Kıbrıs Türkü kemerleri sıkarak ve acı reçetelerin gereklerini de yaşayarak yeni bir gelecek kurmak zorunda.
KIBRIS MANŞET olarak “nereden çıktı şimdi böylesi bir tartışma” diye serzenişte bulunanları ve/veya merak buyuranları da duyar gibiyiz.
Zaman tam da şimdidir aslında, Kıbrıs Türk’ünün artık bağımlılıktan kurtulmasını tartışması gereken zaman.
Neden mi?
Çünkü anavatan Türkiye’nin KKTC Devlet ekonomisine yaptığı katkıların her seçim zamanı yapay tartışmalara konu yapılmasının sonu gelmeli.
Çünkü artık anavatan Türkiye’nin Kıbrıslı Türklerin bin bir bedel ödeyerek kurdukları Devletine yaptığı maddi yardımları seçimlere müdahale aracı olarak kullandığı iddialarının bazı çevrelerce seçim malzemesi yapılmasının sonu gelmeli.
Çünkü Devlet maliyesini güçlendirmek ve ülke ekonomisinin istikrara kavuşmasını sağlamak adına alınması gereken tedbirlerin uygulanmasının Kıbrıs Türk’ünün Ankara hükümetleri tarafından cezalandırıldığına dair politik hurafeler ile siyaset yapmanın sonu gelmeli.
Çünkü 2 bin 2 yüz yıllık Türk Devlet geleneği ile asla ters düşmeyen Kıbrıslı Türklerin Ankara Hükümetleri ile görüş ayrılıklarının artık siyasete meze yapılmasının sonu gelmeli.
Çünkü eşit iki devlet arasında yaşanması politikanın doğasının gereği olan görüş ayrılıklarına dair ortaya konan tepkilerin diyalog eksikliğinden dolayı müdahale olarak algılanmasının sonu gelmeli.
Çünkü Ankara üzerine yapışan ekonomi bağımlılığı bir araç veya “Demokles’in Kılıcı” olarak kullanarak Kıbrıslı Türklere seçimlerde adres ve seçimlerden sonra da acı reçete gösterdiği algısının da sonu gelmeli.
Ve çünkü Kıbrıslı Türk artık kendi ayakları üzerinde duran tam bağımsız bir ülke olmalı.
Tam bağımsız bir ülke olmalı ki hem uluslar arası toplum önünde varlığı “alt yönetim “ algıları ile sorgulanmasın hem de böylesi bir algı ile anavatan Türkiye uluslar arası hukuk karşısında saldırıya maruz kalmasın.
Böylesi yeni bir dönem olmazsa olmazı ise ekonomik olarak Türkiye Cumhuriyetine bağımlılığı ortadan kaldıracak önlemler yanında iki ülke arasında imzalanan “ekonomik paketlerin” bedeli kemer sıkma da olsa uygulanması.
Ve eğer Kıbrıs Türkü anavatan için artık sorun olmak istemiyorsa ve yeni bir geleceğin inşa edilmesine dair inanç sahibi ise acı reçetelerin de gereğini yapmaya hazır olduğunu toplumsal barış temelinde ortaya koymalı.
Ve böylesi bir anlayışın da ekonomik paketlerin ruhunu oluşturduğu gerçeğinden hareketle Ankara Hükümetlerinin de Kıbrıslı Türklerin tam bağımsızlık yolunu seçmesini ortak geçmiş ve gelecek ülküsünden bir kopuş veya bir toplumsal ayrılık olarak yorumlamayacağı ve/veya yorumlamaması gerektiği de artık tarihe karşı bir sorumluluk.
Doğu Akdeniz ve Kuzey Irak ile Suriye’de yaşananlar ile birlikte anavatan Türkiye’nin etrafının bir yangın yeri olduğu ve böylesi bir istikrarsız yapının da kısa vadede sona ermeyeceği açık olduğundan Ankara Hükümetlerinin Kıbrıs diye bir sorunu artık olmamalı.
Bağımlılıktan kaynaklanan mevcut durumun toplumsal ve siyaseten muhasebesini de yapmak zorunda oldukları yeni dönem. Ankara ve Lefkoşa’nın kapısında
Ve Ankara ve Lefkoşa artık Kıbrıs Türk’ünün anavatana ekonomik bağımlılığı ortadan kaldıracak önlemler, ekonomik paketler ve yol haritası üzerinde tüm ezber ve tabuları yıkarak çalışma cesaretini ortaya koymalı...