Serbest Kürsü / Levent Özadam
Samimiyetsizlik tüm hızıyla devam ediyor…
En fazla da siyasilerde!
Bir çoğu ekranlara çıkmak için hala birbiriyle yarışıyor…
Birkaç kelime edip gündemde kalma amacıyla!
Böyle durumları bile avantaj sayıyorlar çünkü…
Ne kadar çok ekranda kalmak o kadar çok oy demektir bizde!
Açıklamaların içeriği filan hiç önemli değil…
Salgında ne kadar canla başla çalıştıklarını söylüyorlar!
Ama sonu hep şöyle oluyor;
Evinizde kalın sağlıklı olun, diye!
Bunu da zaten 7 yaşındaki çocuklar bile biliyor…
Bunların kimler olduğunu zaten kendileri biliyor!
…
Siyasetin bir kez daha çirkin yüzünü yaşıyoruz…
Hem de böyle hayati bir süreçte!
Birileri siyaseti hiç akıllarından çıkaramıyorlar…
Gizli ittifaklar peşinde!
Çeşitli tezgahlar hazırlıyorlar…
Başbakan’a taktılar bir kere!
O gidince kim gelecek yerine…
Parola belli;
Ersin tatar bir şekilde gidecek, yerine yenisi gelecek…
Planları şu;
Kimi iyi polisi oynayacak Başbakanın yüzüne gülüp yanında olduğunu güya hissettirecek…
Kimi de kötü polis olup parti içi muhalefete gaz verecek!
Yeter ki Ersin Tatar gitsin…
Gerisi kolay!
Biri partinin başına geçerken diğerinin de bakanlığı garanti olacak…
Belki sade vatandaş bunları bilmiyor ama!
En azından kim olduklarını kendileri biliyor…
Ama günü gelince herkes öğrenecek!
…
Sosyal medya kahramanları ona keza…
Bazı hekim arkadaşlar var ki, dost mu düşman mı belli değil!
Geçiriyor maskeyi yüzüne, takıyor eldivenlerini…
Başlıyorlar nutuk sallamaya!
Sanki de biz hekim camiasının önemini bilmiyormuşuz gibi…
Bizim için onlar zaten birer kahraman ama!
Şov yaparak işi reklama çevirenler sahte kahraman…
Öyleleri var ki içlerinde;
Sosyal medyada nutuk atarken, bazı hastalarının test sonucu pozitif çıktığı için “ben bunun ameliyatını yapmam” diye diretiyor…
Hani ya siz birer kahramandınız!
Hani ya virüsü alt etmek için canınızı ortaya koymuştunuz…
Ameliyat olması gereken bir hastayı, sırf test sonuçları pozitif çıktı diye başka özel hastaneye göndermek de neyin nesi o zaman!
Vazgeçin artık sosyal medyada artistlik yapmaktan…
Dürüst olun!
Biz bu hastalıktan korktuğumuz için ameliyat yapmak istemiyoruz deyin…
Kimseyi de kandırmayın!
Hepiniz aslında kim olduğunuzu biliyorsunuz…
Önemli bir kısmını bir yana koyuyoruz ama!
Bir kısmınız siyasetçilerden de betersiniz…
…
Bir de ganimet zenginleri var aramızda...
Rumun malını toprağını indirmişler ceplerine yıllar önce!
Ansızın zengin iş adamları oluvermişler şimdi...
Bankalar kurup parmakla gösterilen insanlar olmuşlar!
Buradaki kazandıkları paraları yurt dışlarında yatırıma dönüştürmüşler...
Karun gibi zenginler!
Ülkede hangi sektör varsa hepsinde söz sahibi olmak istiyorlar...
Kıbrıs Türkü bir türlü doyuramıyor onları!
Yedikçe daha fazla yemek istiyorlar...
Gözlerini para bürümüş çünkü!
Bu ülkede yaşanan sıkıntılar nedeniyle açlık sınırında yaşayan insanların sayısı her geçen gün artarken, onlar hala umursuz...
Elleri ceplerine bir türlü gitmiyor!
Kazançlarını küçük miktarını bine devlete ya da ihtiyaçlı insanlara harcamaktan kaçınıyorlar...
Sanki de servetlerini mezara götürecekler gibi!
Onlar da kendilerini biliyorlar...
...
Bu ülkenin yüreği güzel insanları da yok değil...
Sosyal medya yardım yapan bazı iş insanları ile çalkalanır, üç beş paket iaşe dağıttıkları için reklamın dik alasını yapan, pişmiş kelle gibi gülerek kendini ön plana çıkarmaya çalışanlar varken...
Öyleleri de var ki, bu yardımları hiç duyurmadan yapanlar da var!
Ödeyen çalışanını tam ödüyor...
Ödeyemeyen günün belirli saatlerinde çalışanlarına erzak yığıyor!
Sadece kendi çalışanlarına değil, bankadaki birkaç kuruşlarını da erzaka çevirip mümkün olduğu kadar daha çok vatandaşa ulaştırmaya çalışanları...
Ama onların niyeti reklam filan değil!
Yüreklerindeki sevgi taneciklerini sunuyorlar, hiçbir menfaat gözetmeksizin...
Onlar da kendilerini biliyor ama bunu saklamak için, isimlerini duyurmamak için büyük mücadele veriyorlar...
Gün gelecek herkes vicdanında bunun acısını ya da yarasını yaşayacak!