KKTC Mersin Başkonsolosu Zalihe Mendeli, 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, “Özgürlüğümüzün, bağımsızlığımızın ve egemenlik mücadelemizin Cumhuriyet ile taçlandığı, canımız ve kanımız pahasına kurduğumuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40’ıncı yılını kutlamanın haklı gururu ve mutluluğu içerisindeyiz.” ifadelerini kullandı.
Mendeli mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Kurucu Cumhurbaşkanımız merhum Rauf Raif Denktaş, bundan tam 40 yıl önce, 15 Kasım 1983’te, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak kurulduğunu dünya ve tarih önünde ilan ederek ada üzerindeki vazgeçilmez haklarımızı teminat altına almıştır.
Rum-Yunan ikilisinin yıllardır Kıbrıs Türk halkına uyguladığı insanlık dışı ambargolara ve baskılara rağmen, halkımız, bugün çoğulcu demokrasisi, hukukun üstünlüğü ve sosyal adalet ilkelerine bağlı kalarak bölgede, önemli barış, istikrar ve demokrasi merkezi olduğunu kanıtlamıştır.
Bizler, Anavatanımızla birlikte, adil ve kalıcı bir anlaşmaya varılabilmesi konusunda, 1968 yılından bu yana devam eden tüm çözüm süreçlerinde, yapıcı ve iyi niyetli tutum içerisinde üzerimize düşeni her daim yerine getirdik.
1960 yılında kurulan ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nden’, ortağımız Rumlar tarafından, silah zoruyla dışlandığımız, 1963 Kanlı Noel saldırılarından 1983 yılına uzanan yolda, Anavatanımızla birlikte çetin mücadeleler verilmiş, çok ağır bedeller ödenmiştir.
Bu mücadeleler neticesinde, 1964 yılında Kıbrıs Türk Genel Komitesi’nin kuruluşu ile devlet olma yolunda atılan ilk adımı, Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi ile sürdüren Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs’a barışı getiren 20 Temmuz "mutlu" Barış Harekâtı sonrası ise Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi ve ardından da Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmuştur.
Devlet olma yolunda her zaman büyük bir inanç ve kararlılıkla yürüyen halkımız, nihayetinde, 15 Kasım 1983’te, özgür iradesi ve istenciyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
Kıbrıs Türk halkı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı ile azınlık olarak yaşamayı kabul etmeyeceğini, kendi yönetiminden, egemen eşitliğinden, Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçemeyeceğini tüm dünyaya kanıtlamıştır.
Uluslararası camianın, Rum yönetiminin uzlaşmaz ve sürekli zamana oynama siyasetine prim tanıması, Kıbrıs Türk halkına yapılan büyük bir haksızlıktır. Beklentimiz, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 77. ve 78. BM Genel Kurullarında vurguladığı gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir an önce tanınması ve Kıbrıs Türk halkı üzerindeki haksız izolasyonların kaldırılması yönünde somut adımlar atmasıdır.
Kıbrıs sorununa çözüm bulabilmek için 55 yıldır devam eden müzakere süreçleri, 2017’de, Crans Montana’da, Rumların masayı devirmesiyle son bulmuştur.
Crans Montana’dan sonra başlayan yeni sürecin ilk somut adımı ise, devletimizin uluslararası bir örgüt olan Türk Devletleri Teşkilatı’na, anayasal adıyla gözlemci üye olarak kabul edilmesidir. Bu üyelik; ülke olarak Türk dünyası ile bütünleşmemiz, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan önemli fırsatlar yakalamamız ve sesimizi dünyaya duyurmamız demektir.
Çözüm olsun ya da olmasın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, tüm kurumları ve hukukun üstünlüğüne dayalı yapısı ile bağımsız ve egemen bir devlet olarak yaşamaya devam edecek ve Anavatanımız Türkiye’nin koşulsuz desteğiyle her geçen gün kalkınarak güçlenecektir.
Türkiye yüzyılı, aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve bütün Türk dünyasının da yüzyılı olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi tamamlarken, başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, özgürlük mücadelesi liderimiz Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş olmak üzere vatanımız uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle; gazilerimizi, Kıbrıs Türk Mücahitlerimizi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Güvenlik Kuvvetlerini şükran ve minnetle yâd ederim.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve Çukurova bölgesinde yaşayan tüm yurttaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı gönülden kutlar, en derin sevgi ve saygılarımı sunarım”