Güncel

Gök: Daha iyi bankacılık anlayışı için buradayız

Universal Bank Genel Müdürü Yücel Gök, bankanın yeni stratejileri ve hedefleri hakkında bilgi vererek, KKTC ekonomisini, döviz ve enflasyon öngörülerini, bankacılık politikası ve Universal Bank'ın farklı yaklaşımıyla ilgili önemli konularda açıklamada bulundu.

Universal Bank Genel Müdürü Yücel Gök, bankanın yeni stratejileri ve hedefleri hakkında bilgi vererek, KKTC ekonomisini, döviz ve enflasyon öngörülerini, bankacılık politikası ve Universal Bank'ın farklı yaklaşımıyla ilgili önemli konularda açıklamada bulundu.

UNİVERSAL BANK GENEL MÜDÜRÜ YÜCEL GÖK: DAHA İYİ BANKACILIK ANLAYIŞI İÇİN BURADAYIZ

***Bankanın mali durumuna dair bilgi veren Gök, özellikle sorunlu krediler konusu yanında alacak - tahsilat süresinin uzunluğuna dikkat çekti.

***Bankanın alt yapısını, kurumsal ilkelerini ve personellerini yeniden yapılandırıldığını belirten Gök, Universal Bank'ın şeffaf, sade ve ihtiyaçları karşılayan bir bankacılık anlayışını benimsediğini söyledi.

***KKTC ekonomisini de değerlendiren Gök, ülkedeki temel sorunlardan birisinin de muhasebe sistemi ve para birimi olduğunu kaydetti. İthalata dayalı ekonominin sürdürülebilir olmadığına dikkat çeken Gök, ihracat potansiyelini ön plana çıkarmanın önemine vurgu yaptı.

***Universal Bank olarak benimsedikleri bankacılık anlayışını paylaşan Gök, şeffaf ve net bir şekilde müşterilere hizmet verdiklerini ve ülkede daha iyi bir bankacılık anlayışı için çalıştıklarını ifade etti.

“Alacaklarımızı tahsil etmek 15 yıla kadar sürüyor”

Universal Bank’ın mali yapısı hakkında neler söylersiniz...

‘’Bankaların en büyük sorunu kredilerdir. Bizi de bankamızın fazlasıyla sorunlu kredi stoku vardı. Bu stoğun bir kısmını temizledik. Fakat, KKTC'de alacaklarımızı tahsil etme süreci 15 yıla kadar sürebiliyor. Bankaların öz kaynakları bu adayı finanse etmeye yetmez. Dolayısıyla bu konuda düzenleme getirilmelidir. Teminatın paraya dönmesi uzun sürüyor. Bu süreye öz kaynak ve gelir dayanmaz. Borçlu ve alacaklı açısından da sistem çok büyük sıkıntıdır. Sonuç olarak bankalar piyasaları fonlamak yerine başka işlerle uğraşır duruma geliyor.’’

Universal Bank’ın bankacılık türü ve politikası nedir?

“Biz şeffaf, sade, ihtiyaçları karşılayan ve herkesin anlayabileceği bir bankacılık yapmaya çalışıyoruz. Hedef kitlemiz gerçek geliri olan, yatırımlar yapmak isteyen, hayatını devam ettirmek isteyen, fona ihtiyacı olan insanlar ve kurumlardır. Bireysel, ticari ve tarımsal alanı fonluyoruz. Çok süslü değil, herkesin bütçesine göre krediler vermeye hazırız.”

“Doğru bilgiye ulaşmakta zorlanmıyoruz”

Kredi verirken bilançoları incelemek risklidir. Siz nasıl bir siste uyguluyorsunuz?

