Ülkemiz ilk COVID-19 vakası ile tanıştı.
Kaç vaka yaşayacağımız muamma.
Kaderimizi kendimiz belirleyeceğiz.
Organizasyon kalitemizle, gerek devlet gerekse bireysel anlamda alacağımız önlemlerle…
Korona Virüs ile ilgili edindiğimiz bilgilerimizi, uygulamaya geçirebilme disiplinimizle…
Cumhurbaşkanı’mız Sayın Akıncı, panik yapılmamasını, ancak tedbirin de elden bırakılmamasını söyledi. Okulların Mart Ayı’nın sonuna kadar kapalı kalması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’ye olanlar hariç tüm charter uçuşları 1 Nisan’a kadar durduruldu.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı, COVID-19’un ülkemizde bir vaka ile sınırlı kalmayacağını ifade etti.
Tüm liman ve gümrük kapıları dezenfekte edildi.
Bazı belediyeler otobüs duraklarını, yolları, bazı iş yerlerini dezenfekte ettiler.
Ülke genelinde birçok aktivite, toplantı, gösteri ertelendi ya da iptal edildi.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu ardı ardına toplantılara katıldılar, birlikte ya da ayrı ayrı onlarca açıklamalar yaptılar.
Ne için?
Ülkemizde COVID-19 vaka sayısını azaltmak, olası can kaybını da en alt düzeyde tutabilmek için.
Diğer taraftan,
Dünya Sağlık Örgütü, Korona Virüs salgını için pandemi ilan etti.
Yani, virüsün yayılmasının kontrolden çıktığı ve artık bundan sonra dünyanın herhangi bir yerinde görülme riskinin bulunduğunu resmen ilan edilmiş oldu.
Çin’den sonra en yüksek vaka sayısına sahip İtalya karantinada, hayat durma noktasına geldi.
İngiltere önlemlerini artırıyor.
Güney’de vakalar artıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı, sadece bir COVID-19 vakası ile sınırlı kalınamayacağının endişesini kamuoyu ile paylaştı. Dahası, "Virüsün gelişimi açısından önümüzdeki bir buçuk ay, maksimum 2 ay çok önemli" dedi.
Dibimizdeki Güney’den, karşı komşumuz Türkiye’den ve onlarca farklı milletin insanlarının aramızda bulunmasından etkilenmememiz imkansız.
Özetle, Korona Virüs ile sınavımız asıl şimdi başladı!
Değerli okurlar;
Bir sınavı da Nisan’ın 26’sında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylar verecek.
Devletimiz ve toplumumuz bir taraftan Korona Virüs ile uğraşırken, bir taraftan da adayların seçim propagandalarına şahit oluyor.
Devletin tepesindekiler, bir taraftan ardı ardına Korona Virüs ile ilgili alınan önlemleri anlatırlarken, diğer taraftan da ardı sıra seçim gezilerindeki vaadlerini anlatmaya devam ediyorlar!
Seçim gezileri demek toplumun fiziksel yakınlaşması da demek.
Alınmaya çalışılan önlemlerle tezat bir durum da demek.
Dahası, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 26 Nisan’da yapmak demek, Korona Virüs’ün ülkemizde yayılma riskinin zirvede olacağı zaman diliminde, binlerce insanımızı bir araya getirmek demek!
Oylarını vermek üzere, okullara yığmak demek, oy verilecek mekanlara, oy verme kabinine, oy pusulalarına, oy sandıklarına yüzlerce, binlerce kişinin bir gün içerisinde dokunması demek.
Sandık görevlilerinin, güvenlik görevlilerinin ve oy verecek binlerce insanın yakın temasa geçmesi, birbirlerinin havasını soluması demek.
Değerli okurlar, önümüzdeki iki aylık bir süreç, ülkemizde COVID-19 vakası görülmesi açısından en riskli aylar.
Bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı seçimleri hiç tereddütsüz ve mazeretsiz ertelenmelidir!
Ertelenirse iki kazancımız olacak:
İlki, hem Korona Virüs pandemisine hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine zihinlerini yoran adaylar, bu sayede sadece Korona Virüs olayına ‘’birlikte’’ konsantre olmayı başaracaklar.
İkincisi ve en önemlisi de, bir an önce Cumhurbaşkanı seçilebilmek uğruna, binlerce insanımızı göz göre göre COVID-19 adayı haline getirilmemiş olacaklar.
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da dediği gibi, panik yapmamalıyız, ancak tedbiri de elden bırakmamalıyız…
Tedbirlerden birisi de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ertelemek olmalıdır!
Takdir kamuoyunun…
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899