Neden bağımsız aday olunur sorusunun cevabı, siyasi literatürde üç ana başlık altında toplanır.
Ya akil bir politik kanaat önderi olarak partiler ve ideolojiler üstü bir toplumsal kabul edilişe sahip olursunuz ya farklı partilerin ittifakı ile çatı aday olmak adına bağımsız aday olarak seçimlere katılırsınız ya da partinizin oy oranı yeterli olmadığından bir nevi siyasi hülle yaparak seçimleri kotarmak en azından hatırı sayılır bir oranı ile sandıktan çıkma gayesi ile “bağımsız” aday olma yolunu seçersiniz.
Seçmenin vicdanında ve aklında ise son yolu seçen aday ne inandırıcı ne de güven verici bir zemine oturur.
Böylesi bir politik stratejisi ise siyasi bir kumardan ve belki de siyaseten intihar etmekten başka bir sonuç ortaya çıkarmaz.
Peki Kudret Özersay’ın bağımsız ! aday olması ise seçimi kotarmaya ve siyasi imajı toparlamaya yeter mi yoksa siyasi bir kumardan öteye geçmez mi?
Kudret Özersay’ın siyaset sahnesine çıkmasından ve Halkın Partisinin kurulmasından bugüne kadar geçen sürede Kıbrıs Türk kamuoyu ülke siyasetine dair edilen büyük lafların altından ezilerek sıradanlaşan ve de siyasi kalıpların dışında gibi görünen ancak ezberi de bozamayan bir parti ve başkanına tanık oldu.
Ve bugün de Kıbrıs Türk toplumunun tanıklığı devam ediyor.
Ve kim ne derse desin bağımsız adaylık stratejisinin toplum nazarında benimsenmediği ve Kudret Özersay’ın Halkın Partisinin adayı olarak kabul gördüğü gerçeği gün gibi ortada.
Kıbrıs Türk siyasi tarihinin en geniş tabanlı ancak en geniş hayal kırıklığı yaratan 4’lü koalisyon Hükümetinin kurulmasına da bozulmasına da ön ayak olmuş ve Devlet yönetimine dair yapılması gerekenleri Cumhurbaşkanı olma hedefinin gölgesinde bırakan bir siyasi aktör olarak yoluna devam ediyor Kudret Özersay.
Ve partisi HP’de “kedinin kuyruğundaki maşapa misali” tek adamın peşinde “siyasi duruşunu ve kimliği”ni bulmak için savrulmakta.
Kudret Özersay ve partisi kurulduğu ilk günlerde yarattığı toplumsal heyecan ve dinamizmden bugün oldukça uzak olmakla birlikte Halkın Partisi kadroları da “iyi bir Gençlik Kolları” imajını kırarak ülkenin geleceğini şekillendirecek kadrolar olabileceklerini ispatlamada başarısız oldular.
Ve bugün Kudret Özersay ve Halkın Partisinin yaşadığı sıkıntılar, kararsızlıklar ve gelgitlerin nedenleri yanında birilerinin işaret etmesi ve yönlendirmeleri ile sandıkta başarının geleceğine olan kör inanç da HP ile Kıbrıs Türk toplumu arasına duvarlar ören olgulardan yalnızca biri.
Kudret Özersay ve partisinin “halk bizi anlamadı” veya “Hükümet ortakları ile ancak bu kadar olur” serzenişlerini bir tarafa bırakarak geçen dönem ile ilgili özeleştirisini yapması gerekirken seçimlere yönelik HP içerisindeki heyecansızlık ve eylemsizlik ise Kudret Özersay ve partisinin hedefinin bir önceki seçim alınan oy oranını koruyarak siyasi varlıklarını meşru zeminde sürdürmek olduğu ve hedeflerinin 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu algısını da toplumsal temelde güçlendirmekte.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tıpkı YDP ve Erhan Arıklı gibi, Halkın Partisi ve bağımsız ! aday Kudret Özersay içinde kader seçimi olacağı ortada.
Bağımsız aday olma tercihinin seçimi kotarmaya ve siyasi imajı toparlamaya yetmeyeceği gibi Kudret Özersay için politik bir kumar ve siyaseten intihar arasında bir çıkmazdan ibaret olacağı ise şimdiden belli.
Bağımsız adaylık gömleğinin Kudret Özersay’a bol geldiği ve toplum vicdanında ise kabul görmediği seçim sonuçları ile daha iyi anlaşılacak.