KENDİLERİNİ VAZGEÇİLMEZ SANANLAR...

Bilirsiniz vardır öyle kendini fasulye gibi nimetten sayanlar. 

Aynaya her gün binbir surat ile bakıp da kendini asla vazgeçilmez sananlar.  Bakarsın hayatı mutsuzlukla, ihanetle, yalanlar içerisinde geçmiş vede bitişe doğru gidiyor ama tüm bunlara rağmen kendilerini kaf dağının zirvesinde görmeye de devam ederler. 

Aslında onlara bu şeklide hissettirenler vardır. Geçmişinde,  tutunamayanlar kulübünde tanışmış bir şeklide yolları kesismiş al birini vur öbürüne misali kendilerini tamamlayan kişilikler bunlar. Hoş gün gelir onlar bile birbirlerinden geçerler de işte gün gelir , tükürdüğünü yalayıp da yutarlar o apayrı hesap.

Bu kişlksizlikler kendilerini hep vazgeçilmez sanırlar. Peşlerinden süre gelen maskotlarının.  oyuncaklarını sadece kendileri ile ilgilendiklerini gördükçe, bir özgüvenle sanırlar ki dünya üzerinde bir onlar var ve asla vazgeçilmezdirler. 

Oysa ki, kendileri gibi boyu boyuna,  huyu huyuna yaşı yaşına uymasa da fark etmez hep aynı,  pilavla ömür tüketirler. Bu kişilikler  birbirlerini tamamlayan puzzel gibiler , ancak ben bunda  o da bende vazgeçilmezdir diyerek kendilerini hep vazgeçilmez sanırlar. 

Vazgeçilmez olmalarının ardında sadece kendi,  kişlklerine yakın insanlar ile kendi egolarını tatminden öteye gidemezler. Kendi çöplüklerinde kokuşmuş, kaybolmuş ve de asla dürüst olmamış hayatlarını çürütüp perde ardına gizleyip,  salına salına insan fazlalığından başka bir şey değillerdir.  

Önemsemeyi vazgeçilmez sanıyorlar. Kabiliyetsiz olmak  asla kusur değildir ama karaktersiz olmak, işte o çok büyük kusurdur. Bu karaktere sahip insanların sadece bedenleri değil, karakterleri de elbise giyer hemde en adisinden.  

Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Menfaatin bittiği yerde her şey biter. Bırakın onlar kendi karaktersiz menfaatci ruhları ile ayna karşısında kendilerini vazgeçilmez sansınlar. 

ASIL SİZ VAZGEÇLİMESİNİZ....

Sevgiyle...

KARAKUŞ