Bilgi çağındayız.
Dünyamız küreselleşme ve iletişim araçlarının yaratmış olduğu büyük bir etkileşim ve devinim içerisindedir.
Dünya nüfusu çoğalırken diğer yandan küresel ısınma, iklim değişiklikleri gibi çeşitli nedenlerle var olan kaynaklar azalıyor.
İnsanlık ekonomik krizler, savaşlar, siyasal bunalımlar ve küresel hastalıkların tehdidi altında yaşamaya ve yarınlara dünden çok daha iyi hazırlanmaya muhtaçtır.
Gelecekte var olmayı başarabilen yapılar bugün yaşananların analizini çok iyi yapabilen, orta ve uzun vadeli perspektiflerini iyi belirlemiş projeler geliştiren yapılar olacaktır.
Bu da ancak yarınları düşünerek ve gelecek vizyonu ile hareket ederek mümkündür.
***
İşte bu aşamada siyasetin temel amacı devreye giriyor. Yaşamın her alanında insanın var olan ihtiyaçlarına yönelik çözüm üretmek ve gelecek nesillerin varlığını sürdürebilecekleri yapıyı oluşturmak.
Bugün ülke siyasetinde yaşanan sıkıntıların başında düşünce fakirliği gelmektedir.
Ne için siyaset yaptığını halka izah etmekte sıkıntı yaşayanların yönettiği partilerde yine ne için orada olduklarını bilmeyen insanlardan söz ediyorum.
Bu durum ekonomik, sosyal ve siyasal gelişimin ve demokrasimizin önünde var olan çok ciddi ve aşılması gereken bir engeldir.
Bundan on on beş yıl önce sadece Kıbrıs konusu üzerinden halkı kamplaştıran ve sadece Kıbrıs konusundaki siyasal söylemler üzerinden seçim kazanmak mümkündü ama şimdi değil.
Yazımın başında da belirttiğim gibi küreselleşen Dünya’da insanların ihtiyaçları değişmiştir.
Örneğin bugün fiber optik kablolarda, yani internette yaşanan bir sorun da insanların yaşamını çok ciddi şekilde sıkıntıya sokmaktadır.
O yüzden siyaset eskiden olduğundan çok daha rekabetçi, veriye dayalı, katılımcı ve krizleri yönetebilecek noktada yapılması gereken zor bir olaydır.
***
İçine düştüğümüz her çukurdan sora sesimizi yükseltmemiz şüphesiz az gelişmiş demokrasilerin eylemlerindendir.
KKTC’de bugün halka inat son çırpınışlarla ayakta kalmaya çalışan siyaset yapma anlayışı aslında temelinde kapsamlı düşünceyi barındırmayan ve ülkenin her alanda var olan sorunları çözebilecek kadroları içermeyen bir yapıdadır.
Bu yüzden önceki iki hükümet vaat ettiklerini yerine getiremedikleri ve her geçen gün artan sorunlar karşısında daha fazla görev başında kalamayacakları için istifa edip erken seçime gitmek durumunda kalmıştır.
Şimdiki hükümette de işlerin iyi gittiğini söylemek mümkün değildir.
Özellikle toplumun geniş kesiminde yaşanan ekonomik sıkıntıların önümüzdeki günlerde siyaset üzerindeki baskıyı artıracağı açıkça görülebilen bir sorundur.
***

Geride kalan yerel seçimler ve referandum sonrasında ortaya çıkan bir gerçek vardır.
İnsanlar siyaset yapma anlayışından, düzen partilerinden, siyasetçiden, sorunlarının her türlü mazeret karşısında artarak devam etmesinden rahatsızdır ve gelecek endişesi içerisindedir.
Toplumun çeşitli kesimlerinden düşüncelerini aldığım kişiler ‘yıkıp yenisini yapma’ ve ‘değişim’ noktasında hemfikirken ‘eskinin devamından’ yana tavır koyan yoktur!
Bu eğilimin siyasetin yeniden yapılanması sürecinde son derece önemli ve sağlam bir temel olduğunu düşünüyorum.