Telefonumda tüm sınıf arkadaşlarıma yer var. Bir yazışma grubu daha kurduk, ne zaman baksam kırk elli mesaj var, bazı yeni kelimeleri hem Türkçe hem de İngilizce kullanıyoruz ama sonuçta sürekli İngilizce konuşuyoruz. Son günlerde, hem , hem de eğitimimin sürekli sıfıra geri saydığı hissinden kurtuluyorum. Psikolojik olarak kendimi en iyiye ve başarıya hazırlarken, bunun uzun soluklu bir sürecin bir parçası olduğunu da unutmamaya çalışıyorum. Başlangıç aşamasını atlattım sayılır. Sürekli sözlüğe bakmam gerekmiyor, yazılanları takip ederken kelimelerin okunuşları aklıma geliyor, kitapta öğrendiklerimin üstüne yeni kelimeler ekliyorum ve cümlenin doğal halinden bir şeyler anlarken kitabın içine hapsolmuşum gibi gelmiyor. Kararlı olmak şart. Anlamadığım kelimelere bakmak eskiden eziyet gibi geliyordu, sanki iki saniye sonra unutacakmışım da ne gerek varmış hani. Şimdi öyle değil, motivasyonum çok daha yüksek. Ayrıca tıpkı kurs ortamında olduğu gibi, insanlarla belirli bir amaç etrafında bir arada olmak hoşuma gidiyor. İngilizce öğrenmenin faydalarını konuşurken şunu da anladım, konular nedensiz yere özelleşmiyor. Demek istediğim, en sevdiğim meyveden konu açıldıysa, ben de çilek rengindeki elbise üstüme olsun diye sürekli meyve diyeti halinde olduğumu bile anlattıysam, bu pratik yapmak içindir. Seri olarak düşündüklerimi, seri olarak yazmak... Uzun ve anlamlı cümlelerden korkmamak. Medyayı takip edecek hale geldiğimi şimdilik düşünemiyorum bile! Öğrenmeye devam, çocuklar gibiyiz yine, hikayeler anlatırken biraz sanatçıyız ve en basit cümlelerimizde de, hayatın aslında ne kadar hafif olduğu belli.
Telefonumun kişiler bölümünü açtım da, profiline durumunu yazan çok kişi var. Artık yazıştığımız yetmiyor, internette de okuyoruz. Hem sağa sola laf atmadan duramayan zirzop yönümü frenleyen laflarla durumumu güncellediğimde, enerjimi tazeliyorum. İnanır mısınız, bunu çok uzun zamandır yapıyorum. Büyük resmi düşününce, duygularımı ifade ederken, kendime karşı sorumluluğumun farkına varıp, bir iki olumlu karar daha alıyorum. Çoğu kişinin durumunda belirtildiği gibi, ben de hiçbir şeye tek taraflı bakmıyorum. Aylarca sevgi hakkında cümleler kurarak, öğrendiklerimi nasıl uygulayacağıma karar veriyorum. Sevginin dili de İngilizce. İnsan çalışmalarına sevgisini katamadıktan sonra neye yarar? Sevmenin gücü hayatın öcü. Tek yön sevgiye. Sev ki sen de sevin. Sevdikçe anlıyorum. Sevgiyi arttıran kelimeler. Sevgimi gizlediğim gezegen. Sevdiğim masalın en fena kahramanı. Pazartesiyi seven deli, patates püresi de pişirmeli. Üç kuruşluk dünyada, sevgi dolu Vinyasa Yoga. Aklımı seveyim. Her neyse sev gitsin. Anladım ama o da sevsin. İşte böyle şeyler yazarak, yollarımın İngilizce ile kesiştiği noktalara bir de WhatsApp imzası ekledim adeta. En güzelinden bir dilim sevgi. Ben bu telefonu sevdim de aldım. Sevmek dedim de, bugün günlerden ne? Sevmek için çok erken, kaçmak için çok geç. İngilizceyi seviyorum...
İngilizce WhatsApp Durumları
Telefonumda tüm sınıf arkadaşlarıma yer var. Bir yazışma grubu daha kurduk,
Yorumlar