Konu, Genel Sağlık Sigortası.
Fazlasıyla konuşuldu, yazıldı, çizildi.
Bir arpa boyu yol kat edilemedi!
Herkes Genel Sağlık Sigortası’na geçilmesi gerektiğini söylüyor iken, hiç kimse elini taşın altına koyamıyordu.
Çünkü, sağlıktaki statikonun alışılagelmiş etkisi ile, sağlık sistemini yönlendirme gücü vardı. Başı da Tıp-İş çekiyordu.
Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın tek başına geçmesinin mümkün olamayacağını, bu yasa ile eş zamanlı olarak, Döner Sermaye Yasası, Sağlık Çalışanları Yasası, Özel Hastaneler Yasası ve Hasta Hakları Yasası’nın da Meclis’ten geçirilmesi gerektiği savunuluyordu.
Genel Sağlık Sigortası’nın uygulanabilir hale gelmesi adına, yerine getirilmesi gerekli unsurlardan birisi de kamu ve özelin birbirinden ayrılması idi.
Tam da bu dönemde, Serbest Çalışan Hekimler Birliği, dönemin Sağlık Bakanı Sayın Op. Dr. Faiz Sucuoğlu’na, kamu hekimlerinin ikinci iş yapmaları durumunda, haklarında disiplin işlemi yapılması için Yüksek İdari Mahkemesi kararı ile Mandamus emri verdirtmişti. Hatta, bu davanın duruşmasında verdiği ifadelerden birisinde Sayın Sucuoğlu, Yüce Mahkeme’nin Mandamus emri vermesi durumunda, uygulamayacağını, istifa edeceğini söylemiş, gerekçe olarak da sağlıkta kaos çıkacağını belirtmişti.
Kaos denilen şey ise, sadece Tıp-İş’in üç günlük eylemi olmuştu.
Ardından, kamu hekimlerinin ikinci iş dosyaları, Sağlık Bakanlığı’na, dolayısıyla Sayın Sucuoğlu’nun önüne gelivermişti.
Sayın Sucuoğlu’nun önünde iki seçenek vardı. Ya ikinci iş yapan kamu hekimleri hakkında işlem yapacak ve kamu-özel ayrımını başaran Bakan olarak tarihe geçecekti ya da bir çıkış yolu bulacaktı. İkincisi tercih edildi. Sayın Sucuoğlu, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ve Tıp-İş ile, 2017 yılının yaz ayında yaptığı görüşmeler neticesinde, Genel Sağlık Sigortası’nın beline darbeyi vurmuştu adeta!
Özel Hastanelerin kısmi kamulaştırılması gibi ucube bir uygulamanın önünü açan bir tüzük yürürlüğe girmişti.
Sağlıkta kaos, asıl o zaman başlamıştı!
Dönemin Sağlık Bakanı Sayın Sucuoğlu, bir taraftan Türkiye-Kıbrıs arası mekik dokumalarında, Genel Sağlık Sigortasına geçme, sağlıkta tam gün gibi vaadlerini Türkiye’deki muhatapları ile paylaşırken, makam koltuğuna geçip oturduğunda, karşısında misafir ettiklerine, bunların hiç birisinin gerçekleşmeyeceğinin garantisini veriyordu.
Zira o dönemde, Hasta Hakları Yasa tasarısı, önündeki büyük sümenin üzerinde, sağ kolunun altında duruyordu.
Ve günler, aylar geçti. Hükümetler, Bakanlıklar değişti. Sayın Sucuoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oldu.
Geçtiğimiz gün de, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile TC Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı arasında, Genel Sağlık Sigortası Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı imzalandı.
Özetle, en geç 2021yılının sonunda, kuvvetle muhtemel Genel Sağlık Sigortası’na geçileceğini söyledi Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı.
Bu yolda, her adımın itina ile planlandığını, hatta kurulacak bir ortak çalışma komisyonunun da bu çalışmaların bizzat içinde ve takipçisi olacağını da vurguluyordu.
Bu sefer durum ciddi idi.
Atılacak her adımın, çıkarılacak her yasanın bir miadı vardı.
Belli ki, Genel Sağlık Sigortası, birileri tarafınan bu sefer çok ciddiye alınmıştı.
Görevin büyük bölümü, eskinin Sağlık Bakanı, şimdinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Sucuoğlu’nun omuzlarında idi.
Bu sefer ne mahkeme karşısında idi ne de masasında Tıp-İş vardı.
Muhatap doğrudan Türkiye idi.
Hedef de 2021 sonu.
Sayın Sucuoğlu’nun 2021’in sonuna kadar o koltukta bulunmama ihtimali, bulunma ihtimalinden daha fazla.
Konu zaten, Sayın Sucuoğlu’nun konusu da değil.
Konu, tüm KKTC halkının, hak ettiği sağlık hizmetine, doktorunu seçme hakkına kavuşma konusudur.
Sağlıkta zorlu sınav süreci geçtiğimiz gün başladı.
Bu sefer çok ama çok ciddi.
Tıp-İş’in yine grev bahanesi olarak öne sürebileceği kadar ciddi bir konu.
Diğer taraftan, vaadlerin ve sorumlulukların yerine getirilmemesi durumunda ise, hükümeti bile sarsabilecek kadar ciddi bir konu üstelik.
Başta Sayın Sucuoğlu olmak üzere, konunun muhatabı Bakanlar, bu zorlu sınav sürecini başarı ile tamamlayabilecekler mi?
Yoksa yine türlü bahaneler üretilip, garip tüzükler mi havada uçuşacak?
Ya da ipe bir şekilde yine un mu serilecek?
Sağlıkta sistem yerlerde sürünmeye devam ederken,
Bakalım, sağlığın statiko çekirgesi bir kere daha zıplayabilecek mi?
İzleyip göreceğiz.
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899