Yeni Hükumetin vatandaşlık politikası henüz uygulamaya konmadı.
Gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar da vatandaşlık işlemleri durduruldu.
Kıyamette burada koptu.
Gerekli yasal prosedürü doldurduğu halde yıllardır vatandaşlık bekleyen insnalar isyan ve feveran etmeye başladılar haklı olarak.
Yıllardan beridir bitmeyen bir senfonidir KKTC’nin nüfus meselesi.
Özellikle hümanist solcularımız tam bir ırkçı kesilirler, KKTC’nin nüfus meselesi gündeme geldiğinde..
Sürekli asimle edildiğinden bahsederler Kıbrıs Türklerinin.
Dillerinde bir şarkıdır “Tükeniyoruz” sözcüğü.
KKTC’de nüfusun 1 milyonu aştığını ve Kıbrıslı Türklerin sayısının 100.000’in altına düştüğünü iddia eden akıl fukarası akademisyen solcularımız vardır anlı şanlı Üniversitelerimizde, çocuklarımıza ders veren.
Devletin resmi kurumları ağızları ile kuş tutsa, Irkçılık hastalığına yakalanmış bu sahte solcuları susturamaz.
Yapılan ve açıklanan resmi nüfus sayımları, bu insanları ikna edemez bir türlü. Onlara göre; “ Devletin kurumları sahtekardır. Nüfusu bilerek saklamaktadır. Sokakta dolaşan Kıbrıslı Türk kalmamıştır”
Öylesine şartlanmışlardır ki. İkna olmalarına imkan ve ihtimal yoktur.
Bunlara birde siyasilerden nemalanmak için kurulan Türkiye kökenli dernek yöneticilerinin açıkladığı saçma sapan üye sayısı açıklamaları eklenince, kendi akıl sağlığınızdan şüphe etmeniz işten bile değildir.
Karadenizlilerin, Hataylıların, Anteplilerin Malatyalıların vs. Türkiyenin çeşitli yörelerinden gelen insanların kurduğu Derneklerin yöneticisi konumundaki insanların yaptığı tahmini açıklamaları alt alta koyup topladığınızda , elimizdeki nüfusun bir kaç misli bir nüfusla karşılaşırsınız.
Niçin yüksek gösterirler bu sahtekar dernek yöneticileri, üyelerinin sayısını?
Çünkü rakamlar ne kadar yüksek olursa, o kadar seçmen demektir bu. Bu sayede populist politikacılardan o kadar çok saygı görecek ve nemalanacaklardır.
“Hele aç defterini. Bakalım kaç üyen var?” deseniz, kıvırır her biri. Hiç birinin üye sayısı bir kaç yüzü bulmaz çünkü. Bu sefer “Doğal üye” safsatasına sarılırlar.
Geçelim;
KKTC’de bir çok defa nüfus sayımı yapılmıştır.
Son nüfus sayımı ise BM gözetmenleri kontrolünde gerçekleşmiştir..
Sayım sonuçları gecikmeli de olsa açıklanmış ve KKTC’nin nüfusunun 294.906 olduğu tesbit edilmiştir.
Bir önceki sayım,2006 yılında CTP hükumeti tarafından yapılmıştı hatırlanacağı üzere.
O sayımdan bu yana nüfusumuz sadece %11.6 artmıştı.
Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan ve kıyametlerin kopmasına neden olan vatandaşlıklara rağmen, ülkemizdeki %2 lik nüfus artışı aslında uluslaraarası ölçeklere göre oldukça düşük bir artıştı.
Rum tarafına baktığımızda, onlardaki nüfus artışı ile bizdeki nüfus artışı aynı idi.
Üstelik diğer tarafta vatandaş yapılan yabancı uyrukluların oranı bizden katbekat fazla idi..
Bakınız. Güney Kıbrıs’ta nüfus 1 Ekim 2011 itibari ile 838.897 idi.
Rum radyosu RİK, 2001 deki Rum Nüfusunu 689.595 olarak açıklamıştı.
Demek ki; son 11 yılda Güney komşumuzun nüfusu %21.7 artmıştı.
Pekiii; Güney Kıbrıs’ta yabancı nüfusu ne kadardı?
Yapılan açıklamalara göre; Güney Kıbrısta yabancıların sayısı 179.547 idi. Simerni gazetesinin yazdığına göre; geçtiğimiz yıl Güney Kıbrıs’ta vatandaş yapılan yabancı uyrukluların sayısı ise 18.147 idi.
Bizde bütün partizanca yapılan vatandaşlıklara rağmen yapılan vatandaş sayısı ise bir kaç bini bile bulmuyordu..
Üstelik Güney Kıbrıs, içine düştüğü ekonomik krizden kurtulmak için zengin Ruslara vatandaşlık vermeye başladı şimdilerde.
Peki, Güneyde solcusundan sağcısına kimsenin ağzından “Asimile oluyoruz. Bu kadar vatandaş yapılır mı?” gibi bir söz duydunuz mu Allah aşkına. Yahut orada herhangi bir solcu parti, kurum ve kuruluş yetkilisi, ırkçı söylemlerle kendi yetkilileirini BM’ye veya AB’ye şikaayet etti mi şimdiye kadar?
Hayır. Bu bize özgü bir paradoks.
Netice itibari ile her önüne geleni elbette vatandaş yapmayın. Güney Kıbrıstaki nüfus artışını da esas alarakvatandaşlık için belirli bir kota belirleyin. Vatandaş yapılacak kişilerde arayacağınız kriterleri se önceden ilan edin. Hakkı olana da vatandaşlıklaırnı verin.
Bu kadar basit.
Prof. Dr. Erhan Arıklı