Fenerbahçe ile Galatasaray rekabeti ve dostluğu iyisiyle kötüsüyle beraberce bir 100 yılı devirdiler.
Daha nice, nice yüz yıllara...
Türk futbolunun üç güzide takımı FENERBAHÇE, GALATASARAY ve BEŞİKTAŞ bizlere
Futbol sevgisini aşılayan takımlar oldu.
Daha okula bile gitmezken ilk öğrendiğimiz takım adı ve renk aşkı oldu.
İşte o aşk bizi buralara getirdi.
Bizler bu üç takım arasındaki rekabet ve dostluk sevgileri ile büyüdük.
Şimdi bazı kişi ve kesimler çıkarları için bir asırlık dostluğu, rekabeti düşmanlığa dönüştürmeye çalışıyorlar.
Gerçek FB'lı,GS'lı ve BJK'lı olan futbol severler bu kötü ve art niyetli kişilerin amaçlarını biliyor ve onların oyunlarına gelmeyecekler.
VE
Kuruldukları günlerden beri rekabet içerisindeki bu iki güzide kulübümüz bu rekabet içerisinde her zaman daha iyi olma yönünde atılımlar yapmışlardır. Tarihlerinde zaman zaman rekabetlerini bir yana bırakıp ayni saflarda da yer almışlardır. Futbol tarihini takip edenler bilirler ki, Türk futbolunun ilk yıllarında yabancı takımlarla Mac yapıldığı zamanlar, iki takim birbirlerine oyuncu sağlamış, ellerinden gelen her turlu desteği vermişlerdir.

Görülüyor ki bu iki takimimizin bazı kendini bilmez taraftarları diğer takim taraftarlarına düşman gözüyle bakıyor. Bu düşmanca bakış, kimi şahıslar tarafından çeşitli sebeplerle* pompalanıyor.
Bunu yapanlara diyorum ki...

Dostluktur. Çünkü söylenebilir ki Türkiye futbol liginin ayni zamanda en önemli rekabetidir Fenerbahçe ile Galatasaray arasında olanı. Dolayısıyla ayni büyüklükte dostluk barındırır, barındırmalıdır. Akli kısa 3-5 yöneticinin kişisel egoları için yaptıkları beyanatları, halleri tavırları bir gaza gelme unsuru olarak kullanmayalım, yazık etmeyelim.
Futbolda yenmek yenilmek var.
Spor salonunda Fenerbahçe yöneticisi Mahmut Usluya atılan o yumruk spora ve yüz yıllık dostluğa atıldı.
Bunu yapanlar sporcu, spor yöneticisi ve spor taraftarı olamaz.
Bunlar çıkar peşinde olan kendini bilmezler.
YAZIK. 

İzzet GÜNDER