Anayasamızın 21. maddesi ile halkın haberleşme hürriyeti teminat altına alınmıştır. Hiçbir makam veya mercinin bu anayasal düzenleme karşısında insanların haberleşme vasıtalarına müdahale etme hakkı bulunmamaktadır.
Yine Anayasa, devlete tüketicileri koruyucu önlemler alma görevi de yüklemektedir. Bu görev ışığında devletin halkı için maddi ve manevi açıdan en uygun ortamı sağlaması gerekmektedir. Bu bağlamda devletin, üzerinde yaşayan insanları pahalı ve rekabetten yoksun bir haberleşmeye mahkum etmemesi bilakis onlara mali külfeti azaltıcı her imkanı sağlaması gerekir.
Ancak ne üzücüdür ki, 2012 yılında yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Yasası ile devlet bizzat kendisi, hem halkın haberleşme özgürlüğünü hem de tüketicilerin ücretsiz veya daha ucuz bir bedelle haberleşmesini engelleyen bir duruma gelmiştir.
Elektronik Haberleşme Yasası ile ve bu Yasa altında kurulan Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu’na (BTHK) elektronik haberleşme alanına müdahalede bulunabilmek adına çok geniş ve aşırı orantısız yetkiler tanınmıştır.
İlgili yasaya göre Elektronik Haberleşme adı altında elektriksel işaretlere dönüştürülebilen her türlü işaret, sembol, ses, görüntü ve verinin kablo, telsiz, optik, elektrik, manyetik, elektromanyetik, elektrokimyasal, elektromekanik ve diğer iletim sistemleri vasıtasıyla iletilmesini, gönderilmesini ve alınmasını kontrol etme ve denetleme yetkisi BTHK’ya verilmiştir.
Burada kamu menfaatlerinin bertaraf edilerek GSM şirketlerine tekelcilik yaratacak ciddi bir rekabetsiz ortam hazırlanmaya çalışılmaktadır. Bugün gelişen teknoloji sayesinde insanlar ücretsiz veya çok ucuz bedeller ile haberleşme imkanına sahip olmuştur. Oysa sözkonusu Yasada, hemen her türlü ortamda ve özellikle internet üzerinde haberleşmek, hapislik gerektirecek bir suç olarak düzenlenmiştir. Çok geniş bir suç alanı yaratan bu yasanın uygulama bulmasıyla Facebook, Twitter, MSN ortamında konuşma ve hatta yabancı GSM şirketlerine ait cep telefonları ile mesajlaşmanın dahi suç kapsamına alınabileceği absürd bir durum yaratılmıştır.
Devletin, halkın yararına uygulamalar yapması gerekirken çeşitli süslü kelimeler (şeffaflık, haberleşmenin gizliliği, haksız rekabet, vs..) altında halkın haberleşme vasıtalarına engeller çıkartarak mevcut pahalı haberleşme sistemini kalıcılaştırmaya yönelik haksız rekabet ortamı sağlama çalışması anlaşılabilir bir tavır olamaz.
Yasada amacın, serbest rekabet ortamını sağlamak ve tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunmasının gözetileceği yazmaktadır. Oysa bugün ucuz haberleşme imkanı sağlayan bir çok işyeri bu yasa nedeniyle bir bir kapatılarak insanların daha pahalı olan cep telefonu ve sabit telefon sağlayıcılarına mahkum olmaları istenmektedir.
Devlet bu yasal düzenleme ile halkın anayasal haberleşme hürriyetini elinden almakla kalmamış, halkı özel şirketlerin rekabetten uzak pahalı ücret tarifelerine teslim etmiştir.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ HAREKETİ
(a). Av. Barış Mamalı - Başkan