Sayın Pilli bizlerin aynasıdır…

Zorla gelmedi.

Seçilmek istedi.

Biz seçtik.

Seçmesek de seçtiklerimiz atadı.

Öyle ya  da böyle;

Sayın Dr. Ali Pilli, tüm ülkenin Sağlık Bakanı, halkın sağlığından sorumlu en tepedeki kişi, biz doktorların da başı!

Herhangi bir nedenden ötürü bir değişiklik olmadığı sürece de böyle olmaya devam edecek!

Sayın Pilli’nin, sağlıkla ilgili projelerinde, sağlık konularında, Koronavirüs salgınında izlediği stratejide ülkemizin doktorlarının farklı görüşler sergilediği malum.

Daha da ileri gidilirse, makamının hakkını veremediği, görevden alınması gerektiği yorumları yapılabilir; hatta ve hatta görevi ihmal suçunu işlediğini söyleyenler bile çıkabilir.

Kimse kusura bakmasın ama, ülkemizin şu anki sağlık tablosuna tepeden baktığımızda, Sayın Pilli, biz doktorlar başta olmak üzere, bizi bize gösteren, biz bize yansıtan bir aynadır aslında!

Üstelik tamamen makyajsız…

Her şeyden önce bizden biri, uzaydan gelmedi.

Yıkık-dökük sağlık sistemi içerisinde çalıştı.

Şu ana kadar, bu yıkık-dökük altyapının üzerinde, karantina hastanesi, ateş-öksürük polikliniği, COVID-19 hasta filyasyonu (hastanın kaynakta bulunması), testler, tedaviler, ilaç temini, diğer sağlık hizmetlerinin aksatılmadan yürütülmesi konularında ciddi eleştiriler alan, çoğu yanlışlarla dolu kararlar aldı.

Aldığı kararların arasında doğruları da vardı.

Peki kararları alırken yanında kimler vardı?

Kendi danıştığı ve güvendiği doktor arkadaşları, diğer sağlık çalışanları ve siyasiler, bürokratlar. Özetle, ‘’kendi ekibi’’!

Peki, bu sırada, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, diğer parti liderleri ne yapıyorlardı?

Hepsi ama hepsi, ‘’kendi’’ çevrelerindeki doktorlardan, diğer sağlık çalışanlarından ve ağır toplarından öneriler alıp, stratejiler belirlemekle zaman geçiriyordu.

Bilim kurulları, COVID-19 Koordinasyon Kurulu, Kriz Merkezi, bu parçalanmışlığın, bu ağır topların eserleri değil miydi?

Bütün bunların tek bir çatı altında birleştirilmesini söyleyenler, söylemekten öte bir şeyler yapmışlar mıydı? Yoksa zaten bu bölünmüşlüğün temellerinde, yıllar alan süreç içerisinde yine onların da payları var mıydı?

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın son olarak, ilaç konusundaki girişimleri de bu bölünmüş temelimizin bir ürünü değil midir?

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın karşısında olan görüşler de hakeza aynı bölünmüşlüğümüzün sadece farklı notaları değil midir?

Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın Sağlık Bakanı, Sayın Başbakan Yardımcısı, Sayın Maliye Bakanı, Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Sayın Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı, bu konulara, içimizdeki bölünmüş temeller üzerinden yaklaşmıyorlar mı?

Bu bölünmüşlükten nefes almıyorlar mı?

Ve dahası… Sayın Pilli’nin hitabeti konusu. Önce iki konu ayrı değerlendirilmeli. İlki, konuşmalarının içeriği; ikincisi, anlatış tarzı. 

Sayın Pilli’nin konuşmalarındaki içeriğin bilimselliğinin, güvendiği dar çevresinin, başka görüşlere kapalılığının ürünü olduğu aşikar. Öyle olmasaydı, Koronavirüs ile mücadele edilen şu dönemde, her kafadan bir ses çıkmaz, bu kadar da eleştiri almazdı!

Konuları kamuoyuna anlatış tarzı ile makamının ağırlığını yansıtmadığı açık olsa da, doğallığı ile de yine bizim aynamız değil mi? Niye garipsiyoruz ki?

Değerli okurlar;

İşte bu nedenlerdendir ki, Sağlık Bakanı’mız Sayın Dr. Ali Pilli, bizi bize kusursuz yansıtan bir aynadır.

Bölünmüşlüğümüzü, ‘’benim fikrim daha değerlidir’’ diyerek, farklı fikirleri yanımıza alma değil, karşımıza alma inadımızı; birlikte oturup plan proje yapamamızı; batık sistemi başarılı bir şekilde daha da nasıl batırabildiğimizi; eleştirilere kulak tıkamamızı; ülkemizi sahada değil, sosyal medya üzerinden kurtarmaya meraklı oluşumuzu; iyiyi alkışlarken iki elimizi birbirine isteksiz yaklaştırmalarımızı; ‘’hedef tahtasına oturtulma’’ fobik düşüncesinden sıyrılamamamızı, ‘’ya benle başarırsınız ya da birlikte batarız’’ algısından kurtulamayışımızı gösteren en değerli aynadır.

Sayın Pilli, gelip geçicidir.

Tıpkı hepimiz gibi.

Peki ya Sayın Pilli’nin bizlere yansıtığı zihniyetler?

Onlar hep vardı…

Bakalım Koronavirüs, bunları da yok edebilecek mi?

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899