Bakanlık yetkisi özel okul kapısında biter mi?

2006 yılında yapılan değişikliklerle son şeklini alan 17/1986 Milli Eğitim Yasasının Genel Amaçlar başlığı altındaki 5nci maddesi, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın asli görevlerinden birini belirtir ;

“Kıbrıs Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Kıbrıs Türk Toplumunun tüm bireylerini, aşağıdaki fıkralarda öngörülen esaslar çerçevesinde yetiştirmektir” hükmünün ardından şunu emreder ;

“Kıbrıs Türk Toplumunun, varolma mücadelesinin özünde yatan gerçekleri bilen, mücadele tarihinin bilincine varan ve bu mücadeleye inançla bağlanan, manevi ve kültürel değerlerini koruyan ve geliştiren, yurdunu ve toplumunu seven, Anayurdu Türkiye’ye, Türk ulusuna, öz yurduna, toplumuna ve ailesine güçlü bağlarla bağlı, yurduna, toplumuna, laik devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bu bilinç ve nitelikleri sürekli davranışa dönüştürebilen, barışçı ancak haklarını korumasını bilen yurttaşlar olarak yetiştirmek.”

17/1986 Milli Eğitim Yasasının yer aldığı Bakanlık resmi internet sayfasında, üniversite öncesi devlet ve özel okullar ile ilgili bilgiler de mevcut.

Özel okulları ile ilgili bilgilerin yer aldığı bölümde, kapanmış olan okulların da hala Bakanlığın resmi internet sayfasında aktif olarak görülmesi bir yana özel okullar ile ilgili sayısal bilgiler bulunmakta.

Okul öncesi eğitimden orta öğretime kadar eğitim veren 12 özel okul yanında 8 tane de ortaöğretim eğitimi veren özel kolejin, KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığının izni ile eğitim verdiği görülmekte.

Özel okullarda, İngiliz diline hakim genç bireylerin yetiştirilmesi yanında İngiliz kültürü de tarih ve coğrafya gibi sosyal bilim dersleri ile birlikte öğrencilere öğretilmekte.

Kültürlü ve dünyaya yön verecek bireyler yanında evrensel kültür öğelerine yabancı olmayan kuşakların yetiştirilmesinde yabancı dil eğitiminin önemi göz ardı edilmemesi gereken önemli bir nokta.

Ancak toplumu oluşturan bireylerin, özellikle de toplumun geleceğinde önemli rol oynayacak genç kuşakların da yetiştirilmesinde yabancı dil eğitimi ve derslerinin de kendi öz kültür ve tarihlerine yabancılaşmalarını sağlamaması da önemli ve denetlenmesi gereken stratejik bir nokta.

Üstelik, üzerinde hiçbir zaman siyasi sorunların bitmediği bir kara parçacığında var olma savaşı veren ve geleceğinizi var etme mücadelesi içerisinde bir toplum iseniz.

Ve nasıl ki kendi öz kültür ve tarihini daha açık bir ifade ile nereden geldiğini ve nereye nasıl gitmesi gerektiğini topluma öğreten eğitim sistemi olmazsa olmazsa,  kendi kültür ve tarihine yabancılaşmadan dünya ile birlikte yürüyen nesilleri yetiştirmek de gerekli.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, Vizyon 2030 çalıştayı düzenlerken, ülkede eğitim veren özel okulların müfredatını ne kadar denetleyebiliyor veya denetlemek istiyor?

Özel okullarda yeterli kadar milli kimlik ve kültüre dair dersler müfredat içerisinde uygulanıyor mu?

Örneğin, özel okullarda eğitim gören genç beyinlerin KKTC’nin kuruluşunu, toplum liderlerini, Kurtuluş Savaşını ve geçmişe dair tarihsel olaylara dair bilgileri yeterli mi?

Yoksa özel okul sahiplerini karşına almamak için seçilerek makama gelenler böylesi stratejik öneme sahip bir noktanın üzerine gitmeyerek toplumun geleceğini tehlikeye atmaktan geri durmuyorlar mı?

Kıbrıs Türk siyaset yelpazesinin solunda yer alan partilerin Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı görevinde oldukları Hükümetlerde, eğitimde görülen benzer boşlukların üzerine gitmemesi kendilerinin ideolojik çizgileri noktasında desteklememekle birlikte daha anlaşılır olurken, Kıbrıs Türk halkı, sağ partilere mensup Eğitim Bakanlarının konuyu görmezden gelmesini anlamakta zorluk çekiyor.

Ve Kıbrıs Manşet olarak soruyoruz;

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığının yetkisi nerede başlar nerede biter daha açık bir ifade ile Bakanlığın ve müfettişlerin yetki alanı özel okulların kapısında sona mı erer?

Ve 2030’ları hayal etmekten önce, özel okulların devlet okullarından daha iyi eğitim verdiği gerçeği ile bir toplumun en iyi yetişenler tarafından yönetilir kuralı ışığında,  denetim boşluğundan milli kimlik ve kültürüne yabancılaşan bireylerin topluma yön verdiği bir Kuzey Kıbrıs’ın geleceği nasıl olur sorusuna cevap vermesi gerek Milli Eğitim Bakanlığının.

Çünkü atalarımızın da dediği gibi ağaç yaş iken eğilir.

Ağacı yaş iken eğme yetkisine sahip olan ve bu görev de Devlet aygıtı tarafından kendisine verilen Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, görür görmez duyar duymazı oynarsa geçmiş ile gelecek arasındaki köprüler genç zihinlerde yıkılmaya başlar.

Ve geleceği geçmişten koparırsanız, toplum olarak ya başka bir kültüre gönüllü entegre olursunuz ya da eşit olma hakkınızdan gönüllü feragat ederek emperyal yapılar içerisinde misafir olarak yaşamayı kazanç sayarak yok olursunuz.