Covit-19 salgını ile mücadele süredursun koronavirüs küresel bir tehdit olarak ekonomilerden sonra siyasi yapılar ve merkezlerde de artçı depremler yaratmaya başladı.
Küresel siyasete dair paradigmalar ve ezberlerden öte politik inanç ve bağlılıkların sorgulanması ile Avrupa Birliği (AB) içerisinde politik kırılmaların yaşanmaya başlaması, Covit-19’un neden olduğu dünya siyasetindeki krizin habercisi niteliğinde.
Özellikle İtalya ve İspanya, AB’nin varlığını ve AB ruhuna bağlılığı kitlesel olarak sorgulayan ülkelerin başında gelmekte.
İtalya’da ölüm oranlarının günden güne artması ve İspanya’da da ölüm oranlarının artma eğiliminin önüne geçilememesi ve yetersiz kalan sağlık yardımlarından dolayı AB’ye karşı oluşan tepki siyasal bir harekete doğru gitmekte.
Covit-19 salgını ile birlikte tüm yaşananlar, AB üyesi ülkelerin tümünde sağlık hizmetleri ve altyapılarının ayni düzeyde olmadığının da bir göstergesi.
Ve Covit-19 vakalarının çoğunun AB sınırları içerisinde olması ve tüm yaşananların ardından, İtalya ve İspanya başta olmak üzere üye ülkeler AB rüyasını sorgular noktada.
İtalya’da tepki olarak resmi kurumlardaki AB bayraklarının indirilmesi, krizin boyutunu da gözler önüne sermekte.
AB’nin kaynaklarının ve ruhunun, Almanya ve Fransa başta olmak üzere az sayıda ülke ile sınırlı kaldığının da bir göstergesi aslında, Avrupa sınırları içerisinde yaşananlar.
Covit-19 salgınının yarattığı siyasal krizi yönetememesi halinde ise AB’nin dağılma sürecine gideceğine dair tartışmalarda gündemde.
AB lider ülkeleri dışında kalan ülkeler, Covit-19 salgını ile mücadelede yalnız bırakıldıklarını derinden hissetmekte.
Ve anavatan Türkiye, Kuzey Kıbrıs’a uzattığı yardım elini İtalya ve İspanya’ya da uzatarak medeniyet tarihine karşı vicdani ve siyasi sorumluluğunu yerine getirmekte.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile Türk Hava Kuvvetleri ile gönderilen yardım kargolarının üzerinde ise İtalyanca ve İspanyolca, Mevlana’nın “Ümitsizliğin ardında nice ümitler var. Karanlığın ardında nice güneşler var” sözü ve “Türkiye’den sevgilerle” ifadesinin de yer alması tarihe düşülen diğer bir not.
Ve Avrupa’nın coğrafi ve siyasi sınırlarının doğusunda yer alan ancak AB tarafından varlığı yok sayılan küçücük bir Devlet daha var, Covit-19 ile salgını karşısında mücadelesini büyük bir kararlılık ile sürdüren.
Dünyanın tam ortasında yer alan ve anavatan Türkiye’nin de desteği ile ortaya koyduğu mücadele ile varlığını bir kez daha dünyaya kanıtlayan bir coğrafya Kuzey Kıbrıs.
Ve elbette geç alınmış tedbirler ile yüz yüze kalmış olsa da, nüfusa göre pozitif vaka sayısı ve ölüm oranlarına bakıldığında, Covit-19 ile savaşta Kuzey Kıbrıs galip tarafta.
AB’nin siyasi varlığını yok saydığı, Kuzey Kıbrıs güvenli bir vaha konumunda.
AB ruhunun koskocaman ideolojik bir aldatmaca ve ideolojik bir stratejiden ibaret olduğunun anlaşıldığı bugünlerde, Kuzey Kıbrıs, sağlık, yükseköğretim, turizm ve tarım alanlarında yabancı ve ulusal yatırımcılar için bir çekim merkezi olma yolunda.
Gümrük uygulamaları, yatırım teşviklerine ve ilgili yasalara getirilecek yeni düzenlemeler ile Kuzey Kıbrıs’ın güvenli bölge olarak varlığının öne çıkması, AB içerisinde yaşanan siyasal kırılmalar düşünüldüğünde artık hayal olmaktan çıkmakta.
Gümrük uygulamaları, yatırım teşviklerine ve ilgili yasalara getirilecek yeni düzenlemeler ile Kuzey Kıbrıs’ın güvenli bölge olarak varlığının öne çıkması, AB içerisinde yaşanan siyasal kırılmalar da düşünüldüğünde artık hayal olmaktan çıkmakta.
Dünya siyasi tarihinde süper güç olarak AB sahneden çekilirken, Covit-19 salgını ile mücadelede siyasi sorumluluğunu yerine getiren Türkiye, kararlılıkla yoluna devam ediyor.
Siyasi paradigmalar ve ezberler bozulurken yeni bir dünya düzeni de kendiliğinden kurulmakta.
Ve Covit-19 sonrası artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.