Hani bizde  “Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz” diye bir laf var ya, bu günlerde toplum bunları yaşıyor. 

   ‘Deli, kuyu, taş ve akıllı’ hepsi bir arada…

   Çıkar çıkarabilirsen.

   Ama uğraşıldı ve çıkarıldı.

   Bağımsız milletvekili Ejder Aslanbaba’nın meclis kürsüsünden dolarları sallayarak dile getirdiği, toplumu dehşete düşüren ifşaatları ve kamuoyuna dağıttığı ses bantları iddialarını kanıtlamaya yetmedi. Yani rüşvet iddiası boş çıktı. 

   Biz buna halk lisanıyla ‘kof çıktı’ diyoruz. 

   Başsavcı Yardımcı Muavini Mahmut Atakara, Aslanbaba’nın iddiaları konusunda ‘rüşvet suçu’ için gerekli şahadet bulunamadığını açıkladı. Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde görüşülen ‘rüşvet alma verme’ davasında konuşan Atakara, tüm tarafların ifadelerinin alındığını, ses kayıtlarının dinlendiğini, ancak yapılan tahkikat neticesinde bu suçu kanıtlayacak yeterli şahadeti bulamadıklarını anlattı. Atakara, bu nedenle KKTC Başsavcılığı olarak davayı geri çektiklerini söyledi. 


   Ortada suç unsuru bulunmadığı için de zanlı konumundaki milletvekili Ejder Aslanbaba’nın yurt dışı yasağı kaldırıldı. 

   Rüşvet konusu ortaya atıldığında, ‘mal bulmuş mağrubi’ misali konunun üzerine öyle bir atladılar ki, abarta abarta bitiremediler. … 

   
   Her neyse; meclise, hükümete ‘kara leke’ sürme sevdalıları, gerek yasamanın, gerekse yürütmenin itibarını zedelemeye çalıştılarsa da, yaptıkları hesap yargıdan döndü. 

   Hani ‘Yanlış hesap Bağdat’tan döner’ derler ya…    

Günlerce kamuoyunu meşgul etme çabası da işin cabası. 

   Gündemi değiştirebilme uğraşları birkaç günlüğüne de olsa amacına ulaşsa da, sonuçta rüşvet olayını tezgâhlayanlar duvara tosladı. 

   Demek istediğimiz şu ki, bu toplumun ıvır zıvır meselelerle, onun bunun kişisel çıkarları ile uğraşacak zamanı mevcut değildir. Kıbrıs Türk halkının böyle bir lüksü yoktur. 
   Her birkaç ayda bir sandığa gitmek zorunda bırakılan bu halkı seçimden bezdirmek için her türlü entrika çevrilirken, müsaade etsinler de artık toplum rahata erişsin, günü geldiğinde kimleri seçebileceğinin kararını versin. 

   Gerek asılsız çıkan rüşvet konusunda, gerekse diğer konularda kişisel çıkarlar uğruna toplumu karalamaya, zan altında tutmaya, leke sürmeye, şaibe altında bırakmaya hasbelkader milletvekili de olsa kimsenin hakkı yoktur. 

   Bu şekilde devletin ve kurumlarının itibarını zedeleyebilmek için pusuda bekleyenler, asılsız çıkan rüşvetle uğraşacaklarına, Mersin’de Yunan milli marşının çalınmasının ne demek olduğunu anlatsınlar. 
 

 

 

 

 

 


Kırk akıllı çıkaramaz!..

 

   Hani bizde  “Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz” diye bir laf var ya, bu günlerde toplum bunları yaşıyor.

   ‘Deli, kuyu, taş ve akıllı’ hepsi bir arada…

   Çıkar çıkarabilirsen.

   Ama uğraşıldı ve çıkarıldı.

   Bağımsız milletvekili Ejder Aslanbaba’nın meclis kürsüsünden dolarları sallayarak dile getirdiği, toplumu dehşete düşüren ifşaatları ve kamuoyuna dağıttığı ses bantları iddialarını kanıtlamaya yetmedi. Yani rüşvet iddiası boş çıktı.

   Biz buna halk lisanıyla ‘kof çıktı’ diyoruz.

   Başsavcı Yardımcı Muavini Mahmut Atakara, Aslanbaba’nın iddiaları konusunda ‘rüşvet suçu’ için gerekli şahadet bulunamadığını açıkladı. Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde görüşülen ‘rüşvet alma verme’ davasında konuşan Atakara, tüm tarafların ifadelerinin alındığını, ses kayıtlarının dinlendiğini, ancak yapılan tahkikat neticesinde bu suçu kanıtlayacak yeterli şahadeti bulamadıklarını anlattı. Atakara, bu nedenle KKTC Başsavcılığı olarak davayı geri çektiklerini söyledi.

   Ortada suç unsuru bulunmadığı için de zanlı konumundaki milletvekili Ejder Aslanbaba’nın yurt dışı yasağı kaldırıldı.

   Rüşvet konusu ortaya atıldığında, ‘mal bulmuş mağrubi’ misali konunun üzerine öyle bir atladılar ki, abarta abarta bitiremediler. …

  

   Her neyse; meclise, hükümete ‘kara leke’ sürme sevdalıları, gerek yasamanın, gerekse yürütmenin itibarını zedelemeye çalıştılarsa da, yaptıkları hesap yargıdan döndü.

   Hani ‘Yanlış hesap Bağdat’tan döner’ derler ya…   

Günlerce kamuoyunu meşgul etme çabası da işin cabası.

   Gündemi değiştirebilme uğraşları birkaç günlüğüne de olsa amacına ulaşsa da, sonuçta rüşvet olayını tezgâhlayanlar duvara tosladı.

   Demek istediğimiz şu ki, bu toplumun ıvır zıvır meselelerle, onun bunun kişisel çıkarları ile uğraşacak zamanı mevcut değildir. Kıbrıs Türk halkının böyle bir lüksü yoktur.

   Her birkaç ayda bir sandığa gitmek zorunda bırakılan bu halkı seçimden bezdirmek için her türlü entrika çevrilirken, müsaade etsinler de artık toplum rahata erişsin, günü geldiğinde kimleri seçebileceğinin kararını versin.

   Gerek asılsız çıkan rüşvet konusunda, gerekse diğer konularda kişisel çıkarlar uğruna toplumu karalamaya, zan altında tutmaya, leke sürmeye, şaibe altında bırakmaya hasbelkader milletvekili de olsa kimsenin hakkı yoktur.

   Bu şekilde devletin ve kurumlarının itibarını zedeleyebilmek için pusuda bekleyenler, asılsız çıkan rüşvetle uğraşacaklarına, Mersin’de Yunan milli marşının çalınmasının ne demek olduğunu anlatsınlar.