Güncel

Serakıncı: “Salgın paniği yaşamamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil”

Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı Prof. Dr. Nedime Serakıncı, grip veya influenza vakalarında paniğe sebep olabilecek bir artışın söz konusu olmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı Serakıncı, grip vakalarıyla ilgili açıklama yaptı:

“Hijyene dikkat etmeli, semptomlar varsa maske kullanmalı, kapalı alanları sık havalandırmalıyız”

Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı Prof. Dr. Nedime Serakıncı, grip veya influenza vakalarında paniğe sebep olabilecek bir artışın söz konusu olmadığını belirtti.

Serakıncı, “Şu an mevsim normalleri düzeyinde bir artış var algısı olmakla birlikte bu her yıl aynı dönemlerde görülen oranlardan farklı, panik olacağımız, salgın düzeyinde bir artış şeklinde salgın paniği yaşamamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

Salgınlardan korunmak için önerilerde bulunan Serakıncı, hijyene dikkat etmek, semptomlar varsa maske kullanmak, kapalı alanları sık havalandırmak, hapşırıp öksürürken ağız ve burnu mendil/peçete ile kapatmaya özen göstermek gerektiğini kaydetti.

Serakıncı, bağışıklık sistemini güçlü tutmak için uyku düzenine ve sağlıklı beslenmeye özen göstermenin önemine de vurgu yaptı.

Risk gruplarına ilişkin bilgi veren Serakıncı, astım ve alerji hastaları, 65 yaş üzerinde ve yine alerjik astımı, bronşiti olanlar, kanser tedavisi görenler, kalp yetmezliği, kronik akciğer hastalığı ve diyabeti olanların oluşturduğu grubun risk grupları olarak sayılabileceğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı Prof. Dr. Nedime Serakıncı, influenza ve domuz gribi konusunda Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) değerlendirmede bulundu.

-“20’den fazla virüs türü akut üst ve alt solunum yolu enfeksiyonuna neden olabiliyor"

Serakıncı, kış aylarının solunum yolu enfeksiyonlarının en sık görüldüğü dönem olduğunu, farklı oranlarda gribal enfeksiyonların dört mevsim görüldüğünü belirtti.

Kış döneminde, 20’den fazla virüs türünün akut üst ve alt solunum yolu enfeksiyonuna neden olabildiğine işaret eden Serakıncı, en sık karşılaşılanların;  Influenza Virüs tip A ve B (INF A/B), Respiratuar Sinsityal Virüs(RSV), Adenovirus (ADV), Parainfluenza virüs tip 1-3 (PIV 1,2,3,4), Human Rhinovirus A/B (HRV A/B), Enterovirus (EV), Human Coronavirus (HCoV),Human Bocavirus (HBoV), Human Metapneumovirus (HMPV)  gibi virüsler olduğunu kaydetti.

Serakıncı, bunların yanı sıra bakteriyel enfeksiyonlarla da karşılaşıldığını ifade etti.

Var olan bu virüslerin, her yıl bu zamanlarda kendilerini, mutasyona uğramış yeni varyantları ile gösterdiğini dile getiren Serakıncı, yine her yıl bunlardan bir veya birkaç tanesinin aynı anda ve daha ağırlıklı olarak görüldüğünü kaydetti.

Serakıncı, bu virüslerin bazılarının bağışıklık sistemini daha fazla yorarak ve zorlayarak vücut için yıkıcı seyir gösterebileceğini söyleyerek, şunları kaydetti:

“Mevsimsel influenza tiplerinden bağışıklığımızı yoran bir başka deyişle zayıflatan virüslere yakalandığımız zaman, halk arasındaki söylemi ile bünyemiz yıprandığı zaman ise ikinci, hatta üçüncü bir virüs veya bakterinin fırsatçı olarak devreye girmesi ile hastalığı daha ağır ve uzun sürede geçirebilmekteyiz.

Klasik mevsim griplerine ek pnömoni (zatüre virüs ve bakterileri) ile  Covid-19 varyantları da katkı koyarak  influenza ile ortaya çıkan klinik tabloları biraz daha zorlu seyreder şekle sokabilmektedir. Bildiğiniz gibi Covid-19 etkeni de artık mevsimsel virüsler arasında nitelendirilmektedir.”

-“Salgınlar her birkaç yılda bir daha yoğun oranlarda görülüyor”

Serakıncı, havanın ısı ve nem değişkenliklerinin ani yaşandığı Aralık ayının hemen arkasından üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanmasının şaşırtıcı olmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Her yıl grip olmasak bile farklı dozlarda bu virüslerin en azından birkaçı ile karşılaşıp semptom vermeden bağışıklığımız tazelenmektedir. Bu nedenle de salgınlar her birkaç yılda bir daha yoğun oranlarda görülmektedir.  Domuz gribinin ilk yıllarında da benzer durumu görmüştük o günden bugüne farklı oranlarda influenza A’nın bir alt türü olan domuz gribi görülmeye devam etmekte.  Fakat her bir kaç yılda bir görülme oranı artabilmekte. O yılı takip eden yıl da bir önceki yıldan kazanılmış bağışıklık nedeniyle neredeyse hiç olmamaktadır. Bu ayda normalde en sık görülen virüs RSV virüsüdür. Bu aylar tam onun ayı desek yanlış olmaz.

Bu virüs nüfus hareketliğinin fazla olduğu dönemlerde, toplu birlikteliklerin yoğun olduğu bayramlar, yılbaşı sonrası gibi dönemlerde bu virüs, enfeksiyonlarda belirgin artışları her zaman görürüz.”

-“Influenza ve domuz gribi belirtileri”

Serakıncı, her bir virüsün semptomlarının biraz farklılık göstermekle birlikte klasik influenzada sıklıkla görülen belirtilerin; ateş (38 - 41°C), baş ağrısı, yorgunluk hissi, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve kas ağrısı olduğunu kaydetti.

