AKINCI VE HÜKÜMET SUSMAYA DEVAM ETMEKTE,VARLIĞIMIZI TEHDİT EDEN ŞER İTTİFAKLARINA SESSİZ KALMAKTADIR.AKINCI 2020 SEÇİMİNE ODAKLANMIŞTIR.ALLAHTAN ANAVATAN TÜRKİYE HAKLARIMIZI KORUMAKTA KARARLIDIR VE GERİ ADIM ATMAYACAKTIR…

AKINCI VE HÜKÜMET SUSMAYA DEVAM ETMEKTE,VARLIĞIMIZI TEHDİT EDEN ŞER İTTİFAKLARINA SESSİZ KALMAKTADIR.AKINCI 2020 SEÇİMİNE ODAKLANMIŞTIR.ALLAHTAN ANAVATAN TÜRKİYE HAKLARIMIZI KORUMAKTA KARARLIDIR VE GERİ ADIM ATMAYACAKTIR…

Anastasiadis’in Kudüs’te gerçekleşen 3’lü,hatta 4’lü Zirve’den istediğini elde edip etmediği tartışıladursun,Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu mevkidaşı Yunan Bakanla düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada Doğu Akdeniz’deki haklarımızın korunacağını birkez daha bildirdi.Lefkoşa’nın gülü Akıncı,Saray ile panayırlar arasında mekik dokurken,seçim yatırımına başlamıştır,Rum silahlanması ve haklarımızın gaspına karşı tepki göstermekten acizdir.

DÜNYA YANSA AKINCI’NIN UMURUNDA DEĞİL,YETER Kİ FEDERASYON OLSUN!…

Dikkat ederseniz Akıncı uzunca bir süredir Kıbrıs Türkünün ‘Siyasi Eşitliği’ diyor başka birşey demiyor.İçini boşalttığı,sulandırdığı,bizi 1960’ta kazandığımız haklarımızdan daha geriye götüren ‘Siyasi Eşitlik’ konusunda inanılmaz bir algı yaratmaya çalışmakatdır. Sanki kendisinin öngördüğü siyasi eşitlik,Kıbrıs Türkünün karar almada etkin katılımını sağlıyormuş gibi bir hava,algı yaratmaya çalışıyor.Akıncı Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki veto hakkından vazgeçmiştir.Kıbrıs Türklerinin ayrı çoğunluk kararına dayalı karar alınmasından vazgeçmiştir.

Bir tek Türkün kararının ETKİN KATILIM olacağına kendisi inanmış,şimdi de Kıbrıs Türkünü inandırmaya çalışmaktadır. Halk Akıncı’ya güvenmemektedir ve siyasi eşitlik martavalını yutmamıştır. Akıncı görev süresinin bitimine 13 ay kala yeniden aday olacağının sinyallerini de vermeye başlamıştır.İşin tuhaf tarafı Akıncı’nın halktan nasıl ve hangi yüzle oy isteyeceğidir. Akıncı 2015’te seçilirken ‘ben Lefkoşa Belediye başkanı iken Rumlarla anlaştım,ortak projeler yaptım şimdi de anlaşabilirim,federasyonla birleşmeyi sağlayabilirim’ diyerek oyları almıştı.Geçen süreçte federasyon mümkün olamamıştır. Zaten 1968,hatta 1964’te başlayan müzakerelerden bugüne kadar sonuç almak mümkün olamamıştır.Yeni bir ortaklığın tesisi hayaldir ve MÜMKÜN DEĞİLDİR.

2020 cumhurbaşkanı seçiminde Akıncı ‘ben federasyon hedefine ulaşabileceğimize inanıyorum,bir dönem daha bana şans tanıyınız,ben zaten Rumlarla Lefkoşa Belediye Başkanı iken anlaşmış,ortak projeler yapmıştım,ortak devlet de kurarım’ diyerek oy talep eder mi?

