Şubat ayına sayılı günler kala artık gündemin en önemli başlıklarını yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri belirleyecek.
Vatandaşlarla ve sivil toplum örgütleri ile sürekli görüşerek cumhurbaşkanlığı makamından beklentilerini anlamaya çalışıyorum.
KKTC Cumhurbaşkanlığı makamı anayasada belirtilen devletin başı, başkomutan gibi sorumluluklarının yanı sıra Kıbrıs konusundan kaynaklanan görüşmeci ve toplumu müzakere masasında temsil eden ‘Lider’ konumundadır.
Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı makamı son derece ağır sorumlulukları olan ve sırtında oldukça fazla yükü olan bir makamdır.
***
Seçilecek cumhurbaşkanı ezber bozmalı.
Devletin kurumsallaşmasında etkin rol üstlenmeli.
Birlik ve bütünlüğün sağlanmasında, toplumun ana karakterlerinin gelişmesi noktasında birleştirici rol üstlenmelidir.
Demokrasimizin olgunlaşması ve gelişmesi açısından farklılıklarımızın birer zenginliğimiz olduğu noktasında toplumu ortak akılda buluşturabilmeli ve inter aktif etkileşime önem vermelidir.
Siyaset kurumunun evrensel değerler temeline yükselmesi yolunda öncü rol üstlenmelidir. Toplumsal sorunların çözümü noktasında politikaların geliştirilmesi ve reformların gerçekleşmesi için motive edici konumda olmalıdır.
Bir orkestra şefi gibi, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, basın, kültür, sanatla, spor alanlarında faaliyet gösteren değerlerimize sahip çıkmayı bilmeli onların deneyimlerinden faydalanmalıdır.
***
Cumhurbaşkanlığı bir kabul makamı gibi veya temsili bir makam gibi değil kendi anayasal sınırları içerisinde bütçesi ve ekibi ile aynı zamanda yönlendirici ve bil fiil ihtiyacımız olan projeler içerisinde yar alır bir pozisyonda olmalıdır.
Uluslararası alanda görünürlüğün ve bilinirliğin artırılması noktasında sürekli ve bir sistematik içerisinde faaliyetler yürütmelidir.
Sadece kendisinin veya bürokratlarının gerçekleştireceği ziyaretlere değil toplumun her kesiminden temsilcileri de bu ziyaretlere dahil ederek toplumsal sorumlulukları hatırlatan ve var olan yararlı çalışmaları motive eden, önem veren bir konumda olmalıdır.
Özellikle Dünya’da politikaların şekillenmesinde etkili olan düşünce kuruluşları, odalar, sivil toplum örgütleri, medya ile ilişkilere önem vermeli ve Kıbrıs Türkünün pozisyonunun sürekli olarak yurt dışında güncellenmesi ve anlatılmasına önem vermelidir.
***
Seçilecek olan cumhurbaşkanı beş yıl sonra bizlere bugünleri değil yarınları devredebilmeli.
Kıbrıs konusunda yaşanan ‘Dejavuya’ bir son vermelidir.
Alışılmış söylem ve tavırların dışına çıkarak Rumların atmış olduğu adımlar sonrasında savunma yapan değil değil, pro-aktif politikalarla hem güneyin müzakerelerde tutumunu disipline edebilecek hem de uluslararası alanda pozisyon kazanmamıza yardımcı olacak kazanımlar elde edebilmelidir.
Bir önceki yazımda da belirttiğim üzere bizler yaşamış olduğumuz sorunları çocuklarımıza devrettiğimiz zaman doğrusunu yapmış olmuyoruz.
Cumhurbaşkanlığı önemli bir makam, bizlerin kaderini değiştirebilecek bir potansiyele sahip.
Bu çerçevede günler yanaştıkça eminim toplumsal olarak çok daha enine boyuna tartışarak en doğru kararı vereceğiz.