LAÜ Akademisyeni Karakaya, beslenmede tüketilen gıdaların türünün diş çürüklerine etkilerini irdeledi
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzgen Karakaya, “Beslenme şekilleri, sıklığı, beslenmede tüketilen gıdaların türü diş çürüklerinin gelişimini etkilemektedir” diyerek diş çürüğü ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.
“Diş çürüğü, ağzımızda bulunan çürük yapıcı mikroorganizmaların/bakterilerin, ağız ortamında karşılaştıkları karbonhidratları fermente etmesi sonucunda oluşturdukları asitlerin, zaman içinde diş sert dokularında meydana getirdiği yıkımdır. Genellikle tedavisi ötelenen ya da önleme yollarının göz ardı edildiği diş çürükleri, bilinenin aksine basit bir rahatsızlık değil, dünya genelinde yaygın olarak karşılaşılan kronik bir hastalıktır” diyen Karakaya, diş çürüğünün her bireyin ağzında çeşitli faktörlere bağlı olarak başlayan ancak; koruyucu yaklaşımlarla engellenebilecek veya durdurulabilecek bir hastalık olduğunu ifade etti.
Karakaya, “Başlangıç aşamasında olan ve diş sert dokularında kayba neden olmayan çürüklerin sadece koruyucu yöntemlerle durdurulması ve dişlerin sağlığının korunması mümkünken; diş sert dokularında kayba yol açacak kadar ilerleyen çürüklerin, dolgu, kanal tedavisi, kaplama vb. restorasyonlarla tedavi edilmesi gerekmektedir. Özellikle yetişkinlerde dişlerin ara yüzlerinde veya çiğneyici yüzeylerinde gözlenebilen ancak aktif olmayan başlangıç çürükleri nedeniyle sıfır çürük hayal olabilse de koruyucu yaklaşımlarla sıfır restorasyon ve sıfır diş kaybı hayal değildir” dedi.
Karakaya açıklamalarına şöyle devam etti: Beslenme şekilleri, sıklığı, beslenmede tüketilen gıdaların türü diş çürüklerinin gelişimini etkilemektedir. Çürük yapıcı başlıca gıdalar karbonhidratlardır. Genel sağlığımıza da etkisi olumsuz olan şeker, hem ağız içindeki bakteriler tarafından enerji kaynağı olarak kullanılmakta hem de diş yüzeylerine bakterilerin yapışmasını kolaylaştırarak ağız içindeki bakteri sayılarının artmasına yardımcı olmaktadır. Bu nedenle, şekerli gıdaları hiç tüketmemek idealdir. Beyaz şeker içeren gıdalar dışındaki karbonhidratlar enerji kaynağı olarak diyetimizin önemli bir parçasını oluşturmakta ve tamamen uzaklaşmak dengeli bir öğün tüketimini engelleyebilmektedir. Yine de hem ağız ve diş sağlığı hem de genel sağlığımız için bu tür gıdaları ölçülü tüketmeye özen göstermeliyiz. Karbonhidrat tüketimi sonrası bakteriler tarafından üretilen asitlerin nötürleştirilmesi için gereken minimum süre 20 dakikadır. Bu nedenle gün içerisinde sık sık ve kısa aralıklarla karbonhidrat tüketimi, ağız içerisindeki bakterilere sürekli besin kaynağı sağlayacağından ve asit üretimlerini artıracağından çürük oluşum riskini ve çürüklerin ilerleyişini de artıracaktır. Karbonhidrat tüketimleri mümkün olduğunca ana öğünlere kaydırılmalı ve ölçülü olmalı. Süt ve peynir, ayran, yoğurt vb. süt ürünleri, ceviz, badem vb. çerezler ise bakteriler tarafından üretilen asitlerin nötürleştirilmesi için gereken süreyi kısaltabildiğinden, karbonhidratlı öğüne dahil edildiğinde çürük riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Tüketim sonrası dişlerin doğru şekilde fırçalanması ideal bir temizlik sağlayacak ve dişleri koruyacaktır.
Karakaya, öğün sonrası diş fırçalamanın mümkün olmadığı durumlarda havuç, kereviz, elma vb. sert, lifli ve şeker içeriği nispeten az olan yapıdaki sebze ve meyvelerin tüketiminin ise dişler üzerine yerleşen gıdaların uzaklaştırılmasına yardımcı olabileceğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: Fırçalama mümkün değilse özellikle ksilitollü (xylitol) sakızların 20 dakika boyunca çiğnenmesi diş çürüklerinin engellenmesi için katkı sağlayacaktır. Ksilitollü sakızlar, tükürük akışını artırmakta ve ağız içindeki asitlerin hızlıca nötürleştirilmesini sağlamaktadır. Bu aşamada en kritik gıdalar ise şekerli ve asitli içeceklerdir. Asitli içecekler diş dokularını yumuşatmaktadır bu nedenle asitli gıdaların tüketilmesinin hemen ardından dişler fırçalanmamalıdır. Aksi takdirde aşınmalar ve dişlerde hassasiyet gelişebilir. Asitli gıda tüketimi sonrası ağız suyla çalkalanmalı ve diş fırçalama öncesi en az 30 dakika beklenmelidir.
Karakaya son olarak, “Yapılan çalışmalar ağız içerisinde 700’ü aşkın türde mikroorganizma olduğunu göstermiştir. Mikroorganizmalar arasında denge olduğu sürece ağız ve diş sağlığı korunabilir dengenin bozulması ile mikroorganizma sayılarındaki artışlar ise yıkıcı olmaktadır. Çürük yapıcı mikroorganizmalar diş yüzeylerinde plak olarak karşımıza çıkmaktadır ve sayılarını minimumda tutmak ağız ve diş sağlığı açısından oldukça önemlidir. Plağın uzaklaştırılması noktasında en önemli silahlarımız ise diş fırçası, diş macunları, diş ipi ve gargaralardır. Günde en az iki kez gerçekleştirilen etkili diş fırçalama ile çürük yapıcı mikroorganizmaların çoğalması engellenecek ve dişler korunabilecektir. Hekiminiz başka bir şey önermediği sürece ideali orta sertlikte bir diş fırçası kullanarak diş etlerinden ağız boşluğuna doğru süpürme hareketi ile diş yüzeylerindeki plağı uzaklaştırmaktır” dedi.