AKINCI BİLGİLENDİRME ADI ALTINDA SEÇİM KAMPANYASI YÜRÜTÜYOR

Akıncı partilere, Belediye başkanlarına, muhtarlara ve sivil toplum örgütlerine bilgi veriyormuş!!
Ama Meclis’e değil!
Oysa, Halk iradesinin temsil edildiği ve Halk adına egemenlik yetkilerini kullanan organ KKTC Meclisi’dir
Akıncı, hiçbir zaman KKTC Meclisi’ne bilgi verme gereğini duymadı…
Çünkü kendisini kimseye hesap vermeden her şeyi yapabilecek, istediği her tavizi kendi aklına göre verebilecek Meclis’in üzerinde bir kişi olarak görüyor…
Nitekim bugüne kadar “Meclis’i bilgilendirmek” adı altında katıldığı Meclis toplantılarında istediği konuyu, sadece istediği kadar anlattı…
Başta garantörlük, GERÇEK siyasi eşitlik, toprak tavizi-harita, mülkiyet ve iki kesimlilik konuları olmak üzere, Meclis’in kırmızı çizgilerimizi belirleyen kararlarını dikkate almadı, paspas yapıp çiğnedi..
Kendi aklına göre hazırladığı ve karşılıksız olarak verdiği taviz haritasını Meclisin bilgisine getirmedi, vermek için onayını almadı, verdikten sonra da Meclis’e sunmadığı gibi Halktan da gizledi, gizlemeye devam ediyor…
Dolayısıyla şimdi yaptığı seçim kampanyası çerçevesinde, seçim toplantılarıdır…
Bulduğu bu yöntemle, devletin parasıyla, devletin binalarında, devletin memurlarını kullanarak seçim kampanyası yürütüyor…
Ne ilginçtir ki siyasi parti başkanları da, bu gerçekleri anlatarak onu teşhir edeceklerine, seçim toplantılarına katılarak, Akıncı’nın seçim propagandasına örtü ve alet oluyorlar…
Oysa, tıpış tıpış saraya gidip aynı teraneleri dinlemek yerine, ona söylemeleri gereken şey, “ Cumhuriyet Meclisi’ne gel…Milletvekillerinin sana soracakları sorular ve senin de Meclise vermen gereken bir hesap var…Gelirken taviz haritasını da birlikte getir” olmalıydı..
Neyse, kendi bilecekleri iş, herkes aklından memnun zaten…
DAHA ÖNCE AKLIN NEREDEYDİ?
Akıncı’ya sesleniyorum:
Bu bilgilendirme toplantılarını topraklarımızın beşte birini, 50 köyümüzü, Mahkeme kararları ile korunan Vakıf mülkü Maraş’ı, Güzelyurt’u, Karpaz’ı da içeren taviz haritasını vermeden,
1960 Anlaşmalarında elde ettiğimiz veto ve ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan vazgeçmeden,
Nüfusumuzu Rumların dörtte biri oranında dondurmadan,
İçimize nüfusumuzun beşte biri oranında Rum’un yerleşmesini kabul etmeden,
Derogasyonlardan vazgeçmeden, Tüm Rum-Yunan vatandaşlarına dört özgürlük hakkını tanıyarak yüzbinlerce Rum’un ve Yunanın KUZEYİ işgal etmesine kapı açmadan,
Ve böylece iki toplumluluk-iki kesimlilik ilkesini delik deşik etmeden,
Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün 12 yılda son bulmasını ve tüm Türk askerlerinin çekilmesini kabul etmeden,
Garantörlüğün İPTALİNİ öngören Guterres belgesini kabul etmeden,
KKTC tapularını sıfırlamayı ve Anayasamızın güvencesi altında bulunan KKTC tapulu tüm eski Rum mülklerini “Mülk Komisyonu” na havale edip 100 yıl sürecek bir mülkiyet sorunu yaratmayı, komisyon karar verene kadar her türlü yatırımı, inkişafı, satışı, kiralamayı bloke edecek moratoryum ilan etmeyi kabul etmeden,
İlk anda tüm askeri bölgelerin, 615 kilise ve Manastırın, yeni orman alanlarının, ve üzerine yatırım yapılmayan arazilerin Rumlara verilmesini kabul etmeden,
Ve bunlara ilaveten geri kalacak eski Rum mülklerinin 1/3 ünün de Rumlara verilmesini kabul etmeden yapacaktınız…
Sadece bilgilendirme yapmakla kalmayıp Halkın onayını da talep edecektiniz…

SORACAKLARI ÇAĞIRMADI
Merak ediyorum acaba bir tek katılımcı bile bu tavizler listesini AKINCIYA okuyup hesap sordu mu?
Sanmıyorum..
Çünkü, bu türden sorular sorup onu hesaba çekecek kişilerin başkanı olduğu örgütleri toplantılarına çağırmamıştır…
Sormuş olsalar bile Halkın sorulardan ve yanıtlardan haberi bile olmamıştır…
Sadece bu gerçek bile, Akıncı’nın kapalı kapılar arkasında yaptığının bilgilendirme toplantısı değil, seçim yatırımı ve gösteriş olduğunun ve halkla alay ettiğinin kanıtıdır.
Akıncı gerçekten Halkı bilgilendirmek istiyorsa, bunun yolu TV ekranlarında zaman limiti olmadan, kendisini eleştiren gazeteci ve örgüt-parti temsilcilerinin katılacağı canlı yayınlara çıkmaktır…
Öyle yandaşlarının, örtülü ödenek papağanlarının çıkarılacağı göstermelik “sen sor-ben söyleyim” türünden danışıklı dövüş programları değil, eleştirenlerin katılacağı sorgulayıcı programalar…
Bu bağlamda kendisine HODRİ MEYDAN diyorum..
İstediği herhangi bir TV kanalının canlı yayınında benimle bu konuları tartışsın…
Belgeleriyle verdiği korkunç tavizleri ortaya koyayım, izah etsin, belgeleri çürütsün de görelim…
Halkı gerçek bilgilendirme böyle olur.
Kapalı kapılar ardında kendisi konuşacak davet ettiği parti başkanları, belediye başkanları muhtarlar ve örgütler de boş boş dinleyip, izaz ikramı yeyip içecekler ve “çok bilgilendik, teşekkür ederiz” deyip çıkacaklar…
Sevsinler senin bilgilendirmeni....