Bir hafta öncesinin muhalefet partileri ile UBP’den kopan 8 kişi İrsen Küçük hükümetini düşürüp erken seçime gitmeye karar aldı.


ilk toplantıyı bir Cuma akşamı DP genel başkanı Serdar Denktaş’ın Lefkoşa’daki evinde yaptılar. O toplantıya TDP lideri Çakıcı, CTP lideri Özkan Yorgancıoğlu ve sekizleri temsilen Ahmet Kaşif ve Hasan Taçoy katıldı. 


Denktaş’ların ev sahipliği yaptığı toplantıda bir takım kararlar alındı ve el sıkışıldı. BİRİNCİ anlaşılan konu “İrsen Küçük hükümeti hemen düşürülecek”. İKİNCİSİ erken genel seçimler 24 Eylül 2013’te yapılacak ve ülkeyi o güne kadar teknokrat bir hükümet yönetecek. 


Yeni hükümetimizin ilk temelleri işte Serdar Denktaş’ın evinde atılan o imzalarla başladı ve güvensizlik önergesini ilk imzalarını bir araya gelen başkanlar attı. 


Ne var ki CTP imzasının ve yaptığı antlaşmayı UBP ile oturduğu pazarlık sonrası değiştirmek zorunda kaldı. UBP’nin “daha da öne alınmış erken genel seçim” teklifi CTP’nin iştahını artırdı ve 28 Temmuz Erken Genel seçime EVET dedi. 


UBP ile CTP’ninDP,TDP ve Sekizler Hareketinden habersiz olarak böyle bir ortak hareket etme antlaşması bir hafta önce Denktaş’ların evinde hükümet bozan ve hükümet kuran ortakların arısını açan ilk adım oldu. 


Serdar Denktaş ile Soyer, Çakıcı ile Kalyoncu mecliste birbirine girdi. Tam koalisyon dağıldı derken CTP bir kez daha çark etti ve UBP ile yaptığı antlaşmanın ardından yeniden eski ortaklarına gelin hükümeti kuralım mesajını gönderdi. 

Tüm bu hengâme içinde DP ile UG birleşti. Birleşmenin üzerinden birkaç gün bile geçmeden bu kez ortaklar evde değil mecliste buluştu. Bakanlıklar konusunu pazarlığa açtılar. İlk toplantıda “biz hükümette olmayız diyen CTP bu kez başbakanlığı istedi. “ Yapılan sıkı pazarlıklar sonucunda “seçim hükümeti” “teknokrat hükümeti” falan derken ortaya bayağı baya bir hükümet çıktı. 


Öyle ki 40 günlük hükümetin programının okunması mecliste bir saat sürdü. Bakanlıklara doluşan CTP’lier yolsuzluk aramaya başladı. Kamuoyuna yönelik göstermelik kararlar alındı. Ne hikmetse alınan kararlar hep CTP kanadının gururunu okşayan kararlar oldu. 

Zeyko, Polat Alemdar ve TOMA alımı ile ilgili peş peşe kararlar açıklandı. Oysa tüm alınan kararlar basit bir şovdan öte değildi. 

Zeyko, iptal edildi denildi. Oysa verilmiş bir yer yok. Gerçekte rezerve edilmiş bir arazi vardı. İlgili şirket şartları yerine getirirse arazi verilebilir diye rezerve edilmiş. Yani verilmemiş! 

İstanbul’daki Gezi olayları ile gündeme gelen Polat Alemdar yani Necati Şaşmaz’ın ateşiliği iptal edildi. Böyle Gezi’ye destek olan sol kesimin ruhu okşandı.


Yani ideolojik bir karar oldu. İçten içe kaynayan hükümetin bir firesi de burada çıktı. DP-UG’nin milliyetçi kanadından Zorlu Töre bu karara memnun olmadığını açıkladı. 


Tam işler rayında gidiyormuş gibi gözükürken Ejder Alsanbaba çıktı ve zar zor ayakta duran hükümeti biranda salladı. Hükümetin Güven oyalamasını alamaması gündeme geldi. 


CTP içinde ki gruplaşmalar, DP’nin UG’deki bazı isimleri kabul etmeyişi,TDP’de bakan olanlara karşı duyulan tepkiler zaten sakat doğan bir yapıyı daha fazla ayakta kalmasına mani oldu. Güçlü gibi gözüken koalisyonda bir hafta bile dolmadan derin çatlaklar oluştu. 


Ejder Alsanbaba en çok DP ve UG’yi salladı diye düşünüyorsanız buraya kadar yazdıklarımı iyi anlamamışsınız demektir. Sevgili okuyucum, bu hükümet 23 Nisan Hükümetinden öte gitmeyecek bir hükümet olarak siyasi tarihimizdeki yerini almak üzere. 

Bundan mutluluk duyduğumu veya bundan bir çıkar beklediğimi söyleyenler çıkacaksa da gerçek gün gibi ortadadır. Ne sevinçliyim nede bir çıkarım yoktur bu işten. Aksine üzgünüm. 


