İŞTE BU. GARDAŞLIK KAZANDI...



Dün akşam Parti Meclisi üyeleri Genel Başkan ve Genel Sekreterin kucaklaşmasını ayakta alkışlarken, birilerinin de hevesi kucağında kalmıştı belli ki.
 
Bazı tetikçi gazeteciler yazılarının başlığını ve içeriğini üzülerek değiştirdiler.
 
Tetikçi arkadaşlar kavga yerine uzlaşmayı, küçülme yerine büyümeyi, tercih eden Denktaş ve Şonya’yı hedef tahtasına oturtacaklardır mutlaka.
 
“Sen şunu demiştin şimdi ne olduda tükürdüğünü yaladın?”, “Hani şu olmasa bu olacaktı?” soruları havada uçuşacak ve “Ne güzel kavga ediyordunuz. Bize de haber çıkıyordu. Niye barıştınız ki” diye hayıflanacaktırlar gizlice...
 
Onların morarması, insana ayrı bir haz veriyor ve avazı çıktığı kadar bağırası geliyor; “Yürrüüü.. anca gidersiniz”
 
Geçelim;
 
Önceki gün ne oldu peki?
 
Perşembe günü yaşanan talihsiz olaydan sonra taban tam teyakkuza geçti. Genel Başkan ve Genel Sekreter üzerinde yoğun bir baskı oluşturdular.
 
Bu süreçte bu kavganın Partiye çok büyük zarar vereceğini, tabanın kavga istemediğini ısrarla vurguladılar.
 
Taraflardan kimin haklı kimin haksız olduğu kimseyi ırgalamıyordu.
 
Şurada Kurultaya bir buçuk ay kalmıştı.
 
Ülke bu halde iken, ekonomik kriz had safhaya ulaşmışken, halk zamlar altında inlerken, bu meselelere çözüm bulması gerekenlerin, enerjilerini anlamsız bir şekilde Parti içi çekişmelere harcamasını kimseye izzah etmek mümkün değildi.
 
Neticede iki taraf da tabanın sesini dinledi,uzlaşmayı seçti.
 
Burada Genel Başkan Serdar Denktaş’a ayrı bir paragraf açmalıyım.
 
Serdar Denktaş, dün sergilediği uzlaşmacı tutumu ile DPUG’nin sadece “Genel Başkanı” aynı şekilde “Lider”i olduğunu gösterdi.
 
Her kes bir Siyasi Partiye “Genel Başkan” olabilir.
 
Ama herkes “Lider” olamaz.
 
Serdar Denktaş, elbetteki dün Parti Meclisinden istediği kararı çıkarabilirdi.
 
Bu kavgayı hoş karşılamamasına rağmen, hiç bir Parti Meclisi üyesi Genel Başkanlarının sözünün yere düşmesine göz yummazdı.
 
Serdar Denktaş’ta  Parti üzerindeki bu gücünü gayet iyi biliyordu.
 
Ama O, bu kavgayı geride bırkakmayı tercih etti.
 
Böylece Partinin birlik ve beraberliğinin bozulmasının önüne geçti.
 
Lideriğini perçinledi.
 
Genel Sekreter Bengü Şonya’ya gelince.
 
Bir Genel sekreter Partinin ikinci adamıdır.
 
Serdar Denktaş, uzun yıllar ikinci adam sıkıntısı çekti.
 
Hurşit Eminer’den beri, gelen ve giden Genel Sekreterlerden hiç birisi onu anlamadı ve ona ayak uyduramadı.
 
Bengü Şonya, kimsenin talipli olmadığı bir dönemde bu görevi üstlendi.
 
Partinin yeniden ayağa kalkmasında önemli bir rol oynadı.
 
Özellikle DP-UG birleşmesinde, “Kurumsal Kimlik” adına bazı tereddütlerini ortaya koydu. Tüzüğe aykırı iş yapılmasına engel olmaya çalıştı.
 
Günün sonunda bu kavganın Partiye ne kadar büyük zarar vereceğini gördü. Tabanın sesini dinledi. Gidip Genel Başkan’a istifasını sunma erdemini gösterdi.
 
Genel Başkan’da Ondan Kurultaya kadar görevde kalmasını istedi ve bunu da Parti Meclisine deklere etti.
 
Konu da böylece kapanmış oldu.
 
DPUG tabanı tetikçi gazete ve gazetecilerin morarmış hallerine bakıp keyif çatıyor...
 
 



ERHAN ARIKLI