasına getirme başarısını gösteremedi. Aslında Anastasiades’in masaya dönmesi için ortaya Rumlar açısından gayet makul görünebilecek öneriler sunmadı değil ancak sanırım kendinden önceki BM yetkilileri gibi o da Rumların şımarıklık derecesini de çözümü her pahasına baltalama isteklerini de doğru tahmin edemedi.
Son olarak Eide Brüksel’e gitti ve üst düzey AB yetkilileri ile bir takım görüşmeler yaptı. Rum Fileleftheros gazetesine göre de Eide “AB’nin tarafları müzakere masasına dönmesini cesaretlendirecek nüfuzunu kullanacağı” şeklinde teminat almış.
Daha önce defalarca yazdığım ve katıldığım televizyon programlarında da detaylı şekilde vurguladığım gibi AB Kıbrıs konusunda taraftır ve taraf olduğundan dolayı da arabuluculuk yapma şansı yoktur. Üyeleri arasında hem Yunanistan hem de Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti olan ancak ne Türkiye ne de KKTC olmayan AB nasıl tarafsız olabilir ki?
Bir defa Rum ve Yunanlının şu anda Kıbrıs’ta “adil” bir çözüm istediğini söylemek saflık olur. Müzakerelerin sonuca ulaşması bir yana olası çözüme yaklaşmaması için ellerinden geleni yaptıklarını Kıbrıs konusuyla uzaktan yakından ilgilenen herkes görmüştür. Rum-Yunan ikilisine göre “çözüm” Türkiye’nin Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetini tanıması ve Kıbrıslı Türklerin de azınlık haklarıyla bu Elen devletine monte edilmeleridir. Bunu kabul edecek bir Kıbrıslı Türk lider varsa ve bunu halkımıza da kabul ettirirse “çözüm” yarın sabah gerçekleşir. Bunun ötesindeki bir çözüm önerisini Rumlar kesinlikle kabul etmez.
Önceki gün Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Yunan meslektaşı Venizelos’a beraber Kıbrıs’a gidip ÖNCE güneyde Anastasiades’i sonra da kuzeyi ziyaret etmeyi önerdi. Çözüm istediklerini dillerinden düşürmeyen Rumların cevabı ne oldu bilir misiniz? Rum yönetimi sözcüsü ağzından cevapları aynen şöyle: “Eğer Çavuşoğlu Larnaka havaalanından gelecekse buyursun ancak kuzeye geçilmesi tartışma konusu bile olamaz”. Buyurun, işte size çözüm isteyenler. Nezaket ziyaretine bile tahammülleri yok.
Şu günlerde aslında Kıbrıs konusunu derinden etkileyecek olan başka bir gelişme var. O da Yunanistan’daki iflasın eşiğinde olan ekonomisi ve ciddi siyasi çalkalanmalardır. Bugün itibarıyla siyasi depremin de ekonominin tümüyle iflasının da eşiğindeler. Doğrusunu söylemek gerekirse ekonomik açıdan aslında tam bir iflas durumundadırlar ancak bir AB ülkesinin resmi iflası dünya para piyasalarını kötü etkiler endişesiyle şu ana kadar bu deklere edilmedi. Ancak olası bir erken seçimde eğer AB’nin ekonomik kurtarma planına karşı çıkan Syriza iktidara gelirse - ki erken seçim gerçekleşirse bunun olasılığı yüksektir- dananın kuyruğu işte o zaman kopacak ve olası gelişmeler AB’nin çatlamasına, hatta belki de kökten şekil değiştirmesine bile yol açabilecektir. İflas etmiş AB üyesi bir Yunanistan’dan mutlaka Kıbrıs konusu da nasibini alacaktır. AB’nin müzakereleri etkilemesi de zaten ancak Yunan eliyle olabilir ve bunun da iyi bir etkilenme olacağı kesinlikle söylenemez.