GERÇEK MÜZAKERELERİN ÖNÜ AÇILMALI
Yıllar önce olası bir çözüm için masaya gelinsin diye çaba sarf ederlerdi. O günlerden bu güne çok şey değişti ama bu değişimlerin farkında olmayan bu çevredir. Yani eskiden Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’a saldırıp Kıbrıs’ın kuzeyini mandıraya çevirdiğini haykırıp meydanlarda boy göstermek kolaydı. Sloganlarının bir öcüye ihtiyacı vardı, bu da Denktaş’tı. Bunu yaptığınız anda, bir de “hemen, şimdi barış” diye slogan attınız mı otomatik olarak “barışçı” olurdunuz.
Bu gün, artık hep masadayız. Türkiye’de AKP iktidarının Kıbrıs konusuna yaklaşımı ve Kıbrıs açıklarındaki hidrokarbon yataklarını İsrail’inkilerle birleştirilip Avrupa’ya ihraç etme olasılığı ortaya çıkalı artık masadan kaçmak diye bir şey söz konusu olamayacak gibi görünüyor. Gel gör ki bu çevreler hala daha bunun farkında değilmiş gibi müzakereleri ve müzakere ekibimizi destekleyeceklerine hala daha eski saplantıları doğrultusunda birilerine muhalefet yapmaya çalışmaktadırlar.
Ledra Palas’ta, ara bölgede Rum siyasi parti ve STÖ temsilcileri ile bizleri bir araya getiren UNDP inisiyatifli organizasyonlara ben de DPUG’yi temsilen katılmaktayım. Orada Rumların yerine genelde bu her şeye muhalif Kıbrıslı Türk katılımcıların yaklaşımları beni hayrete düşürmeye devam etmektedir. Devamlı Türkiye’ye küfrederek, KKTC’yi küçük düşürerek kendi egolarını belki tatmin ediyorlar ama anlamadıkları çok önemli bir şey var; o da bu yaptıkları Kıbrıs’ta bir anlaşmaya yakınlaşmamızı sağlamamakta hatta anlaşmaya ulaşılmasını engellemektedir. Çünkü gerçek müzakere Rum müzakereci Mavroyannis ile Sayın Özersay arasında ve gerektiğinde de Rum lider Anastasiades ile Cumhurbaşkanı Eroğlu arasına gerçekleşmektedir. Hala daha sanki masada değilmişiz gibi “hemen, şimdi!” diye bağırmak niye?
Hala daha “anlaşma olsun da içeriği ne olursa olsun” gibi saçma yaklaşımlar kimseye yardımcı olmadığı gibi olası bir anlaşmayı da engellemektedir çünkü Rumlar karşılarında tek bir ses bulamadıkları için kime inanacaklarını şaşırmış durumdadırlar. Buna bir de “bizimkiler” tarafından kafa karıştıran yanlış bilgilendirmeler eklenince her şey arap saçına dönmekte, gereken ilerlemeler de gerçekleşmemektedir. Çözüm isteyenler müzakerecilerimize destek verip masada doğru ve yaşayabilir, bizlerin de haklarını koruyan bir anlaşmaya ulaşılmasına yardım etmelidirler.
Herkes artık kendi egosunu, Türkiye ve Türklere nefretlerini bir yana bırakmalı ve kendi dezenformasyonlarını durdurarak gerçek müzakerelerin önünün açılmasını sağlamalıdır. Değilse bunların “hemen şimdi barış” yaygaralarının da sadece bir slogandan ibaret olduğu ve arkasında bir inanç olmadığını anlayacağız.
Tartışılamayacak bir gerçek varsa o da müzakere masasında çalışmaların devam ettiğidir. Siyasi görüşünüz ne isterse olsun, müzakere ekibimiz o masada hepimizin haklarını koruyarak yaşayabilecek bir çözüme ulaşmaya çalışmaktadır. Bunu anlayıp, onlara destek değil köstek olunduğunda kaybedenin de tüm Kıbrıslı Türkler olduğunu anlamak zamanı gelmiştir. Biraz kenara çekilin de gerçek müzakerelerin önü açılsın…