Güncel

Fiziksel Aktivite Derneği, Osteoporoz Ve Fiziksel Aktivite Hakkında Halkı Bilgilendirici Bilgiler Paylaştı

“Belirgin belirtileri olmayan osteoporoz, genellikle düşük şiddetli bir travma sonrası sıklıkla hastaneye yatışa yol açan kalça, omurga ve el bileğinde meydana gelen kırık sonucu teşhis ediliyor”

Erken tanı ve kırık riskini azaltmak için Dual Enerji X-Ray Absorpsiyometri (DEXA) ile tarama yapılması önemlidir”

“Fiziksel aktivite, osteoporoz riskini azaltmak için önemli… Fiziksel aktiviteye başlamadan önce her zaman doktora danışılmalı”

“İleri düzeyde osteoporozu olan kişilerde kemik kırılması riski yüksektir… Mutlaka fizyoterapist eşliğinde kişiye özel bir programına başlanılmalıdır”

 Kıbrıs Türk Fiziksel Aktivite Derneği (KTFAD) üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Özde Depreli, hem dünyada hem ülkede “hareketsiz yaşamın” ve “sağlıksız yaşlanmanın bir sonucu” olarak özellikle kadınlarda görülen osteoporoz (kemik erimesi) ve fiziksel aktivitenin osteoporoz riskini azaltması hakkında halkı bilgilendirmek amacıyla bazı bilgiler paylaştı.

Yrd. Doç. Dr. Depreli tarafından kaleme alınan yazıda, osteoporozun, “düşük kemik mineral yoğunluğu, değişmiş kemik yapısı ve/veya azalmış kemik gücü nedeniyle kırık riskini artıran bir kemik hastalığı” olduğu belirtildi. Belirgin belirtileri olmayan bu durumun, genellikle düşük şiddetli bir travma sonrası sıklıkla hastaneye yatışa yol açan kalça, omurga ve el bileğinde meydana gelen kırık sonucu teşhis edildiğini belirten Depreli, bu nedenle erken tanı elde etmek ve kırık riskini azaltmak için Dual Enerji X-Ray Absorpsiyometri (DEXA) ile tarama yapılmasının önemine işaret etti.

Osteoporozun sıklıkla 45-65 yaş arası kadınlarda menopoz sonrası, 70-75 yaş üzerinde kalsiyum ve D vitamini alımında azalmadan kaynaklı ya da nadiren 40 yaş altı bireylerde görüldüğünü belirten Depreli, ayrıca kemik dokusunu etkileyen hastalıklar ve ilaçlardan dolayı da oluşabildiğini kaydetti.

Depreli, “yaş, kadın cinsiyet, 45 yaş öncesi menopoz başlangıcı, düşük beden kitle indeksi, önceden kırık hikâyesinin olması, ailede osteoporoz geçmişinin olması, sigara ve alkol (>3 bardak/günde) kullanımı, tiroid ile ilişkili hastalıklar, diyabet ile fiziksel aktivite yetersizliğini” osteoporoza neden olan risk faktörlerinden bazıları olarak sıraladı.

-Fiziksel aktivite riski azaltmak için önemli… Fiziksel aktiviteye başlamadan önce doktora danışılmalı”

Fiziksel aktivitenin, osteoporoz riskini azaltmak için önemli olduğunu belirten Depreli, fiziksel aktivitenin; kas kuvveti ve kemik yapısını güçlendirerek daha az kemik kırılganlığına yol açtığını, dengeyi geliştirerek kayma, takılma veya düşme riskini azalttığını, diğer sağlık problemlerinin oluşma riskini azalttığını, yaş ilerledikçe günlük aktiviteleri daha kolay yapmayı sağladığını, beyin fonksiyonlarını geliştirdiğini, daha mutlu hissettirip özgüveni de artırdığını aktardı.

Ancak Özde Depreli, herhangi bir fiziksel aktiviteye başlamadan önce her zaman doktor, fizyoterapist ve var ise diğer sağlık uzmanına danışılması gerektiğini vurguladı, uygun bir fiziksel aktivite seçimi için yaş, osteoporoz şiddeti, kullanılan ilaçlar, kalp ve solunum hastalıkları ve/veya nörolojik diğer sağlık problemleri, fiziksel uygunluk gibi bazı faktörlerin dikkate alınması gerektiğine işaret etti.

-“İleri düzeyde osteoporozu olan kişilerde kemik kırılması riski yüksektir… Mutlaka fizyoterapist eşliğinde kişiye özel bir programına başlanılmalıdır”

“Fiziksel aktivitenin temel amacının kemik yoğunluğunu iyileştirmek veya düşmeleri önlemek olduğunu” belirten Depreli, “İleri düzeyde osteoporozu olan kişilerde kemik kırılması riski yüksektir. Mutlaka fizyoterapist eşliğinde, kişiye özel planlamış egzersizlerin yer aldığı bir fiziksel aktivite programına başlanılmalıdır. Osteoporozu olan bir kişi için tercih edilecek fiziksel aktivite programı kuvvetlendirme, vücut ağırlığının aktarıldığı aerobik, esneklik ve denge egzersizlerinin birleşimini içermelidir” ifadelerini kullandı.

-Hangi fiziksel aktivite türlerine dikkat edilmelidir?.. "Ani hareketler yerine yavaş ve kontrollü hareket edin…"

Depreli, zıplama, koşma gibi yüksek yoğunluklu aktiviteler, aşırı öne/arkaya eğilme ile dönme hareketlerinin omurga üzerine binen stresi artırarak kırık riskini artırabildiğine dikkat çekerek, “Bu nedenle öne doğru eğilme, mekik çekme, tenis, golf, yoganın bazı hareketleri gibi omurganın hızlı, tekrarlayıcı veya hareket aralığının sonunu gerektiren egzersizler ve/veya boş zaman, iş, günlük yaşam aktiviteleri özellikle kırık riski yüksek olan kişilerde düzenlenmelidir” dedi.

Depreli, “Öne eğilmek yerine kalçanızdan çömelerek eğilin, dönerken tüm vücudunuzu adım atarak baktığınız yere doğru çevirin, ağırlık taşırken gövdenize yakın ve her iki elinize eşit dağıtmaya çalışın ve ani hareketler yerine yavaş ve kontrollü hareket edin.”  tavsiyelerinde bulundu.

“Egzersizin, osteoporozlu bireylerde sağlıkla ilgili sonuçları iyileştirmekte ve düşme riskini azalttığını” ifade eden Depreli, “Kişinin hedefleri ve yetenekleriyle uyumlu, belirli bir yoğunlukta ve zaman içinde ilerletilen, kuvvetlendirme, vücut ağırlığının aktarıldığı aerobik, esneklik ve denge egzersizlerinin birleşimini içeren bir egzersiz programı planlanmalıdır. Yüksek yoğunluklu egzersizler, yoga ve pilates gibi fiziksel aktiviteler, ağırlık kaldırma ve dönme içeren günlük yaşam aktiviteleri kırık riski oluşturmayacak şekilde düzenlenmelidir.” ifadelerine yer verdi.