Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş.
Mücadeleye adanmış iki ömür.
Kime sorulsa cevap ayni olur.
“Onlar gibisi gelmedi ve gelmeyecek.”
Fedakar bir kuşağın son temsilcileri olarak bugün yoklukları daha iyi anlaşılıyor.
Kıbrıs Türk’ü bugün çok daha iyi anlıyor ve okuyor, Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Raif Denktaş’ı.
Ve sorguluyor Kıbrıs Türk’ü, neden “Onlar” gibisi gelmedi diye.
“Onlar” gibi neden olmadı veya olmak istemedi bugünün seçilmişleri diye de soruyor Kıbrıs Türk’ü.
Tek dertleri vatan ve millet olan bir kuşağın mirasının bugün makam ve mevki uğruna “babadan miras” kalırcasına harcanmasının sonuçları ile bugün karşı karşıya, Kıbrıs Türk toplumu.
Bir halkı cemaat statüsünden toplum statüsüne taşımak ve var olma mücadelesini Devlet ile taçlandırmak büyük bir fedakarlık ve insan üstü gayret ile yönetilen bir inanmışlığın sonucu değil de nedir?
Ve Kıbrıs Türk’ü bugünün seçilmişlerinden böylesi bir inanmışlığın zerresini dahi görememekten dolayı Devletine kırgın bir hayat sürmekte.
Vatansız ve Devletsiz kalan bir halkın yaşadıklarını yaşamasın diye KKTC’yi kuranlara inat bugünün seçilmişleri Kıbrıslı Türklerin Devletine siyaset yöntemleri ve eylemleri ile zarar vermekten geri durmuyorlar.
Kim ne derse desin, ister sevsin veya sevmesin tüm kesimlerin üzerinde birleştiği tek bir gerçek var ki, Kıbrıs Türk’ü bugün her iki liderin de mücadelesini daha iyi anlıyor ve geçmişte ortaya konan mücadelenin ne için yapıldığını da daha iyi okuyabiliyor bugün.
Dr. Fazıl Küçük’ün mücadelesi ve Rauf Raif Denktaş ile dava arkadaşlarının kurduğu Devlete yüklediği anlam ve verdiği değerin Kıbrıs Türküne dünya tarafından duyulan saygının yegane nedeni olduğu da bugün tüm kesimlerce çok daha iyi anlaşılmakta.
Soruyor, Kıbrıs Türk’ü, ne değişti Rauf Raif Denktaş’tan sonra?
Neden Devleti Devlet gibi yönetemedi, bugünün seçilmişleri?
Ve geçmişin mirasını “babadan kalmış mal” gibi tüketmekten daha ileriye neden gidemedi bugünün siyasetçileri?
Ve bugünün siyaset kurumu bir yana hep şikayet edilen böylesi bir siyaset kurumunun da devamına sandıkta “kişisel çıkarlar ve günü kurtaracak hesaplar” adına onay veren herkesin de Kıbrıs Türk halkının var olma mücadelesine ihanet ettiği acı da olsa bir gerçek.
Ve böylesi bir acı gerçek ise Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş ile dava arkadaşlarının “haklarının” ödenmesi karşısında toplumsal bir utanç olarak varlığını sürdürmekte.
Ve itiraf etmek zor da olsa, Devlet erkini ve Kıbrıs Türk’ünü yönetme yetkisini elinde tutan siyaset kurumunun seçilmiş ve atanmışları, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş ile dava arkadaşlarının “hakkını ödemekten” uzak bir noktada.
Kıbrıs Türk’ü önünde tek bir seçenek bulunmakta.
Günü kurtaran kişisel çıkarlar üzerine kurulu siyaset kurumunu şımartmaya devam etmekten vazgeçerek varoluş mücadelesini hak ettiği gibi kaldığı yerden Devletine sahip çıkarak sürdürmek ve geleceği kurmaktan başka bir çaresi yok, Kıbrıs Türk’ünün.
Çünkü Kıbrıs Türk’ünün, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş ile dava arkadaşlarının mücadelesi ile vatan yapılan topraklardan başka gidecek bir yeri yok.
Bin özür borcumuz olsun, ey Küçük ve ey Denktaş, “hakkınızı” ödeyemedik.