Ateşin, genellikle 2-3 bazen 5 gün sürdüğünü dile getiren Serakıncı, halsizlik hatta yorgunluk hissinin daha uzun sürebildiğini belirtti.

Serakıncı, sağlıklı bir bireyde influenza/ grip semptomlarının bir hafta sürdüğüne işaret etti.

Domuz gribinde (H1N1, H3N2 vb)  ise ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı, vücut ağrıları, baş ağrısı, titreme ve yorgunluk gibi belirtiler gözlenebildiğini söyleyen Serakıncı, semptomların bir hafta-10 gün sürebileceğini kaydetti.

-“Korunma için hijyen, maske ve kapalı alanları sık havalandırma”

Salgınlardan korunmak için önerilerde bulunan Serakıncı, hijyen, kapalı alanları sık havalandırma, eğer semptomlar varsa maske kullanma, hapşırıp öksürükken ağız ve burnu mendil/peçete ile kapatmaya özen göstermek gerektiğini belirtti.

Hareketliliğin, yılbaşı partileri gibi bir araya gelmenin arttığı dönemlerde salgınların artışının hız kazanabildiğini dile getiren Serakıncı, “Çünkü kalabalık ve kapalı ortamlarda olma oranı artmıştır.” dedi.

Çocukların da virüsleri okullarda birbirlerine kolaylıkla bulaştırabildiklerini söyleyen Serakıncı, “Onlar da gelip evde ebeveynlerine, anneanne, dede gibi aile büyüklerine bulaştırıyor” diye konuştu.

Serakıncı, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin, üst solunum yolu enfeksiyonlarının artması üzerine kalabalık ortamlarda maske takma zorunluluğu ve risk grupları için test çağrısı gibi yeni tedbirler açıkladığını da anımsattı.

-“Uyku düzenine ve sağlıklı beslenmeye özen göstermek çok önemli”

Salgınlardan korunmak adına bağışıklık sistemini güçlü tutmak için uyku düzenine ve sağlıklı beslenmeye özen göstermenin önemine vurgu yapan Serakıncı, şöyle devam etti:

“Özellikle uzun süreli bir tıbbi durumunuz yani kronik hastalığınız varsa (örneğin diyabet veya kalp, akciğer veya böbrek rahatsızlığınız), zayıflamış bir bağışıklık sisteminiz var ise – örneğin kanser tedavi sürecindeyseniz veya yeni tamamladınızsa- maske kuralı olmasa bile kullanmanız kendinizi korumada bulaşıcı hastalıkların yayılımı kontrol altına almada koruyucu rol oynayacaktır.

Dolayısı ile mevsimsel grip ve influenzanın yaygın olduğu dönemlerde azami dikkati göstermemiz ve mümkünse influenza aşısı yaptırmamız kışın geri kalanını daha kontrollü geçirmemiz sağlayacaktır”

Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin önerilerini değerlendiren Serakıncı, bu tedbirlerin hasta bireyin etrafındakilerini koruma adına alması gereken normal bir tedbir olduğunu söyleyerek, “Dolayısı ile bu tedbir önerisinin altının çizilmesi, hatırlatılması, hatta kural kılınması da gayet normaldir. Bu önlemlerin zaman zaman gündeme gelmesi, uygulamaya geçilmesi doğaldır.” ifadelerini kullandı.

-“Risk grupları”

Serakıncı, risk gruplarına ilişkin bilgi vererek, astım ve alerji hastaları, 65 yaş üzerinde ve yine alerjik astımı, bronşiti olanlar, kanser tedavisi görenler, kalp yetmezliği, kronik akciğer hastalığı ve diyabeti olanların oluşturduğu grubun risk grupları olarak sayılabileceğini belirtti.

Risk grubunda yer alanların viral enfeksiyonlarla karşılaştıklarında iyileşme süreçlerinin, risk gruplarında olmayanlara göre daha uzun ve hastalığa bağlı gelişen komplikasyonların da daha ağır seyrettiğini ifade eden Serakıncı, bu kişilerin kendilerini korumak yönünden ve çevrelerindeki bireylerin de onları koruma amaçlı daha dikkatli davranmaları gerektiğini vurguladı.

-“Grip veya influenza vakalarında paniğe sebep olabilecek bir artış söz konusu değil”

Nedime Serakıncı, kutlama ve benzeri nedenlerle kalabalık ve kapalı ortamlarda bir araya gelişleri takiben artış olmakla beraber grip veya influenza vakalarında paniğe sebep olabilecek bir artışın söz konusu olmadığını belirtti.

Serakıncı, “Şu an mevsim normalleri düzeyinde bir artış var algısı olmakla birlikte bu her yıl aynı dönemlerde görülen oranlardan farklı panik olacağımız, salgın düzeyinde bir artış şekilde salgın paniği yaşamamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil” ifadelerini kullandı.

Korunma ve hijyen tedbirleri almak gerektiğini söylen Serakıncı, şunları kaydetti:

“Unutulmamalıdır ki hangi viral enfeksiyon olursa olsun altta yatan herhangi bir hastalığı bulunan kişilerin iyileşme süreçleri ve komplikasyon riskleri daha uzun olur. Ayrıca kapalı alan kutlamalarının vb. arttığı dönemlerde insanlar birden fazla virüsü arka arkaya kapabilir. Bu virüsler, benzer belirti gösterdiği için de hastalığın uzun sürdüğü sanılabilir”

Serakıncı, iyileşme süreçlerinin uzun sürmesinin bir başka nedeninin ise art arda gelen enfeksiyonların, sinüzit ve zatürre gibi komplikasyonların gelişmesi olduğunu ifade etti.