İsyan, isyan, isyan!!!
Her taşın altından çıkıyorlar!
İki günlük seminere katılan duayen olup geliyor!
En az 10 yıllık tıp öğrenimi almış doktorları, yıllarını hastalara adamış hemşireleri, ömürlerini eczanelerinde geçiren eczacıları adeta ti’ye alırcasına türedikçe türüyorlar!
Hastaların ceplerindeki son paralarını adeta iç ederlerken, kalplerindeki umutlarını da bir ‘’püf’’ ile söndürüveriyorlar!
Hastaların ilaçlarını kesiyorlar, beslenme talimatları veriyorlar, bazıları o kadar ileri gidiyorlar ki, hastaların özel hayatlarına bile hükmetme cüretini gösterebiliyorlar!
Herkes denetlenebiliyor ama bunlar denetlemeden muaflar adeta!
Kimler bunlar?
Ülkemizin enerji tıpçıları!
Neler yok ki?
Parmak uçları ile şifa dağıtanlar, müzikoterapistler, aile dizimcileri, şifacılar vs vs…
Azıcık yüz bulsalar, Sağlık Bakanlığı’ndan ayrı bir Daire de talep edecekler adeta!
Sağlık Bakanlığı Enerjiciler Dairesi!
Şaka bir yana değerli okurlar, durum ciddi!
Öyle kritik hastalara müdahale ediyorlar ki…
Multipl Skleroz hastalarımızın plaklarını gerileteceklerini, kliniklerini düzelteceklerini iddia ediyorlar.
Beyin hücrelerinin süreç içerisinde kaybedildiği, nörodejeneratif hastalık olarak tanımlanan ciddi nörolojik hastalıkları, müzikle, anlamsız psikoterapilerle tedavi ettiklerine inandırıyorlar aileleri.
Hastanın kafasına yapıştırdığı iki elektrotla, migren ağrılarına son verileceğinin garantisini veriyorlar hediyesi 3 bin TL’ye!
Bir keresinde, Akademik Şifa dağıttığını iddia eden bir fizyoterapist, bir kadının ilacını kesmiş, verdiği enerji ile onu iyileştireceğini iddia etmişti. Kadın, ilacını kestikten birkaç gün sonra kanama ile acilin yolunu tutmuştu!
Yakın bir zamanda da, ilerleyici nörolojik hatalığı olan bir hastayı, müzikle ve kendi ifadesi ile ‘’az-çok bildiği’’ psikoterapi ile oldukça başarılı yol kat ettiklerini iddia eden bir şahıs, hastanın sanki birinci derece yakını gibi tüm sağlık sürecini yönlendirme cüretini göstermişti.
İsyan edilmez mi bu şarlatanlıklara?
Sayıları da gittikçe artıyor üstelik.
Neden peki?
Sağlığın sistemsizliğinden yararlanıyorlar…
Bataklıktaki sinekler gibi.
Sağlıktaki sistemsizlik batağında debelenmekten bıkan hastalar, bu fırsatçıların ellerine düşmekten kurtulamıyorlar.
Peki Sağlık Bakanlığı, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği biliyor mu bunları?
Bilmez olur mu?
Ses çıkarıyorlar mı?
Kimin umurunda?
Sayın Sağlık Bakanı’mız zaten hastalarına kavuşacağı günleri sayarken, Sayın KTTB Başkanı da adeta ölüm uykusunda!
Hasta Hakları dernekleri nerede? Orada burada, hasta hakları eğitimlerinde…
Hastalarımızın dertleri hiç bitmiyor bu ülkede…
Bir elleri ile doktorlarına tutmaya çalışırken, boşta kalan diğer ellerini de ülkemizin merdiven altı sağlık duayenlerine teslim ediveriyorlar!
Doktor bir taraftan, ‘’enerjici duayenler’’ de diğer taraftan çekiştiriyorlar hastaları…
Ve en nihayetinde,
Hastalar, kapanın elinde kalırken,
Kurumlar da bu çaresizliğin içerisinde sessiz tiyatrolarını sergilemeye devam ediyorlar…
İyi seyirler…