Kadınlar ve Gençler Yönetimin Neresinde?
Kadınların ve gençlerin karar alma süreçlerindeki göstermelik durumuna her zaman muhalefetim olmuştur.
Bir çok açıdan nedenlerini sıralayabileceğim bakış açımın en öne çıkan nedenlerinden biri nüfusumuzun içerisinde var olan ve 'kullanılmayan gücümüz' olarak gördüğüm kadınlardan ve gençlerden yeterince yararlanılmamasının yaratmış olduğu zafiyetlerdir.
Katılımcı demokratik anlayış ve toplumsal dinamiklerin karar alma süreçlerine katılımı önemlidir.
Böylece bir yandan daha doğru kararların alınmasına olanak yaratılırken diğer yandan devletin ve siyasal yapının, siyasete olan güvenin güçlenmesine neden olur.
Bir süre önce New York’ta katıldığım Birleşmiş Milletler’de gerçekleştirilen ‘Barış Kültürü’ toplantısının önemli temalarından bir kadın ve gençlerdi.
Kalıcı barışın inşası için nüfusun yarısını oluşturan kadınların sürece katkısı ve katılımı tartışıldı. Aynı şekilde gençlerin de bilgi, dinamizm ve bakış açılarıyla karar alma süreçlerine katılımının önemi vurgulandı.
***
Kadın ve gençler konusu KKTC siyasal kültürü, gelenekleri ve fiiliyatı açısından eksikliği idrak edilmiş bir mesele değildir.
Genel anlamıyla siyasal partilerin içerisinde ‘Kadın kolları’ ve ‘Gençlik kolları’ diye kategorize edilen özellikle seçim zamanlarında ön plana çıkan örgütlenme şekli bana istismar edilen bir yapı izlenimi vermektedir.
Her ne kadar bu birimlerin içerisinde yer alanların parti yetkili kurullarında temsiliyeti söz konusu olsa da kendi temsiliyetlerini istenilen düzeyde gerçekleştiremedikleri de aşikardır.
Mesela mecliste kadın temsiliyeti her zaman çok düşük olmuştur.
Aynı şekilde bakanlar kurulunda da kadın yoktur.
Belediyelere baktığımızda da tablo değişmemekte ve kadının izine rastlanmamaktadır.
***
Gençler açısından konu ele alındığında ‘genç’ sayılabilecek isimlere gerek mecliste gerekse belediyelerde rastlamak mümkün.
Lakin bu temsiliyetlerin sağlam temellere oturmuş alt yapıları yoktur.
Özellikle siyasete olan ilgi ve gençlerin ‘politikaların gelişimi’ sürecindeki ağırlıkları da istenilen düzeyde hissedilememektedir.
Son derece hızlı ve acımasız aynı zamanda da rekabetçi bir çağda yaşıyoruz.
Bu sebepten ötürü sürekli eskinin muhasebesini yaparak ya da mazeretlerin arkasına sığınarak boşa zaman harcamamak gerekir.
Bugün içinde bulunduğumuz yapının verimli ve insanların ihtiyaçlarına cevap verebilen bir yapı olmadığını kabul etmeyen yok.
Ancak bu yapının reformist bir anlayışla değiştirilmesi ve topluma gerçek manada dönüşümü yaşatabilecek adımları atmak için çok yavaş kalıyoruz.
***
Tabii ki durup her şeyi yeniden, tek başımıza icat etme ya da keşfetmemiz durumu ile karşı karşıya değiliz ve olmamalıyız.
Dünyada var olan iyi ve çalışan örnekleri tartışmalı sonra da bunları kendi ölçeğimize indirgeyerek inşa etmeliyiz.
Değişim, reform, dönüşüm adına her ne denirse densin önce sağlam bir temel oluşturularak sonradan o sağlam temelin üstüne inşa edilmelidir.
Bana göre bunun başlangıç noktası toplumsal temsiliyeti gerçek anlamda gözeterek kadınların ve gençlerin karar alma süreçlerine katılımı ve beklentilerinin, bilgi birikimlerinin, tecrübelerinin atılacak adımlara yansıması olmalıdır.
Ekonomik sosyal ve siyasal gelişimde tüm mekanizmaları ile çalışan güçlü demokrasiler bir motor görevi görür.
Bu ayrıca sosyal bilinç, evrensel değerlerle uyum ve gelişmişlik meselesidir.