Kritik cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Kıbrıs Türk siyasetinde taşlar yeniden yerine oturmakta.
Tüm partilerde iç dengelere dair yeniden mevzilenme veya köşe başını tutma eylemleri kim ne derse desin yaşanmakta.
Ve tüm partilerin de hesaplarını olası bir erken seçime yönelik yaptıkları da gün gibi ortada.
Seçimlerden büyük bir hayal kırıklığı ile çıkan partilerden biri de Halkın Partisi (HP).
Ve Halkın Partisi yaşanan kopmalar ve istifa eden milletvekillerinin ardından hedef seçmen kitlesi üzerinde yeni bir motivasyon yaratmak zorunda.
Ve böylesi bir motivasyon ise elbette Kudret Özersay’ın yeniden genel başkan olması ile sağlanacağı düşünmek veya tüm hesapları bunun üzerine kurmak olası bir erken genel seçimde yeni bir hayal kırıklığından başka bir sonuç doğurmaz.
Çünkü Kudret Özersay hiçbir zaman genel başkanlığını bırakmadığı ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağımsız aday olarak katılma stratejisi olarak sadece “kağıt” üzerinde genel başkanlıktan gittiğini ise bilmeyen yok.
Kudret Özersay’ın ise artık “acemi politikacı” olmadığı veya “acemilik” döneminin bittiğinin altını çizmek ise HP ve Kudret Özersay’ın “ustalık” döneminin başladığı anlamını taşıdığı ise düşünülmemeli.
Kudret Özersay ve partisi HP’nin acemilik döneminin bittiği vurgusu “bahaneler” döneminin de bittiği anlamından öte başka bir anlama sahip değil.
Kudret Özersay’ın partisi ve kadrosunun seçmen ve diğer merkezler nazarında güven sağlaması için önünde iki önemli sınav durmakta.
Kurulduğu günden bugüne kadar iki kez Hükümet içinde olma şansı yakalayan HP’nin genel başkanı olarak özeleştiri yapma sorumluluğu ve bir diğeri ise HP’nin bu toprakların partisi olduğunu ispat etmesine dair zorunluluk.
Ve elbette Kudret Özersay’ın yapılan hataları “acemiliğin” ya da “tecrübesizliğin” gölgesine sakladığı “bahaneler” dönemini ve “bahaneler” üzerine kurguladığı dili geride bırakması da elzem.
Elzem olan bir diğer şey ise, HP’nin Kudret Özersay’ın kişiliğinden soyutlanarak gerçek bir parti karakterine bürünmesi.
Kurulduğu günden bugüne kadar geçen sürede yapılan hataların kabul edildiğine dair açıklamalar özeleştirinin yapılmaya başlandığının işareti olsa da istifa eden milletvekillerinin eylemlerinin nedenini önce içeride arama olgunluğundan da uzak bugün, Kudret Özersay ve parti kanaat önderleri.
Ve Kudret Özersay ve parti kanaat önderlerinin uzak olduğu diğer bir olgu ise Kıbrıs Türk toplumu ve siyaset yaptıkları toprak ile tarihsel yükümlülükleri olan topraklardan bir başkası değil.
Kudret Özersay ve partisinin en fazla ihtiyacı olan veya diğer bir deyişle eksik bıraktığı boşluk güven sağlama.
Kıbrıs sorununun çözümüne dair daha net bir çizgide durması gerekliliği yanında parti başkanı olarak hem partililerinden hem de kamuoyundan soyutlanması ve belki de “akademisyen hastalığı” olan üstten bakıştan da kurtulması gerek.
Bahaneler dönemini ve dilini geride bırakarak bu toprakların partisi ve politikacısı olduğunu kanıtlaması ile birlikte güven sağlaması oylarını artırmasının tek yolu.
Kudret Özersay, “ustalık” dönemi başlamamış olsa da artık acemi politikacı değil.