“Bizim çok tecrübeli bir ekibimiz ve Türkiye bankalarından örneklediğimiz bilanço örnekleri vardır. Sektör bilgilerimizle, sektörün nakit akışını ve kapasitesini çıkarmamız çok zor değildir. Örneğin, bir hellim fabrikasının kaç tane makinesi olduğunu ve üretim kapasitesini hesaplayabiliyoruz. Bilgiye ulaşma konusunda sorun yaşamıyoruz. İstihbarat değil de sağlam veri konusunda çok büyük sorunlarımız vardır. Krediler bölümümüzde ülkenin vatandaşları çalışıyor. Bu kişiler sistemi, kooperatifleri bilen insanlardır. Dolayısıyla doğru bilgiye ulaşmakta zorlanmıyoruz. Kooperatifler çok faydalı kurumlardır. Fakat finans şirketi oldukları için entegre edilmesi gerekiyor. Kalkınma Bankası bile Merkez Bankası denetiminde değildir. Ülke vatandaşları sorunlarla yüzleşmeli ve öncelikleri belirlemelidir. Ülkenin bir master plana ve gerçeklerinin öne çıkarılmasına ihtiyacı vardır. Bu ülkeyi seviyorsak, ülkemiz için dökülen kanlar hala daha unutulmadıysa bu gerçeklerle mutlaka yüzleşmesi gerekiyor.”

“Dikey yapılaşmayı sadece burada değil dünyada tartışmalıyız”

Araştırmalara göre dünyada nüfusa göre en fazla bankaya sahip ülkeyiz. Bu konu hakkında düşünceleriniz nedir?

“Ülkede ölçek ekonomisine göre çok fazla Türkiye ve yerli bankası vardır. Bunlar bölgesel bankalar olsaydı anlardım. Fakat, herkes sokağa çıkıp aynı işi yapacaksa benim bankama da diğer bankaların çoğuna da ihtiyaç yoktur. Nitelikli, gelir düzeyi yüksek ve katma değer yaratan kurumlar oluşturmak amaçlamalıdır. İnşaat sektöründe son dönemlerde

yabancılara toprak satışı artmıştır. Bir insan toprağını bu kadar ucuza satmamalıdır. Toprak satıldı diye övünerek reklam yapılmaz. Biz bu ülkeye nitelikli insanların gelmesini mi yoksa 100.000 pounda ev satıp kenara çekilmek mi istiyoruz önce bu konuda karar vermeliyiz. Bu ada bir cennet ve burada çok büyük bedeller ödendi. Dolayısıyla, her karış toprağını ve atacağımız adımı kontrol etmemiz gerekiyor. Dikey yapılaşmayı sadece burada değil dünyada tartışmalıyız. Burası deprem bölgesi olduğu için dikey yapılaşma çok tehlikelidir. Türkiye’de 6 Şubat depremi benim bölgemde oldu ve depremi yaşadım. Bu ülkenin çocukları da o depremde maalesef cinayete kurban gitti. Yunan adalarında bile dikey yapılaşma yoktur. Ülkemizin ihraç edebileceği en iyi şey turizmi ve eğitimdir. Türkiye'de gençlik çağlarımda üniversite okurken Kıbrıs çok önemli üniversite alternatifiydi. Burada öğrenim gören arkadaşlarımın çoğu çok önemli iş adamları, akademisyenler oldular. Şimdi burada okuyan kişiler iş bulamıyor. Bu da Kıbrıs'ın eğitim bakımından niteliğini kaybettiğini gösteriyor. Bilim bu kadar ucuz olamaz, geleceği yönetecek insanlar bu kadar kötü yetiştirilemez. Bir süre sonra ülkeyi, sağlığı ve eğitimi düzgün anlatabilecek öğretmenler yetiştiremeyecek duruma geleceğiz.”

“Doğru fiyatlandırma yapamadığımız için ekonomi böyledir”