Bana göre talep eder;hem koltuğunu korumak hem de aldığı görevi yerine getirmek adına eder.Akıncı’dan siyasi etik,demokratlık,halkın çıkarlarını düşünme,gerçekleri görerek geri adım atma ,falan beklenmemelidir.Normal olan Akıncı’nın ‘federasyon sadece tek tarafın istemesiyle olmuyor,tangoyu gerçekleştiremedik, sirtakide başarılı olmadık,federasyon olmadı ben bırakıyorum’ demesi lazım…Ama nerdee.

Neyse Akıncı da,2.Cumhurbaşkanı Talat’ın akıbeti gibi başarısızlığın bedelini ödeyecektir. Bu arada Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilememesi halinde TDP’nin başına geçerek aktif siyasete devam edeceği de bazı güvenilir kaynaklarca ortaya atılmıştır.Ne hırs değil mi?

Biz esas konumuza dönelim Akıncı sadece federasyonla yatıp federasyonla yatmaktadır ve KKTC’yi,Kıbrıs Türkünü ilgilendiren birçok hayati konuda sessiz kalmaktadır.Hükümet de sessizdir.Arasıra,4’lü,al gülüm ver gülüm koalisyonunun hassas dengelerini bozmamaya özen gösterek Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay haklarımızı koruyan açıklamalar yapmaktadır.Onun dışında KKTC Rum-Yunan ikilisinin silahlanmasına,3’lü itifaklarla kuyumuzu kazmasına,Garanti ve İttifak anlaşmasının hilafına anlaşmalar yapmasına,askeri üsler kurulmasına izin vermesine ve nükleer gemilerle Kıbrıs etrafında tatbikatlar yapılmasına Lefkoşa’nın gülleri sessizdir.

Hafta sonu panayır var deseniz hemen oraya koşarlar,yerler içerler ama önemli konularda maalesef konuşmazlar.Dut festivalinde dutu fazla kaçırmış olacaklar ki,DUT YEMİŞ BÜLBÜLE döndüler… Allahtan Anavatan Türkiye’den gerekli müdahaleler,açıklamalar yapılmakta ve Kıbrıs Türkünün haklarının kararlılıkla korunacağı dünyaya bildirilmekte,oldu bittilerle Rum-Yunan ikilisine ve emperyalist Batı’ya meydanın boş olmadığı anlatılmaktadır.

ŞER ZİRVE’SİNDE HEDEF KKTC VE TÜRKİYE;ANASTAS MESUT VE MUTLU!

Anastasiadis’in Kudüs’te 6’ıncısı gerçekleşen İsrail,Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 3’lü Zirve’sine ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun da katılmasını fırsat bilerek bunu Türkiye’ye karşı kullanma teşebbüsünün somut neticelerini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Zirve sonunda ABD’nin de altına imza koyduğu ortak açıklamada,taraflar "Doğu Akdeniz bölgesinde barışı, güvenliği, istikrarı ve zenginliği paylaşma konusundaki ortak taahhütlerini teyit ettiler. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İsrail,Kıbrıs Rum Kesimi,Yunanistan arasındaki artan işbirliğine desteğinin altını çizdi.

Liderler bölgesel işbirliğini geliştirmek, enerji bağımsızlığı ve güvenliğini desteklemek Doğu Akdeniz'de ortaya çıkabilecek menfi tehditlere karşı mücadele edecekleri konusunda mutabakata vardılar" denildi. Pompeo ile baş başa da görüşen FAŞİST EOKACI Anastasiadis, “Zirveye ABD Dışişleri Bakanı’nın katılması, enerji ve güvenlik konusunda Washington’ın bize verdiği tam desteğin kanıtı oldu. Pompeo ile görüşmemde, enerji konusunun yanı sıra egemenlik hakları ve bu hakların korunması konularını da gündeme getirdim” ifadelerini kullandı. Bilindiği üzere,İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi,

