Her hali ile ABD belgesi olduğu anlaşılan, ama Sayın Cumhurbaşkanının ve bir önceki müzakerecinin de büyük katkıları ile hazırlanan “Ortak Metin”e, şimdiye kadar çözüm karşıtı olarak bilinen çevrelerin destek beyan etmesi Sol’un ezberini bozmuşa benziyor.
Uzun yıllardır Ada’daki çözümsüzlüğün tek sebebi olarak Denktaş ve onun ardından giden kesimi gösteren ve Rumlardan daha fazla bu kesime yüklenenler, sudan çıkmış balık misali ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Evet, elimizdeki bu Ortak Metin şimdiye kadar önümüze konulan metinlerin en iyisidir.
Elbette kaygılarımız, endişelerimiz ve dahası korkularımız var.
Annan Planına “Hayır” diyen Rumların ikinci kez “Hayır” dememesi için bizden ne gibi tavizler isteneceğini şu anda bilmiyoruz.
Bildiğimiz tek şey; şu anda önümüze konulan ve “Çerçeve Anlaşması” diyebileceğimiz bu Metin bir takım taleplerimize cevap veriyor...
Bu Ortak Metinden umutluyuz…
Ve en önemlisi masadaki müzakerecilerimize güveniyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanının “İnanmadığım bir anlaşmaya imza atmam” sözü, bizim en büyük güvencemizdir.
Bir diğer güvencemiz; Ekonomik krizle boğuşan Rumların elinin bir hayli zayıflamış olması ve Türkiye üzerinden gidecek olan petrol ve doğalgaz gelirine şiddetle ihtiyaç duymaları.
Bu sebeple Rumlar, bizden daha fazla çözüme muhtaç durumdalar.
Sadece Rumlar değil, onların Anavatan’ı Yunanistan da çok büyük ekonomik sıkıntı içerisinde.
Onun için müzakere masasında elimiz biraz daha güçlü.
Bu Metinin altı nasıl doldurulacak ve aşağıdaki problemler iki tarafı da tatmin edecek bir şekilde nasıl çözülecek birlikte yaşayarak göreceğiz;
Bizim için hayati öneme haiz sorunlar ve sorular şunlar;
*Garantörlük ve Güvenlik sorunları nasıl çözülecek?
*Toprak ve harita meselesi nasıl çözülecek. Yeniden göçmen durumuna düşürülecek on binlerce vatandaşımızın rehabilitesi için ne gibi somut tedbirler alınacak?
*Mülkiyet sorunu nasıl hallolacak? AİHM’nin almış olduğu “40 yıldır bir mülkü elinde tutanın da mülk üzerinde hakkı vardır” mealindeki kararı muhtemel bir plana nasıl yansıyacak?
*Anlaşmada bize sunulacak bazı haklar, “Deregasyon” olarak AB’nin birincil hukuku sayılacak mı?
*Muhtemel bir referandumda oy kullanacak ve hem kendilerinin hem de ülkenin kaderini belirleyecek olan TC. Kökenli vatandaşların statüsü hala tartışılacak mı?
*Rumların 50 milyar dolar civarındaki dış borcu,kim tarafından nasıl ödenecek?
*Evlerinden ve topraklarından 50 yıldır ayrı düşen insanların uğradığı haksızlıklar, nasıl tazmin edilecek?
*51 yıldır Devlet olmanın bütün imkânlarını kullanan ve Türkleri ambargolar altında ezen Rum yönetimi, ezilen Türkleri nasıl tazmin edecektir?
Bunlar ilk elde aklımıza gelen sorunlar ve sorulardır.
Her şeye rağmen inanıyoruz ki bu sefer başaracağız…
ERHAN ARIKLI