İzmir Bakırçay Üniversitesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şermin Tağıl: "Buzul erimesi, küresel ısınmanın en gözle görülür etkilerinden biridir. Kararlı bir iklimde, buzulların kar yağışlarıyla kazandığı kütleyle erime yoluyla kaybettikleri kütlenin birbirine eşit olması beklenir ancak son 20 yılda sıcaklıkların artmasıyla bu doğal denge bozulmuş ve hemen her bölgede buzullar küçülmüş ya da tamamen yok olmuştur""Buzulların erimesinin ilk aşamada kıyı bölgelerde su baskını riskini artıracağını öngörüyoruz. Günümüzde deniz seviyesi 1900'deki seviyeden 20 santimetre daha yüksek ve 1 santimetrelik yükselme bile milyonlarca insanın sel riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olabilir"
İzmir Bakırçay Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şermin Tağıl, iklim değişikliğinin en belirgin etkilerinden olan buzullardaki erimenin son yıllarda kritik düzeye ulaştığını, bunun kıyı bölgelerde su baskını riskini artıracağını söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda Aralık 2022'de alınan kararla buzulların iklim ve hidrolojik döngüdeki hayati rolü ile yerel, ulusal ve küresel ekonomiler için önemine dikkati çekmek amacıyla 21 Mart "Dünya Buzullar Günü", 2025 yılı ise "Uluslararası Buzulların Korunması Yılı" ilan edildi.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre, dünya genelinde 275 binden fazla buzul, yaklaşık 700 bin kilometrekarelik alanı kaplıyor.
Buzullar, tatlı su kaynaklarının yüzde 70'ini depoluyor. Buna rağmen buzul kayıpları, yılın en sıcak ve kurak dönemlerinde kış boyunca biriken buzul sularına bağımlı olan milyonlarca insanın su kaynaklarını tehdit ediyor.
WMO ve Dünya Buzul İzleme Servisi (WGSMS) raporlarına göre, geçen 6 yılın 5'inde kayıtlardaki en hızlı buzul erimesi yaşandı ve 2022-2024 döneminde tarihteki en büyük 3 yıllık buzul kütlesi kaybı meydana geldi.
WGSMS, Grönland ve Antarktika'daki kıtasal buz tabakaları dışındaki buzulların 1975'ten bu yana toplam 9 trilyon ton kütle kaybettiğini tahmin ediyor.
2024 hidrolojik yılı, 19 buzul bölgesinin tamamının üst üste net kütle kaybı yaşadığı üçüncü yıl oldu. Buzul kütle kaybının 450 milyar tona ulaştığı 2024 hidrolojik yılı, kayıtlara en olumsuz dördüncü yıl olarak geçti. Kanada Arktik bölgesi ve Grönland çevresindeki kayıplar görece ortalama seyrederken, İskandinavya, Svalbard ve Kuzey Asya'daki buzullar rekor seviyede yıllık kütle kaybı yaşadı.
- Buzul kayıpları deniz seviyesini yükseltiyor
Bilim dergisi Nature'da bu yılın başında yayımlanan çalışmaya göre, buzullar 2000-2023 döneminde, kalan buzlarının yüzde 5'ini kaybetti.
Buzullar, okyanus ısınmasının ardından deniz seviyesinin yükselmesine yol açan ikinci en büyük etmen olarak gösterilirken, bu dönemdeki buzul erimeleri deniz seviyesinin 18 milimetre yükselmesine neden oldu.
Mevcut erimenin bu hızla devam etmesi halinde Batı Kanada, ABD, İskandinavya, Orta Avrupa, Kafkaslar, Yeni Zelanda ve Tropik bölgelerdeki birçok buzulun 21. yüzyılın sonuna gelmeden tamamen eriyeceği öngörülüyor.
Son yıllarda artan kritik buzul kayıplarının kısa ve uzun vadede yol açacağı etkilerine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Şermin Tağıl, iklim sisteminin önemli bileşeni olan buzullarda ciddi bir erime yaşandığını söyledi.
İklim değişikliği nedeniyle buzul küredeki alanda büyük ölçüde kayıp yaşandığını belirten Tağıl, şöyle konuştu:
"Buzul erimesi, küresel ısınmanın en gözle görülür etkilerinden biridir. Kararlı bir iklimde, buzulların kar yağışlarıyla kazandığı kütleyle erime yoluyla kaybettikleri kütlenin birbirine eşit olması beklenir ancak son 20 yılda sıcaklıkların artmasıyla bu doğal denge bozulmuş ve hemen her bölgede buzullar küçülmüş ya da tamamen yok olmuştur. Özellikle sanayi, ulaşım, ormansızlaşma ve fosil yakıt kullanımının artmasıyla sera gazı etkisi güçlenmiş, bu da küresel ısınmayı artırarak Arktik ve Antarktika'daki buzulların erimesinin en önemli faktörlerinden biri olmuştur."