Doğu Akdeniz doğalgazını en kısa ve en az maliyetli Türkiye güzergâhı yerine İsrail’den başlayarak Kıbrıs ve Girit adalarına, buradan da Yunanistan ile İtalya’ya uzanacak 2 bin kilometrelik bir boru hattı ile, EastMed projesi ile, Avrupa’ya ulaştırmayı hedeflemekte ve hattın finansmanına ABD’nin katkısını talep etmektedir. Rum Yönetimi ise, Türkiye ve KKTC’nin itirazlarına rağmen tek taraflı parsellediği Kıbrıs adası çevresine ABD güvencesi sağlamaya çalışmaktadır.Günün sonunda Türkiye’nin kararlılığı karşısında bu Zirve’de alınan kararların uygulanıp uygulanamayacağı görülecektir.Bu bağlamda Anastas’ın memnuniyetini belirten açıklamaları ve Lefkoşa’ya mesur ve mutlu dönmesi haklarımıza zeval geleceği anlamı taşımamalıdır.Yeter ki Türkiye geri adım atmasın.

ÇAVUŞOĞLU- KATRUGALOS BULUŞTU…

Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı Katrugalos ile dün Antalya'da bir araya geldi İki Bakan başbaşa ve heyetler arasında görüştükten sonra ortak basın toplantısı düzenlediler.Çavuşoğlu, Kıbrıs müzakereleriyle ilgili olarak, “Laf olsun diye müzakereye başlamayalım. Sonuç odaklı olsun, ucu açık olmasın, çerçevesini önceden belirleyelim. Her iki tarafın kabul edebileceği bir çözüm olsun istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Bu toplantıları devam ettirme konusunda da hemfikir olduklarını vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye'deki seçimlerin ardından ilk fırsatta Yunanistan'a gideceğini açıkladı.

''TÜRKİYE'NİN DAHİL EDİLMEDİĞİ PROJELER GERÇEKÇİ DEĞİLDİR''

Doğu Akdeniz ve Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon rezervlerine ilişkin de açıklamalarda bulunan Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye'nin dahil edilmediği ya da dışlandığı hiçbir proje gerçekçi değildir. Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde hakları vardır. Türkiye'yi dışlayarak bir yere varılamayacağının bilinmesi gerekir" diye konuştu. Bakan Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon rezervlerine ilişkin, Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan hakları olduğunu, yani kıta sahanlığı içindeki alanlarda Türkiye'nin sismik ve sondaj yapma hakkı bulunduğunu belirtti.

Çavuoğlu açıklamasına devamla " Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon rezervlerinde Kıbrıs Türk halkının da hakları var. Bunu herkes kabul ediyor." Dedi. Çavuşoğlu, Rum kesimi, Yunanistan ve Avrupa Birliği'nin de bunu kabul ettiğini vurguladı. Başından beri basit bir talepleri olduğunu aktaran Çavuşoğlu, şunları söyledi: "Biz bu çalışmalara, yani sondaj ya da araştırma çalışmalarına karşı değiliz ama Kıbrıs Türk halkının haklarını garanti altına alması gerekiyor.

İki taraf arasında olmayacaksa, AB üzerinden veya başka formüllerde özel şirketler üzerinde bu yapılabilir. Biz her türlü esnekliği gösterdik. Özellikle Anastasiadis, bu hakları Kıbrıs Türk tarafının hakkının olduğunu kabul etmesine rağmen, bunu garanti altına alamayacağını, böyle bir adımı atamayacağını söylemesinden sonra biz de tek taraflı çalışmalara karşı olduğumuz için KKTC'nin şirketlerimize ruhsat verdiği alanlarda sismik araştırmalarımızı yapıyoruz, önümüzdeki süreçte sondaj çalışmalarına da başlayacağız.

Oysa bu konu çok basit bir şekilde çözülebilirdi. Biz sorunu çözmek için her türlü yapıcı yaklaşımda bulunduk, esnekliği gösterdik. Şimdi bir fonun kurulmasıyla ilgili öneriler var. Bunları da değerlendiriyoruz."

