Dönüşen medya....

 Dönüşen medya....
Turgay Yoldaş (Prof. Dr. Turgay Biçer) yine döktürdü. N’erde mi? Şampiyonluğun Psikolojisi adlı kitabında şöyle buyurmuş: “Aşk; Sporcunun yaptığı işe aşık olması, onun başarıdaki en yüksek içsel motivasyonudur... Özgüven; Sporcunun kendi öz benliğine duyduğu güven, saygı, her hâlini kabul ediş ve yaşamla barışık olması yüksek performans için şarttır... Motivasyon; Usta sporcu kendi kendini motive eder. Amaca ulaşmak için ya bir yol bulur, ya bir yol yapar... Konsantrasyon; Sporcu sadece ve sadece yaptığı işe odaklanmalıdır. Onu yaşamalı ve onu önemsemelidir... İstemek; Sporcu ne istediğini bilir ve sezgileriyle o yöne döner... Sorumluluk; Sporcunun performansı her zaman kendi sorumluluğundadır... Başarı; Sporcu başarıyı sindirir ve de paylaşırsa orta ve uzun vadede performansını arttırır. Aksi takdirde yalnızlık onu bitirecektir” dedi sayın hocam. İşte bu performansın pazarlanmasında da tabii ki de medya önemli. E artık bu süreçte sanal âlem daha etkin bildik. Elektronik medya vaziyetlerinde resmi internet sayfalarının yerini, sonraki dönemlerde internet gazeteleri aldı. İnternet gazeteciliği yok aslında. Salt gazeteciler var ve işte bu profesyonellerin de bir kısmı internetteki haber sitelerinde yazıyorlar. İnternet gazeteleri ile diğer yazılı medya arasında karşılıklı olarak haksız rekâbet var mı? Bal gibi var. Kimisi son dakika çeker ve buna diğer yazı işleri atlar, kimisinde ise canla başla para, zaman, emek harcanarak iz sürülür ve haber yapılır ama biligisayar başındaki editör bunu internet sayfasına alarak hırsızlık yapar. E sabah haberlerinde yer alan gazete sunularına ne demeli? Bu süreçten de medya patronları tiraj kaygısıyla bi’hayli dertli. Hâl böyle olunca da haber denen atraksiyon; gazete, TV ve internet arasında ha bire dövülüyor. E bu işin içine bir de sosyal medyada yer alan yurttaş gazeteciler girince veryansın modunda bir haber kirliliği yaşanıyor mâlum. Neyse, iletişim bilimcilerine göre 2020’de Amerika’da, 2030 yılında ise Türkiye’deki yazılı medya artık akıllı telefon ve tabletlere kayacakmış. E şimdiden bu işler başladı bile. Daha önce de yazdık; Örneğin 1933 yılında yayım hayatına başlayan ve 31 Aralık 2012 tarihine kadar her hafta ‘1 milyon üzerinde’ basan haftalık dergi Newsweek artık kâğıt üzerinde yok. 1974’te bizi de “Cyprus: Round Two” şeklinde kapak yapan derginin yayın hayatı bitti ya, uzmanlara göre artık gazete kâğıdı kokusu yok olacakmış. N’apmak lâzım? Tabii ki de internet üzerinden yayım yapan bi’haber sitesi kurmak lâzım. E bur’daki teşkilat nasıl olmalı? Öncelikle haber merkezine bağlı bir ‘köşe yazarı ve muhabir ekibi’ örgütlemek lâzım. Arkasından da ‘teknoloji ekibi, mobil ekip, grafik ekibi, fotoğraf editör ekibi, video editör ekibi, pazarlama ekibi ve bunlara bağlı olarak abone olunan ajanslara bağlı haber atlatan kurumları fonlama ve finans ekibi’ yer almalı. Bunlarla birlikte İnternet gazeteciliğindeki profesyonellere göre sosyal medya denen Facebook ve Twitter’e üye yurttaş üzerinden haber alma oranı ise artık yüzde 10’lara ulaşmış. E hâl böyle olunca da ‘sosyal medya tarama ekibi’ de kurduk mu tamamdır bizim internet gazetesi. Reklam pastası mı? E o pastanın da yüzde 30’u artık internet üzerinden yürütülüyor. Ya salt spor dünyamıza ait internet gazetelerine ne demeli. İsmi lâzım değil, internette sırf spor haberleri yapan bir arkadaşım sitesini 1 milyon TL’ye sattı. Yeni patron da yine o arkadaşımı ilgili siteye 10 bin TL maaşla genel müdür yaptı. Sonuç mu? Gazete, dergi ve kitaplardaki kâğıt kokusu tarihe karışmak üzere. Bu yüzden eski kaynaklarınızı sakın çöpe atmayın. Yakında nostaljik olarak ‘çevir çevir oku’ durumları hâsıl olacak. Tüm medya patronlarına duy’rulur...