Üzüldüm, çünkü Dr. Sibel Siber gibi çok ama çok kıymetli bir kadını CTP bu ateşin içine attı. 

Üzüldüm, çünkü Asım İdris, Mehmet Harmancı gibi genç ve temiz siyasetçiler bu oyunun bir parçası oldu. 

Üzüldüm, çünkü Zeren Mungan gibi içinde nefret ve kin tohumları taşıyanlar ilk günden içindekilerini masum kişilerin üzerine kustular. 

Üzüldüm, çünkü siyasetimiz çirkin bir yara daha almak üzeredir ve siyasetçiler halkın iradesini ikinci kez pazarlık masasına yatırmış durumdadırlar. 




Afet ÖZCAFER:Kim ne derse desin siyasette “onurlu” “ilkeli” ve “dik durmanın” ne olduğunu bu topluma gösterdiniz. 

Ünal ÜSTEL: Polisleri kapınıza kadar gönderdiklerine göre birileri bu işten epey çıkar bekliyor her halde. Kliniğe gelenlere Polat Alemdar’ı gösterince yüzleri ne hal aldı? 

Zeren MUNGAN:Müdürlerin içtiği suyu bile kısarken 4 yıldır ek mesai almayan sekreterler ek mesaiye başlamış. Çevirinde kaz yanmasın derler bizim oralarda. 

Şerife ÜNVERDİ:Torunlar ardı ardına gelmeye başlamış. Şimdi de minik Şerife dünyaya merhaba demiş. Allah uzun ömürler versin. 

Mehmet HARMANCI:Bakan olduktan sonra konserleri ve etkinlikleri kaçırmamak için özen gösteriyormuşsunuz. Geçen gece hem Girne’de hem Gazimağusa’da iki konsere birden yetişmişsiniz. 

Ersin TATAR:Dün eşinizin doğum günüydü, Sibel Hanın yurt dışında olduğundan kutlamayı gelen haftaya bırakmışsınız. Bari güzel bir hediye de alabildiniz mi? 

Mustafa GÖKMEN:Hocam, şu yaylaya gidenleri seçim günü geri getirtebilirseniz ne ala. Bu arada sizin ekip geçen gece Kaplıca’ya üst kurmuşlar maşallah. 

Özay ÖYKÜN:Ne yaptınız ne ettiniz sonunda listeye girdiniz. Birde sandıktan çıkabilirseniz ne ala? 

Atilla ÇETİN:Sizin sitenin şifrelerini öğrenmişler. Sitenin bir şifresi öyle bir adresi gösteriyor ki yazsam mı yazmasam mı diye tereddüt halindeyim. Bilmem anlatabildim mi? 

Polat ALPER:Ofisin her köşesine güvenlik kameraları koydurmuşsunuz. Seçim öncesi güvenlik üst seviyeye çıkıyor desenize. 

İsmail ARTER:Bu seçimlerde aday olmak yerine yerel yönetimleri bekleme kararı almışsınız. Yerel yönetimler öncesi seçimlerde kendinizi gösterirseniz bu işi olmuş bilin. 


Arslan MENGÜÇ:Şu tiryaki bakan konusunda bir açıklama yapmayacak mısınız? 

Turgay KONTİ:Sizin eski Ford için yurtdışından çok özel bir motor gelmiş diyorlar. Bu motor uçak yakıtı ile çalışıyormuş. Desenize sizin Ford yakında uçacak. 

Ali ALNAR:Dün işleri Bakanlığında yaptığınız aramalar sonucu bir şey bulabildiniz mi? bulamadıysanız bir ara görüşelim ben nerede bulacağınızısize söyleyebilirim. 

Ali ÇINAR:Önder Beyin canı çıkmak üzere. Adamı bu kadar fazla yormayın Allah aşkına. Bu arada Otel’de bizim gazete yok, gelmem valla bir daha. 

Candan AVUNDUK:Hellim üreticileri olarak atağa geçme kararı almışsınız. İyi de talebi karşılayabilecek kadar süt var mı? 





GÜNÜN SÖZÜ 
“Yaz sıcağında kampanya kadar oy verme de daha zor olur. Yapılmış tatil planları olabilir. Ama en önemlisi tüm partilerin aynı olduğunu ve oy vermenin gereksiz olduğunu iddia eden sol gömlekli sağ yaklaşımlardır. Bu kesimler sağ siyasetle birlikte bizim demokrasimize kuşku taşır ve buradaki her yanlışın Türkiye’ye ait olduğunu iddia ederek siyasi hayatımızı gereksizleştirir... Bilindiği gibi dünya yuvarlaktır ve ne kadar sola gidilirse, sağa yaklaşılır. İşte bizdeki sol gömleklilerle sağ siyasetin özdeşleşmesi de buna benzer” 
2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat 



BİZİM TEMEL 
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: 
- Sen sır saklamayı bilir misin? Diye sormuş. Vezir: 
- Evet, hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: 
- Bende bilirim.