Kasım ayına artık sadece bir ay kaldı. Bugün 1 Ekim ve 30 gün sonra aylardan Kasım. Ve malumunuz Kasım ayı içerisinde CTP’de kurultay var.
Toplum olarak artık en az genel seçimler kadar önemli olan bu kurultay süreçlerine alıştık. Malum son iki yılı neredeyse kurultay hesaplaşmaları ile harcadık. UBP’nin içindeki hesaplaşmalar UBP’nin hükümetten gitmesine, partinin karpuz gibi ikiye bölünmesine ve seçimlerde ağır bir hezimete uğramasına karşın hala daha devam etmekte. Her ne kadar alevleri sönmüş olsa da dumanları çıkmaya devam ediyor.
Şimdi aynı filmi UBP’den sonra CTP’de görmeye başladık. Parti içi fokur fokur kaynıyor. Bizzat Özkan Beyin yüzüne karşı çok sert eleştiriler yapılıyor. Ancak Özkan Bey sabırla dinleyip olayı geçiştiriyor.
Geçen Perşembe günü CTP Parti Meclisinde yaşananlar gibi. Başta Ömer Kalyoncu olmak üzere konuşmacıların neredeyse tümü Özkan Yorgancıoğlu’na yüklenirken Özkan Bey sesiz kalıp tek kelimelik cevaplarla durumu geçiştirdi.
Zaten son günlerde bu geçiştirmelere iyice alıştık. Alo ben Beşir, Sandalye kavgası, TOMA, Polis Terfileri, İlahiyat Koleji gibi konuları geçiştirdi. Dün çiftçiler eylem yaptı sonunda onları da geçiştirdi. Parti içindeki sıkıntıları geçiştirdiği gibi parti dışındaki sıkıntıları da geçiştirmekte artık ustalaşıyor.
Nedense Özkan Beyin bu halleri aklıma İrsen Küçük’ün kurultay sürecindeki hallerini getiriyor. Bir taraftan Hasan Taçoy konuşur diğer taraftan Türkay Tokel konuşur, İrsen Bey ise durumu hep geçiştirirdi. Ülke meselelerinde de durum ayni idi. Günün sonunda kurultaya yönelik istihdamlar, kurultaya yönelik bakanlar kurulu oluşumu ile günün sonunda hem kendisi kaybetti hem parti.
Şimdi aynı şeyler Özkan Bey içinde geçerli. Kurulan bakanlar kurulunda “bıyıklılardan “ hiç kimse yok. Bürokrat atamalarında da olmayacak. Tıpkı İrsen Beyin hükümetinde de olduğu gibi.
Ama günün sonunda Kasım ayı gelip çattığında Özkan Bey kurultayı alacak. Hatta bazı arkadaşların aksine ben kurultayda Özkan Beyin karşısına adayda çıkarılmayacağını düşünüyorum. Sonuçta Kasım ayını öyle veya böyle atlatan Özkan Bey için gidilecek köyün minareleri öyle sanıldığı kadar da uzak değil. Bu noktadaki kritik eşik Mart 2014 olacak.
Kendi kazdığı çukura düşene ne denir?
Havadis Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün, büyük bir gaf yaparak yazdığı köşe yazısında açılışlar için ülkeye gelen Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın Cumhurbaşkanı ile görüşmediğini yazdı.
Olayın önce sosyal medyada patlak vermesinden sonra dün bir yazı kaleme alan Düzgün “Bana zaten silahtarın işbirliği içinde olduğu adamlar saldıracaktı. Eğer saldırmasalar adımı değiştirecektim” türünden bir yazı ile olayı farklı bir boyuta çekip yaptığı gaftan kurtulmanın yolunu aradı.
Oysa Düzgün’ün iddia ettiği gibi silahtarın adamları kendisine ve Türkiye’ye saldırmak için beklemiyordu. Kendisi bizzat silahtar ile Türkiye arasında bir kaos varmış gibi göstermeye çalışırken yanlışlıkla kendi kazdığı çukura düştü. Olay bu kadar basit. Durum böyle olunca söz konusu çevrelerde Düzgün’ün ipliğini pazara dökmüş oldular.
Ama ne yalan söyleyeyim dünkü kıvırma yazısı oldukça başarılı idi. Şimdi “Sarayönü gazetecisi de bana saldıracaktı, yoksa saçımı keserdim” türünden yeni bir yazı kaleme almasını bekliyoruz. Malum silahtar emir verdi ya.
Yenidüzen CTP’nin kontrolünde değil mi?
Son birkaç yıldır alıştık artık, sevgili Cenk Mutluyakalı sürekli CTP’yi eleştiren yazılar Yenidüzen Gazetesinde yer aldığında “bağımsızlıktan “ dem vuruyor. Ve gazete yönetiminin partiden uzaklaştığı imajını vermeye çalışıyor. Doğruya doğru, parti gazeteleri içinde en iyisi Yenidüzen Gazetesi. Daha kurumsal daha modern ve daha çok okunuyor. Ancak Cenk’in sürekli bir şekilde “biz bağımsızız, bizi denetleyen yok, bak biz CTP’yi de yerden yere vurabiliriz” türünden mesajları şu gerçeği de değiştirmeye yetmiyor; Yenidüzen Gazetesi, CTP’nin Yayın organıdır.
Haberdar ASOK mu oluyor?
Dün kulislerde şu konu çok konuşuldu,” ASOK’un patronu Hayati Bey Koreli iş adamları ile ortak basın işine giriyor ve çok sağlam bir bütçe ile radyo-tv ve gazete kuracaklar. Hatta Haberdar Gazetesini de satın aldılar” diye. Konuyu dün taraflar ile görüştük. Gerçekte durum şu; Haberdar Gazetesini devralması için ASOK Gruba bir teklif yapıldı ancak şimdilik medyaya girme fikri Hayati Beye sıcak gelmedi.
