Rum yönetiminin, yakınlığı ve özellikle Türkiye’nin güçlü pozisyonu sebebiyle yakından takip ettiği Doğu Akdeniz'deki Suriye merkezli denklemi yakından takip ederek, Kıbrıs sorununa yönelik olası tehlikelere karşı temkinli olduğu bildirildi.
AKEL Kıbrıs Masası Şefi Tumazos Çelebis ile “Devlet” Düşünce Havuzu Başkanı ve DİSİ Kıbrıs Sorunu Danışma Grubu üyesi Anna Kukkidi Prokopiu’nun Suriye’deki yeni liderlik ve Türkiye ile ilişkilere yönelik analizleri Politis'te yer aldı.
Habere göre, Tumazos Çelebis, Türkiye’nin, stratejik rolünü güçlendiren Suriye’deki gelişmeleri uygun gördüğüne işaret ederek, bu durumun Türkiye'yi ya Kıbrıs sorununda daha da uzlaşmaz yapacağını, ya da komşu ülkelerle sorun yaşamadan bölgede rol oynayabilmek için Kıbrıs sorununun çözümünü ele alma karar verebileceğini belirtti. Çelebis, Kıbrıs sorununun, Türkiye'nin karşılaştığı diğer bütün sorunlara göre çözümü daha kolay bir sorun olduğunu öne sürdü.
Çelebis, Kıbrıs sorunu çözümsüz olduğu sürece Türkiye ile Suriye arasında MEB sınırlandırması ihtimali gibi risklerin "pusuda olduğuna” dikkat çekerek, “Suriye’nin Türkiye ile MEB sınırlamasına gidip gitmeyeceğini bilmiyoruz ancak bu olursa, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi ve Deniz Örf ve Adet Hukukunu ihlal eder. Başka bir ülkenin, bu örnekte Kıbrıs’ın talep ettiği bir noktada MEB sınırlandırmak yasa dışıdır.” ifadesini kullandı.
Suriye’de şekillenmekte olan durumun ve bölgede hakim olan belirsizliğin, Kıbrıs ile ilgili beşli konferans ışığı altında “hassas icraatlar” gerektirdiğine dikkat çeken Çelebis, konferans için iyi hazırlık yapılması gerektiği uyarısında bulundu ve olası yeni bir başarısızlığın eşlik edeceği risk ve tehlikelere dikkat çekti.
Çelebis başarının ön şartının “Türkiye’nin iki devletli çözüm tavrını terk etmesi, Rum tarafının da Türkiye’nin kendi taleplerini kabul ettirmesini engellemek için taktik ve stratejiyle konferansa iyi hazırlanarak gitmesi” olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Oraya giderken çok hazırlıklı olmalıyız. Müzakere en baştan değil, koptuğu noktadan başlamalı. Aynı konuları tartışacağımız yeni bir müzakereye giremeyiz. Neredeyse yarım yüzyıllık, önemli yakınlaşmalarla olguları ileri aşamaya taşıyan müzakerelerden söz ediyoruz. Son detaya kadar, ulaştığımız noktadan devam etmeliyiz. Grek Batı’ya gerek uluslararası topluma vermemiz gereken mesaj budur.”
Anna Kukkidi Prokopiu ise "Suriye meselesi daha yeni başlıyor” vurgusu yaparak, Kıbrıs sorununun, Türkiye’nin konumunu güçlendirdiği bu bölgesel denklem içerisinde olmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti.
Habere göre, Prokopi, olası bir Türkiye-Suriye MEB sınırlandırması tartışmasında esas soru işaretinin, Türkiye’nin Libya’da yaptığı gibi böyle bir anlaşmaya gidip gitmeyeceği ve Güney Kıbrıs’ın enerji programıyla Great Sea Interconnetor (GSI) kablo bağlantısına tacizde bulunup bulunmayacağı olduğunu söyledi.
Prokopiu, Rum yönetiminin Kıbrıs sorunundaki çabayı canlı tutma çabasını olumlu bulduğunu belirterek, “Türkiye ve Tatar, çabayı başarısızlığa sürükleyerek, tezlerinde ısrar ederse diye bir B planı şart. Ortak zemin bulunamaz ve Türkiye sahte devletin tanınmasını talep ederse, bütün senaryolara hazır olmamız gerekir.” ifadesini kullandı.
Kıbrıs sorununda ise müzakerelerin koptuğu yerden başlamasından yana tavır ortaya koyan Prokopiu, "Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmek istediğimizi söylüyoruz. Evet ama o nokta hangisidir? Kaydettik mi?” sorusunu yöneltti.
Prokopiu, Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in derhal kendisine danışmanlık yapacak bir müzakere grubu toplaması gerektiğini belirterek, bu grupta çeşitli uzmanlık ve anlayıştan teknokratlarla siyasilerin olması gerektiği görüşünü ortaya koydu.