"TÜRKİYE'NİN GARANTÖRLÜĞÜ DAHA DA ÖNEMLİDİR"

Bakan Çavuşoğlu, "Burada Türkiye kendi alanlarında, kıta sahanlığında haklarını tabii ki kullanacaktır ama KKTC'nin de Kıbrıs Türk halkının halklarını garantör olarak koruma görevi vardır. Bu uluslararası haklardan doğan bir yetkidir. Dolayısıyla burada, Yorgo ile hemfikir olmadığım bir konunun altını çizmek isterim. Bugün garanti konusu çağ dışı değildir. Neden?

Tek taraflı sondaj çalışmalarını görüyoruz. O yüzden Türkiye'nin garantörlüğü her zamankinden belki daha da önemlidir. KKTC ile Rum kesimi arasında devam eden müzakerelerde gördük ki Türk tarafıyla yetkileri yönetimi paylaşmak istemeyen bir Rum kesimi var. Aynı şekilde Crans Montana'dan önce siyasi eşitliği kabul etmesine rağmen Crans Montana ve sonrasında siyasi eşitlikten vazgeçen bir Anastasiadis'den bahsediyoruz, Rum kesimini liderinden bahsediyoruz" ifadesini kullandı. Tüm bu şartlar ortadayken garantilerin ve güvenlik anlaşmasının çağ dışı olduğunu iddia etmenin kendilerine göre gerçekçi bir yaklaşım olmadığını aktaran Çavuşoğlu, tüm bu konuları kapsayan bir Crans Montana Konferansı gerçekleştirdiklerini vurguladı.

Nikos Anastasiadis'in orada kendi kaygılarından, kendine anlattığı kaygılarından dolayı geri adım attığı için başarısız olduğunu belirten Bakan Çavuşoğlu, "Dolayısıyla başarısız bir konferanstan sonra oradan kaldığınız yerden devam etmek ancak zaman ve enerji kaybıdır. O yüzden neyi nasıl müzakere edeceğinizi ve çerçevesini belirlemek için bu yapıcı gayriresmi görüşmeleri sürdürüyoruz.

Tüm bu konuları ele alarak yeni bir müzakereye başlayacak mıyız, nasıl başlayacağız ve bunun çerçevesi ne bunu kendi aramızda belirlememiz lazım. Crans Montana'dan bıraktığımız yerden devam etmemiz söz konusu bile olamaz. Kıbrıs konusunda ilk defa konuşmuyoruz, Montana'dan bu yana da yapıcı mesajlarımızı da veriyoruz" diye konuştu.

KATRUGALOS GARANTİLERİN KALDIRILMASINDA ISRARCI

Ortak basın toplantısında sözalan Katrugalos, Çavuşoğlu’nun garanti konusunda anlaşamadıklarını ifade etmesi üzerine, “Garantiler konusunda bir fikir ayrılığımız var. Burada tek taraflı hakların tanınması söz konusu. Bu konuyu uluslararası hukuk çerçevesinde çözmek zorundayız.

Biz Yunanistan olarak Kıbrıs haklarını savunmak durumundayız” dedi. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de hakları var Ülkeler arasındaki sorunlara uluslararası hukuk çerçevesinde çözümler bulunması gerektiğine inandıklarını dile getiren Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Katrugalos ise, bölgede var olan gerginlikleri azaltma yönünde çalışmalar yaptıklarını söyledi. Katrugalos, şöyle devam etti:"Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarıyla ilgili bazı haklara sahip olduğunu biliyoruz.

Biz de bu çerçevede Kıbrıs'ın haklarını destekliyoruz çünkü Kıbrıs, kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde (MEB) var olan hidrokarbon kaynaklarından faydalanma hakkına sahiptir ancak şu da bir gerçek ki Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin de mevcut hakları var.

Uluslararası deniz hukukundan kaynaklanan hakları var ve biz bunların farkındayız." Akıncı yeniden seçilmek ve federasyon dışında başka birşey düşünmezken, Anavatan Türkiye makamları KKTC’nin haklarını savunmak için her platformda mücadeleyi sürdürmektedirler.Kıbrıs Türkünü ilgilendiren hayati konularda Akıncı’nın sessizliğini korumasını ve duyarsız davranmasını Türk milleti affetmeyecektir.