Kıbrıs sorunuyla ilgili Cenevre’de yapılan genişletilmiş formattaki gayriresmi görüşmenin ardından, konuyla ilgili haberler basında yer almaya devam ediyor.
Politis gazetesi, “Holguin Güven Yaratıcı Önlemlerle İlgili Anlaşmayı İlerletmek İçin Geri Dönüyor” başlıklı haberinde her şeyin, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak temmuz ayında düzenlenecek yeni genişletilmiş toplantı ışığında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs sorunuyla ilgili kişisel temsilcisinin beklenmedik bir durum haricinde Maria Angela Holguin olacağını gösterdiğini ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın halihazırda Holguin’i kabul ettiğini söylediğini ve şu an Rum kesiminin yanıtının beklendiğini kaydeden gazete, Tatar’ın Holguin’i kabul etmesinin başka bir kişiyi isteyebilecek olan Rum kesiminin işini zorlaştırdığını savundu.
Holguin’in esas rolünün önümüzdeki Temmuz’da yapılacak yeni görüşmeden önce Cenevre’de üzerinde anlaşmaya varılan Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) ve özellikle de yeni geçiş kapılarının açılması konusunda anlaşma sağlanmasına yardımcı olmak olduğunu kaydeden gazete, iki taraf arasında spesifik olarak hangi sınır kapılarının tartışılacağı hususunda Cenevre’de herhangi bir karar alınmadığını belirtti.
Gazete, tarafların yeni sınır kapılarının açılması konusunda kendi öncelikleri ve kırmızı çizgilere sahip olduğunu da kaydetti.
İç sayfadan yer verdiği haberinde ise Rum kesiminin henüz Holguin konusunda karar vermediğini yazan gazete, “elde ettiği bilgilere dayanarak” temsilci atanmasıyla ilgili herhangi bir açıklamanın AB üye devletleri liderlerinin Brüksel’de bulunan BM Genel Sekreteri'yle yapacakları görüşmenin ardından yapılmasının beklendiğine işaret etti.
-Holgiun'e çok sıcak bakılmıyor
BM Genel Sekreteri Guterres’in AB Konseyi toplantısı çalışmaları için Brüksel’de bulunduğunu ve bu çerçevede Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’i de göreceğini kaydeden gazete, elde edinilen bilgilerin Rum kesiminin Holguin’in geri dönmesi konusuna çok sıcak bakmadığını ekledi.
Fileleftheros gazetesi ise “Fidan’a Yönelik Mesajlar- AB’den Guterres’e Yönelik Müdahaleler ve Başkanın Türkiye Dışişleri Bakanıyla Diyaloğu” başlıklarıyla manşetten ve iç sayfadan yer ayırdığı haberinde, Avrupa Birliği'nin (AB) gönderdiği mektupla BM Genel Sekreteri'ne yönelik müdahalesi, gayriresmi konferansta rol oynayan Avrupa mevzuatı ve Rum kesiminin AB-Türkiye meselelerine yardımcı olmaya hazır olmasının konferans esnasında Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a gönderilen mesajlar olduğuna dikkat çekti.
Gazete, Avrupa Yatırım Bankası'nın Türkiye’ye yatırım yapma ilgisiyle Rum Yönetiminin bu hususta oynayabileceği rolün Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan ile Rum lider Hristodulidis’in ele aldığı konular arasında olduğunu da ekledi.
Gazete iç sayfadan “AB-Türkiye Kıbrıs Sorununda İki Anahtar” başlıklı haberinde ise AB’nin, Kıbrıs sorununda ileriye doğru bir adım atılması çabasında rol oynayan bazı hamleler yaptığını yazdı.
Haberde Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki sabit tezlerini değiştirmediği, ancak Rum kesiminin AB içinde oynayabileceği rolü dikkate aldığını gösterdiği de kaydedildi.
Alithia gazetesi ise “Türkler Başarıyı Kutluyor” başlıklı manşet haberinde, Kıbrıs sorununun Cenevre anlaşmasının ardından bir belirsizlik dönemine girdiğini, çünkü Türk tarafının bunu (Cenevre’deki anlaşmayı) iki taraf arasında “iyi komşuluk ilişkileri” ve “iş birliği kültürü” geliştirilmesiyle ilgili hedefine ulaşılması olarak yorumladığını yazdı.
Gazete gerek dün KKTC’de yapılan açıklamalar gerek Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın geçen günkü açıklaması gerekse Cumhurbaşkanı Tatar’ın 17 Mart’taki yemeğin ardından yaptığı açıklamalara bakıldığında Türkiye’nin şimdilik iki devlet çözümüyle ilgili isteğini askıya aldığının ve uluslararası meşruiyetle mevcut durumun süresiz korunmasını istediğinin açık olduğunu da öne sürdü.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın Cenevre’deki yemeğin ardından iki devlete atıfta bulunmaktan kaçındığını da yazan gazete, ancak Tatar’ın ertesi gün ve dün KKTC’ye döner dönmez iki devlet söylemlerine geri döndüğünü belirtti.
Gazete Türkiye’nin stratejisinin, Doğu Akdeniz’de bölgesel bir güç rolü oynama hedefini başarması için uluslararası toplumda ilerleme yanılsamaları yaratmak olduğunun görüldüğünü de ileri sürdü.
Gazete Temmuz’da yeni bir genişletilmiş toplantı yapılmasının belirlenmesinin zirvenin olumlu sonuçları arasına kaydedilmesine rağmen “diplomatik kaynakların” görüşmelerin Kıbrıs sorununun özüne odaklanması için özel bir dikkat ve hazırlığa ihtiyaç olduğunu belirttiklerini de ekledi.
-Letimbiotis
Gazeteye göre dün bir program çerçevesinde Kıbrıs sorunuyla ilgili açıklamalarda bulunan Rum Hükümeti Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis ise müzakerelerin 2017 yılında kaldığı yerden yeniden başlaması gerektiğine işaret etti.
Açıklamasında amaçlarının değişmediğini de söyleyen Letimbiotis, durgunluktan hareketliliğe doğru giden evrimsel bir süreçten söz etti.
Bir sonraki çok taraflı toplantı ışığında yoğun bir ön hazırlık yapılmasının önemine de işaret eden Letimbiotis, BM himayesindeki ve garantör güçlerin de katılımıyla yapılan konferansların Kıbrıs sorununun geleceği açısından kritik dönüm noktaları teşkil ettiğini söyledi.
Kıbrıs sorunuyla ilgili en kötü senaryonun hareketsizlik olduğunu da dile getiren Letimbiotis, hareketliliğin sadece korunmakla kalmadığını, aynı zamanda bunu artırmayı da hedeflediklerini dile getirdi.
Letimbiotis, hükümetin BM’nin üzerinde mutabakata varılan çerçevesi temelindeki çözüm için çabalarını sürdürdüğünü de ekledi.