Bir ülkenin kalkınamaması genetik mi yoksa sistem bozukluğu mu?
Bir ûlkenin gerek ekonomi, gerekse sosyal ve bilimsel, sanatsal konularda ilerleyememesinin en büyük nedenleri birkaç faktör ile açıklanabilir. Bunların başında eğitim seviyesinin eksik ve yetersiz oluşunun yanında ikinci en büyük sebep ekonomik alanda toplumun beklenen refah seviyesini yakalayamamasıdır.
Bu iki ana sebepin dışında, dünyada genel olarak kabul gören demokratik seçim sistemi sonucu seçilmiş hükümetlerden beklenen başarıyı ve vizyonu oluşturamaması aslında diğer iki sebepin dışında farklı bir ana sorunu doğuruyor.
Dünyada en çok kabul gören demokratik seçim sistemine, gerek parlementer veya başkanlık sistemi olsun adını ne koyarsanız koyun beklenen başarı birçok ülkede yine sağlanamıyor. Bunun sebebi, seçilmiş hükümet yetkililerinin kısıtlı bir zaman aralığı içerisinde bürokratik sorunlar dışında kendilerinden beklenen doğru reform veya icraatların tam olarak neler olduğunu tesbit edememeleri ya da dogru çozüm önerilerini hayata geçirecek zaman,ekip ve de en son yaşanacak bir sonraki seçim endişesinden dolayı gerekli iradeyi bulamamalarından kaynaklanır.
Peki ne yapılmalı veya başarılı diğer ülkeler de yüzde yüzlûk bir başarı gösteremeselerde neyi dogru yapıyorlar. Bu sorunun dogru ilacı öncelikli olarak hükümetlerin değil de devletlerin bilir kişilerden oluşan think thank, ar-ge ve benzeri kuruluşlar tarafından beklenen konularda ortak fikir ve vizyon geliştirerek orta ve uzun vadelik zaman birimlerini kapsayacak şekilde alacakları yol haritaları ile gerçekleşebilir.
Tabi bu birimlerin de bağli olacağı yarı devlet destekli bir üst stratejik ar-ge ekibi olması gerek ki istenilen konular dogrultusunda yönlendirilebilsinler. Oluşturulacak bu yol haritaları devlet politikası olarak yasalar ile desteklenip hükümet değişse bile bir sonraki hükümet tarafından geçerliliğini koruduğu sürece devam ettirilmeli.
Peki bu ar-ge ve think thank kuruluşları nasıl oluşturulabilir?
Her toplumda, her sınıf katmanında halkın içerisinde belli alanlarda uzmanlaşmış zeki ve vizyoner, araştırmacı, tecrübeli bilir kişiler bulunmaktadır. Fakat gerek ekonomik gerekse yoğun iş hayatı ve farklı nedenlerden bu gibi insanların kendi hayatlarında yaşam veya kariyer mücadelesi vermektedir.Doğal olarak yaşadîkları bu yoğun hayatta fikir ve bilgilerini paylaşacak ne bir zaman ne de ait oldukları bir birlikleri mevcut olmamaktadır.
Kaldı ki bu gibi insanların yaşam mücadelesi endişesi olmasaydi ya bilim adamı, sanatcı yada siyasetci olmuşlardı. Demek ki yapılması gereken bu gibi insanları kešfedip, onları yaşam mucadelelerinden rahatlatacak gelirler sağlayıp, onları oluşturulacak bu fikir ekibinin içerisine dahil etmektir.
Birden fazla farklı alandan oluşturulacak kuruluşlar sadece vakıf tarzında belli oda, birlik gibi oluşumların gelirlerinin belli bir kısmîndan hibe tarzı oluşturulup yaşatılabilir. Tabi bu kuruluşlardan bağımsız kalmaları koşulu ile.Aksi taktirde finans olarak beslenecekleri bu odaların aslında kendi ülke ve toplumlarından cok kendi çıkarlarını ve herzaman piyasanın tekkeleşmiş liderleri olmak istediklerini unutmamak gerek.
Dünyada son elli yılda yaşanan örneklerden de görüleceği gibi bu gibi Ticari odalar, sendikalar ve sivil toplum örgütleri devletten çok kendi çıkarlarının peşinde koşup gelmiş geçmiş tüm hükümetleri yanlış yönlendirip zarara uğratmışlardır.
Tabi bu oluşumları bagımsız ve dengede tutmak için yasal düzenlemeler ve devlet desteği de gerekli. Unutmayın ki refah seviyesi yüksek ve zamanı bol bireyler üretken olabilir.