KKTC ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Ülkenin temel sorunu muhasebe sistemidir. Aynı sorun bankacılık sektöründe de vardır. Buradaki mevduatın yüzde 85'i yabancı para yüzde 15’i ise Türk Lirası’dır. Bilançomuzu Türk Lirası ile tutup krediyi sterlin ile veriyorsunuz. Ülkede bir eşleşme problemi vardır. Ülkenin bilanço sistemine ve para birimine karar vermeliyiz. KKTC ekonomisi çok daha iyi olabilirdi. İthalat ağırlıklı ülke olmamıza rağmen satabileceğimiz çok önemli şeyler vardır. Bunları ön plana çıkarıp yüksek oranlarla ihraç etmemiz gerekiyor. Güney Kıbrıs ile buradaki emlak ve hizmet fiyatlarını kıyaslayın. Buraya gelen insanların, belli ürünleri alma eğilimi yoktur. Burada olmaktan mutlu oluyorlar. Dolayısıyla, doğru fiyatlandırma yapamadığımız için ekonomi böyledir. Yakın zamanda Karaoğlanoğlu bölgesinde kilise gördüm. Bu kilise Hatay’da bulunan dünyanın ilk kilisesi Saint Pierre ile birebir aynıdır. Sadece bu kiliseyi pazarlasak gelir elde edebiliriz. Fakat biz burada Çin’den gelen sahte ürünleri satarak turizmi geliri artırmaya çalışıyoruz. Bu doğru bir yöntem değildir.’’

Döviz ve enflasyon hakkında öngörünüz nedir?

“Biz doğru zamanda Amerika ve Avrupa gibi doğru adımlar atmamız gerekiyordu. Onlar öngörerek faiz arttırdılar, ekonomilerini küçülttüler ve insanların tüketim davranışlarına birtakım sınırlamalar getirdiler. Şu an Amerika, faizleri ve enflasyonu düşürme noktasında oldukça yol kat etti. Amerika’ya oranla Avrupa biraz geriden geliyor. Bu işin en önemli noktası bilimden uzaklaşmamaktır. Bilim adamları ile politikadan uzaklaşarak konuşmak ve çözüm bulmak gerekiyor.”

Ülkedeki kişilerin gelirlerine baktığımızda döviz bazlı borçlanmayı öneriyor musunuz?

“Herkese aynı öneri verilmiyor konu hakkında insanların ayrı planlamaları olması gerekiyor. Enflasyon ve nereye gittiği de ortadadır. Asgari ücrete yapılan zam ile fiyatların ne kadar artacağını aşağı yukarı anlayabilirsiniz. Dövizin arttığını ön görüyorsanız döviz borçlanmazsınız. Burada öngörü diye bir şey yoktur. Sadece, verileri doğru hesaplamak vardır. Alacak ile borç ödenmez. Dolayısıyla alacaklarınıza güvenerek borçlanmayın. İnsanlar kendi finansal durumuna göre borçlanmalıdır.”

“Vergiyi kaçırmayacak bir mali sisteme ihtiyacımız vardır”

İlk Euro'ya geçmek gibi bir düşünce vardı. Ardından dövize endeksli muhasebe sistemine geçmek gibi bir düşünce ortaya çıktı. Bu konu hakkında genel değerlendirmeniz nedir?

“Tek düze bir karar vermek gerekiyor. Sonuçta ikisi de faydalı olabilir. En kötü şey kararsızlık ve ikisini bir arada kullanmaya çalışmaktır. Devletin en büyük geliri olan vergiyi kaçırmayacak bir mali sisteme ihtiyacımız vardır. Bunun için muhasebe, beyan ve kontrol sistemi gereklidir. Biz en büyük kötülüğü vergi kaçağına göz yumuyoruz ve gelir kaynağını görmezden gelerek devletimize yapıyoruz. Nakit akışını düzenleyemeyen şirketin yaşama şansı yoktur. Çünkü nakit akışı muhasebenin tanrısıdır. Burada mizan sistemi de yoktur ve detay göremiyorsunuz.”

“Ülkede daha iyi bankacılık anlayışı için buradayız”

Universal Bank olarak bankacılık anlayışınız nedir?

“Bizim yapmak istediğimiz bankacılık sonunda başımıza gelecek şeyi başında söylemektir. İnsanlar alacağı ürünün vadesini, faizini ve yapısını biliyor. Bize netlikle gelirseniz biz buradayız. Ülkede daha iyi bankacılık anlayışı için buradayız. Bu fırsatı bize tanıdıkları için teşekkür ederiz.”