Doktorlar meslekleri gereği toplumla iç içedir.
İnsanların hayatlarına kalıcı etkide bulunabilecek kadar güçlü olan doktorluk, yerine göre mahremiyetin bile söz konusu edilmeyeceği kadar ulvi bir meslektir.
Durum böyle olunca da halkımız seçimlerde Cumhuriyet Meclisi’ne mutlaka onlardan bazılarını da milletvekili olarak gönderirler.
Gönderirler, çünkü belki insani değerlerini meclise de yansıtırlar da halkın genelinin refahı için çaba sarfederler diye!
Bir doktor,milletvekili veya bakan oluyorsa birilerinin zoruyla değil kendi isteği ile oluyordur elbette.
Hatta bunun için ellerinden gelen gayreti gösterenler, kapalı kapılar arkasında türlü pazarlıklar yapanlar da oluyordur.
Bir doktor milletvekili veya bakan olduğunda, mesleğini eskisi gibi etkili bir şekilde yapabilmesi hem yasa gereği hem de etik nedenlerle pek de mümkün değildir.
İdeali, zaten siyasete soyunmuş bir doktorun, o siyasi süreç içerisinde kendi sorumluluğuna düşeni yapmasıdır.
Eğer doktorluk mesleğini gerçekten özleyen bir siyasetçi var ise, ideali, bir an önce her şeyden istifa edip hastalarının arasına, kliniğine veya hastanesine geri dönmesidir.
Ancak gelin görün ki, pratikte böyle olmuyor.
Geçtiğimiz hafta, siyasete biraz iteklemeyle de olsa kendi isteği ile giren Dr. Koral Çağman, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan tartışmalı bir şekilde istifa etmişti.
İstifası sırasında da hastalarını özleğini ifade etmişti.
Ancak, gözden kaçan bir ayrıntı vardı ki, Sayın Çağman hala siyasetçidir.
Ne yazıktır ki ilk sıradaki mesleği, milletvekili olduğu sürece de doktorluk olamayacaktır.
Eğer gerçekten doktorluğuna verimli bir şekilde devam etmek istiyorsa da önünde engel yoktur, Meclis’ten bağını tamamen kesmesi yeterlidir.
Diğer taraftan, UBP’nin kurultay tartışmalarında gündemden düşmeyen milletvekili Dr. Faiz Sucuoğlu da, UBP Başkanlık yarışında adaylıktan çekilmeyeceğini vurgularken: ‘’Katiyetle adayım. Geri çekilmek söz konusu değildir. Geri çekilmem demek, kliniğime geri dönmektir.Milletvekilliğinden de istifa edip, kliniğime dönerim.’’ Ifadelerini kullanmıştı.
Anlaşılan o ki, Sayın Sucuoğlu ya siyaset ya doktorluk diyerek sınırlarını bir nebze olsa da çizmeyi başarmıştı.
Değerli okurlar;
Asıl mesleği doktorluk olup da hali hazırda milletvekilliği yapanları bir yere kadar anlamak mümkündür. Zira her vatandaşın seçme ve seçilme hakkı vardır.
Her vatandaşın ülkenin siyasetine yön vermek adına aktif katılım hakkı vardır.
Ancak, aktif siyasetin içerisinde iken, yerine göre doktorluk mesleğini de gündeme getirenlerin, ne yapmaya çalıştıklarını anlamakta biraz güçlük çekiyorum.
Eğer gerçekten siyaset yapmak istiyorlarsa zaten milletvekili konumları var, devam edebilirler, konu doktorluk konusu değildir.
Eğer doktorluk mesleği hepsinin üzerinde olmuş olsaydı, zaten siyasete girmezlerdi.
Eğer siyaseti başaramadıklarına inandıkları anda doktorluk mesleğine geri dönecekleri anlamı çıkarmamızı istiyorlarsa işte orada sitem etme hakkımı kullanmak isterim.
Çünkü, doktorluk mesleği siyasette sıkışınca sarılacak bir kurtarıcı meslek değildir.
Doktorluk mesleği siyasetçi olamamanın kurtarıcısı değildir.
Doktorluk mesleği siyasetin stepnesi hiç değildir.
Her meslek, kendi yerini yine kendi ağırlığı içerisinde korumalıdır.
Siyasetçi doktorlarımız, doktorluk mesleğinin ulviliği üzerine gölge düşürmemelidir.