Dr. Derviş EROĞLU:Bugün sabah sabah bakanlar kapınızı çalabilir, zira çok sayıda üçlü kararname için sizin imzanız bekleniyor. Hadi bakalım kolay gelsin.
Oya TALAT:Girne Belediye başkanlığı için bir grup sizin adınızı zikretmeye başladı bile. Gelen haberlere bakılırsa sizin de gönlünüzde Girne Belediyesi yatıyormuş. Hadi bakalım kolay gelsin.
Dr. Sibel SİBER: Meclis içinde değişim hızla devam ediyor. Basının röportaj yapabilmesi için özel bir oda ve her vekilin eşyalarını genel kurula girmeden koyabilmesi için özel bir dolaplık yaptırmışsınız.
Dr. Rifat SİBER: Dün eşinizi makamında görmek için ve hayırlı olsun demek için meclisteki makamında ziyaret etmişsiniz. Giderken çiçekte götürdünüz mü?
Bengü ŞONYA:Çarşamba akşamı DP’nin kuruluş balosunda yapacağınız konuşma şimdiden bahislere konu oldu haberiniz olsun. Sizin o gece çok manalı bir konuşma yapacağınızı iddia edenler var.
Ünal ÜSTEL:Sıkı bir diyet programına başlamışsınız ve seçimlerde aldığınız fazla kiloları şimdi hızla geri veriyormuşsunuz. Bu arada meclis başkan yardımcısı olduktan sonra gar dolaptaki tüm kravatları da yenilemişsiniz.
Hasan TAÇOY:Geçen gece Merit Park’ta sahnelerde fırtına gibi esmişsiniz. Bu arada sesinizi ilk kez bir şarkıya eşlik ederken duymuş olduk. Serdar Bey ile bir düete ne dersiniz. Belki Çarşamba akşamı olabilir.
Hüseyin ÖZGÜRGÜN:Herkes seçim harcamalarını açıklamanızı ve bu konuda hazırlanan raporu açıklamanızı bekliyor. Dedikodular aldı başını gidiyor, çok geç olmadan açıklasanız.
Fuat NAMSOY:Lapta’ta bayram öncesi temizlik harekâtı başlatmışsınız ve bayramda her yerin pırıl pırıl olması için bütün belediyeyi seferber etmişsiniz. Şimdiden kolay gelsin.
Ahmet MURATOĞLU:Sizi yürekten tebrik ediyoruz. Son 8 yıldır hiçbir meclis özel kalem müdürü odasına televizyon koydurtmayı başaramamıştı. Tarihe geçtiniz bile.
Dr. Erkut AŞICIOĞLU: Doktorum gene kayıplara karıştınız, hafta sonları Önder’e de gelmez oldunuz. Yoksa yeni mekanlar mı buldunuz?
Canan ONUREL:Kıbrıs Postası çok yakında yeni yaşını kutlamaya hazırlanıyormuş. Bu arada size değişik yerlerden transfer teklifleri de geliyormuş. Rakamları duyunca dudağımız uçukluyordu az kalsın.
Dr. Nuri GÖKŞİN:Balık otlarını aldınız almasına ama fırsat bulup daha gidememişsiniz balığa. Oysa sokan mevsimi geçmek üzere bile.
Gizem ÖZGEÇ:Havadis Gazetesinden ayrıldığınızı üzüntü ile öğrendik. Üstelik ayrılma gerekçelerinizi duyunca üzüntümüz bir o kadar daha arttı. Neyse çok geçmiş olsun, sizin gibi değerli bir kaleme her yerde iş vardır nasıl olsa.
Züleyha KAHRAMAN:Çok yakında Telsim Vadofone’den ayrılacağınız işittik. Oysa çok kısa zamanda çok güzel işlere imza attınız. Sizin gibi tecrübeli birisini yerinize biraz zor bulacaklar.
Andaç GÜNAY (Kösezade):Turizm, eğlence, uçak acenteliği, gıda işi derken sonunda ses sanatçısı olmaya karar vermişsiniz ve bu konuda Türkiye’nin ünlü bir sanatçısından destek sözü almışsınız.
Ozan CEYHUN:Hala daha anlamadınız mı? Tüm dünyada Güneş doğudan doğup, batıya doğru giderken bizde batından doğup, doğundan batıyor.
Sezgin MADENCİOĞLU:Dört yılı aşkın bir süredir teknik müdür olarak görev yaptığınız Kıbrıs TV’den dün itibari ile ayrılmışsınız. Çok yakında yeni doğacak olan bir kanalın başında göreceğiz sizi.
Kenan AKIN:Çok geçmiş olsun, gözünüz nazara gelmiş ve küçük bir operasyon geçirmişsiniz. En kısa sürede zeytin dalı ile tütsüleyeceğim sizi.
Gökhan GÜLER: Geceleri yedi sekiz saat uyuduğunuz yetmezmiş gibi şimdi de gündüzleri de uyumaya başlamışsınız. Ondan sonrada akşamları spora gidiyorum diye övünüyorsunuz.
GÜNÜN SÖZÜ
“Bizi yeterince dindar bulmadıkları için dini açıdan eğitmeye çalışıyorlar… Kimse, kimsenin dini inançlarına karışamaz… Kimse bize nasıl yaşamamız gerektiğini tarif edemez… Bu meselenin özü de budur…”
Ferdi Sabit Soyer
BİZİM TEMEL
Temel kütüphaneye gider. Shakespeare'nin bir kitabini ödünç almak ister. Memur sorar,- Hangisini?
Bir süre sessizlikten sonra, - Vilyum.