Okyanusların atmosferdeki ısının yüzde 90'ını emerek dengeleme görevi üstlendiğini fakat artan sıcak okyanus akıntılarının buz tabakalarını alttan aşındırarak erimeyi hızlandırdığını dile getiren Tağıl, kar kuraklığı ve hava kirliliğinin de buzul erimesinde etkili olduğunu aktardı.
- "Ocak 2023'te deniz buzundaki azalma yüzde 30'a ulaştı"
Son 20 yılda buzul kayıplarının iki katına çıktığı bilgisini paylaşan Tağıl, şöyle devam etti:
"2000 yılından bu yana buzullar toplamda 6,5 trilyon ton, yani yüzde 5 kayıp yaşadı ve erime hızı giderek arttı. Son 10 yıldaki kayıplar, 2000-2011 dönemine kıyasla üçte bir oranında daha fazla. Antarktika'daki deniz buzu, 2016'dan bu yana hızla küçülerek 2023 kışında kritik seviyeye ulaştı ve en büyük erime de 2023'te gerçekleşti. 2025 Ocak ayında bile yüzde 5 oranında bir kayıp yaşandı. Dolayısıyla 2023 yılı kadar yüksek olmasa da bu durum erimenin devam ettiğini gösteriyor. Arktik'te de benzer bir tablo söz konusu. Bölgedeki en eski ve en kalın buzulun yüzde 95'inin kaybolduğu rapor ediliyor. Ocak 2023'te deniz buzu kapsamındaki azalma yüzde 30'a ulaştı."
İklim değişikliğinin buzulların erimesinde önemli bir faktör olduğunun altını çizen Tağıl, buzul kayıplarının kısa vadede aşırı hava olayları, habitat kayıpları ve sel riskli gibi tehlikeleri ortaya çıkaracağına dikkati çekti.
Buzullardaki erimenin uzun vadede su kıtlığı, zorunlu göç ve ekosistem çöküşlerini tetikleyebileceği uyarısında bulunan Tağıl, "Buzulların erimesinin ilk aşamada kıyı bölgelerde su baskını riskini artıracağını öngörüyoruz. Günümüzde deniz seviyesi, 1900'deki seviyeden 20 santimetre daha yüksek ve 1 santimetrelik yükselme bile milyonlarca insanın sel riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Antarktika ve Arktik'in 2 kat daha hızlı ısınması iklimimiz açısından önemli. Bu durum kutup girdabının dengesini bozarak soğuk havanın daha güneye, ülkemizi de etkileyen alanlara gelmesine neden olabilir. Çünkü Arktik'teki ısınma kutuplarda hapsolan soğuk havanın güneye inmesinde etkili olacaktır." diye konuştu.
Bangladeş, Maldivler, Hollanda, Kanada, Rusya, Norveç, Finlandiya, İsveç gibi ülkeler ve ABD'nin Florida eyaleti ile Çin'in kıyı şeridindeki şehirlerin, buzulların erimesi sonrası deniz seviyesinde yaşanacak yükselmeyle sel riski, ekosistem kaybı, altyapı sorunlarıyla karşılaşabileceğini vurgulayan Tağıl, Türkiye gibi Akdeniz ülkelerinde ise iklim değişikliğinin sonucu olarak kuraklık, yağış rejimlerinde bozulma, su kaynaklarında azalma ve kıyı erozyonu yaşanabileceğini söyledi.
- Sera gazı azaltım çağrısı
Buzul erimesini yavaşlatmak ve önlemek için alınabilecek önlemlere değinen Tağıl, şunları kaydetti:
"Küresel ısınmanın en büyük tetikleyicisi olan sera gazı emisyonlarını azaltmak, iklim krizine karşı atılması gereken en önemli adımdır. Yenilenebilir enerjiye yönelmek, enerji verimliliğini artırmak ve atmosferdeki fazla karbonu yakalayan teknolojilerden yararlanmak bu sürecin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ormanlar, güçlü birer karbon yutağı olarak ön plana çıkarken, ormansızlaşma süreci bu dengeyi tehdit etmektedir. Okyanus ve deniz ekosistemleri, mercan resifleri ve deniz çayırları karbon emilimi açısından hayati önem taşımaktadır. Toplu taşımayı tercih etmek, tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmek, atıkları azaltmak ve geri dönüşüme öncelik vermek çevresel etkilerimizi minimize etmenin yollarından sadece birkaçıdır."