Barış kavramını açıklarken sözlük anlamının dışına çıkıp başka bir gözle bakmak gerekir.Barış, bir savaş olmama durumunun çok ötesinde, kişilerin ve toplumların gelişimi için ön şart olan karşılıklı anlayış, destek, yardımlaşma ve birlik, beraberlik içinde yaşama halidir.
Barış isteği; aynı zamanda kalıcı kültür, ekonomi ve refahla ilgilidir. Bireyin, hem kültürel, hem de ekonomik olarak bir bütünün parçası olmayı hissetmeleri ve ortak değerlerde buluşmaları demektir.
Kültürel ve ekonomik gelişimlerini sağlamış ülkelerde, birey bağımsızdır, özgürdür, barışçıldır ve aynı zamanda toplumsal ve küresel gelişimin de bir parçası olduğunun bilincindedir ve ona göre katkıda bulunur.
Bu da, karar verme süreçlerinde bulunanların sivil toplum ve aydınlarla birlikte geliştirilecek bir eğitim ve kültür politikaları oluşturmalarını gerektirir.
***
Özgürlüklerin, korkuyla yer değiştirmediği, aydınlığın karanlığa üstün geldiği, bir umut çiçeğidir barış.
Barış bir gün değil, her gün hiç bitmeyen bir özen, bilgi, emek, yaratıcılık ister.
Barış vicdanların hiç susmamasıdır, sağırlaşan yüreklerin duymasını sağlamaktır.
Barış, dünyanın tüm renklerinin buluştuğu, insanlığın ortak bayrağıdır.
Bu bayrak, hepimizi, hayatı, dünyamızı mutlu huzurlu ve refah içinde gelişime açık bir geleceğe taşıyacaktır.
Barışın olmadığı yerde yıkıcı ve yıpratıcı, bölücü ve bozguncu tutumlar, eğilimler ve davranışlar vardır.
Ahenk olmayınca; düzenli ve evrimsel çalışma olanağı elde edilemez.
Dolayısı ile barış ve ahenk, her kuruluş ya da birimin olumlu ve verimli bir şekilde çalışmalarda bulunabilmesi için kaçınılmaz öğelerdir.
Barış, önce insanda ve insanın kendi iç dünyasında başlar.
Kendimizden ve çocuklarımızdan başlayarak barış tohumlarını her fırsatta ekmeli, gelişimine katkıda bulunmalıyız.
***
Nesillerimizi hırs ve tutkularımızdan, ön yargılardan, öfkeden, kibirden, ayrımcılıktan arınmış; bunun yerine alçak gönüllülük, iyilik, doğruluk, dürüstlük, cesaret ve sabır gibi erdemlerle olgunlaştırmalıyız.
Kendimiz için kabul ettiğimiz kişilik haklarının başkalarının da vazgeçilmezleri olduğu bilincine vararak, birlik ve beraberlik içinde en önemlisi de, sevgiyle hep birlikte yaşamalıyız.
En çok eksikliğini hissetiğim ve en önemlisi toplumsal iç barışımızdır.
Ortak akılda buluşmak için ve asgari müşterekte bir araya gelebilme kabiliyetimizin güçlenmesi gerekir.
Farklılıklarımız ancak bizlerin zenginliğidir, ‘çeşitlilik içinde birliğin’ toplumları bir arada tutan ve güçlendiren bir yaklaşım olduğunu bilmemiz ve anlamamız gerekir.
Ve tabii ki Kıbrıs konusu!
Barıştan söz ederken Kıbrıs konusunda da barış için bugüne kadar yapılanların ve denenmiş yöntemlerin dışına çıkılması şarttır.
Aynı yaklaşımlar aynı sonuçları getirmektedir.
Uğrunda mücadele verilmesi gereken çok büyük bir erdem ve huzur için barış için bu adada yaşayan her bir insanın sorumlulukları vardır.
Barışın Kıbrısımıza ve Dünyamıza egemen olması için gayretimizi sevgiyle, aydınlık yarınlar ümidiyle sürdüreceğiz.