Güncel

Ktös, Hükümeti Eleştirdi

BAYSAL: “EŞİTLİK VE ADALET İLKELERİ TEMELİNDE MAAŞLARIMIZIN YÜZDE 60’INI VEYA HALKIMIZLA BİRLİKTE BELİRLEYECEĞİMİZ DAHA FARKLI BİR ORANI ALMAYI KABUL EDİYORUZ”

Lefkoşa, 31 Mart 2016 (.): Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), hükümeti eleştirerek, hükümet politikalarını, “köy korucu mantığında, havuç ve sopa siyasetinden daha gerici” diye niteledi.

Sendika, “Kendi ülkemize sahip olacak bir düzende, eşitlik ve adalet ilkeleri temelinde Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası olarak maaşlarımızın yüzde 60’ını veya halkımızla birlikte belirleyeceğimiz daha farklı bir oranı almayı kabul ediyoruz” şeklinde açıklama yaptı.

KTÖS, kamu görevlilerinin maaşlarının yerel kaynaklarla ancak yüzde 60’ının ödenebileceği açıklamalarının toplum vicdanını derinden yaraladığını ancak esas olanın, Kıbrıslı Türklerin varlığının devamı ve kendi ülkesine sahip olma mücadelesi olduğuna işaret etti.

“TOPLUMUN ONUR VE GURURUNU ZEDELEYİCİ”
 

Sendika adına yazılı açıklama yapan KTÖS Örgütlenme Sekreteri Besim Baysal, CTP-UBP hükümetinin kararlarını, “halktan kopuk, gelen direktiflere uygun, toplumun onur ve gururunu zedeleyici” olarak niteledi. Baysal, “Güvenlik gerekçesiyle ortaya atılan ve Bakanlar Kurulu’ndan onaylandığını basından öğrendiğimiz TC menşeli yasa çalışmaları ortada dururken, CTP-UBP hükümeti, TC ile yürütülen ve içeriğiyle ilgili peşkeşler, özelleştirmeler ve çeşitli spekülasyonlar ortaya atılan mali protokol görüşmelerini bahane ederek maaş kesintisinden bahsedebilmekte” dedi.

“İşbirlikçi, halkı özne olarak görmeyen Ankara’nın ve AKP’nin politikalarının bekçiliğini yapan köy korucusu mantığındaki hükümetçilik anlayışını reddederiz” ifadesini kullanan Baysal, şöyle devam etti:

“2013 yılındaki geçiş hükümet döneminden bugüne ‘havuç ve sopa’ siyasetinden daha gerici bir anlayışla her birkaç ayda bir ortaya atılan kamu görevlilerinin maaşlarının yerel kaynaklarca ancak yüzde 60’ının ödenebileceği açıklamaları hem kamu görevlilerinin, hem de tüm toplumun vicdanını derinden yaralamaktadır. ‘TC’nin uygulanmasını istediği yasaları geçirmekten başka çaremiz yoktur’ felsefesini meşrulaştırmaya çalışan hükümetçilik yöntemi aslında CTP-UBP hükümetinin ‘öğrenilmiş çaresizliğini’ halka yutturmaya çalışmalarından başka bir şey değildir.”

Besim Baysal, “İşbirlikçilerin attıkları imzaların teşhir edilmesi ve halkın vicdanında mahkum edilmeleri, kumarhaneler, gece kulüpleri, oteller, üniversiteler, peşkeş çekilen vakıf arazileri ve tekel olarak halkı sömürmesine göz yumulan şirketlerden gerçek kazançları üzerinden vergi alınması, gerçek değerleri üzerinden kira alınması, vergi bağışlarının kaldırılması ve diğer ekonomik tedbir ve uygulamalar ancak bu ülke insanlarının kendi kendini idare edebildiği koşullarda mümkün olabilecek uygulamalardır” dedi.

Baysal, “yapılması gerekenleri” şu şekilde sıraladı:

“TC Yardım Heyeti kapatılacak. TC Lefkoşa Büyükelçiliği diplomatik görevlerine geri dönecek. KKTC Anayasası’ndaki Geçici 10. Madde kaldırılacak. GKK, Polis, İtfaiye İçişleri Bakanlığı’na bağlanacak. Kalkınma Bankası ve KKTC Merkez Bankası’na atanan tüm bürokratlar Kıbrıslı Türk olacak. Su'nun özelleştirilmesi tamamen durdurulacak. TC Ordusu (Barış Kuvvetleri) kontrol altında tutuğu bütün askeri kampları ve Maraş'ı boşaltacak. TC ile yapılacak tüm görüşmeler eşit mevkiler düzeyinde yürütülecek.

Geçmişe yönelik yapılan protokoller ve anlaşmalar sil baştan yeniden değerlendirmeye alınacak. İncirlik Üssü’ne ABD'nin ödediği kira miktarı metrekare olarak hesaplanacak ve TC'nin 1974'ten bu yana 42 yıldır kontrol altında tuttuğu tüm askeri bölgeler hesaplanarak ve karşılıklı tüm borçlar ve hibeler ortaya dökülerek hesaplanacak, kimin kime borcu olduğu ortaya dökülecek.”

(FEZ/GÜL)