Bir partinin atacağı adımlar, alacağı kararlar ve yapacağı işlemler yasa ve tüzüklerin gösterdiği kurallar çerçevesinde gerçekleşmek zorundadır. Siyasal Partiler Yasası birçok noktada partiler ile ilgili düzenlemeyi “Tüzük”lere bırakmıştır. Genel Başkan’ın istifası, MYK üyeleri istifası ve bunlardan boşalacak yerlerin nasıl doldurulacağı gibi hususlar parti tüzüklerinde belirtilen kurallara uygun olarak yapılır. Tüzüğe aykırı davranışlar hukuken geçersiz sayılır ve yargı yoluyla iptal edilmeleri gündeme gelebilir.
Parti tüzüğüne aykırı karar alma veya işlemlerin müeyyidesi, yapılan o işlemin iptal edilmesini doğurur. Bunun en güzel örneği yakın zamanda UBP Kurultayında yaşanmış ve açık tüzük kuralına rağmen yeterli oyu alamayan İrsen Küçük’ün parti başkanı olarak ilan eden Divan Kararı 6 aylık bir adli süreç sonunda mahkeme kararıyla iptal edilmiştir. Bu iptal kararı ışığında UBP genel başkanlık seçimini yenilemek zorunda kalmıştır. Keza bu yaşananlar UBP’yi siyaseten yıpratmış, bölmüş ve genel seçimde yaklaşık %50 oy kaybetmesine önemli ölçüde katkı koymuştur.
Parti tüzüklerine uygun davranmak hukuki zorunluluktur ve aykırı davranmanın sadece hukuki olarak değil siyaseten de partiye zarar veren onu itibarsızlaştıran bir husus olduğu akıldan çıkartılmamalıdır.
20.8.2013 tarihinde TDP Başkanı, Genel Sekreteri ve MYK üyeleri Parti Meclisine(PM) istifalarını sunmuş ve bu istifalarda kabul edilerek yürürlüğe konmuştur. Aynı toplantıda Parti Meclisi, Kasım ayında Kurultay yapma kararı da almıştır.
“İstifa” kelimesinin anlamı basitçe “bir görevden çekilme“dir. Bu demektir ki, TDP’nin genel başkan ile genel sekreter makamları ve MYK üyelikleri 20.8.2013 tarihinde istifa nedeniyle boşalmış, yani bu makamı işgal edenler hukuken görevlerinden çekilmişler, istifa öncesi sıfatlarını kaybetmişlerdir. TDP Parti Meclisi ise istifa etmediği için halen görevine devam etmektedir.
İstifa nedeniyle önceden işgal edilen makamın görev, yetki ve sorumlulukları da o andan itibaren hukuken ortadan kalkar. Çünkü bir
parti yetkilisinin görev ve yetkileri ancak Tüzükte belirtilen sıfatın kazanılması ile doğar ve o makamın kaybedilmesi ile de ortadan kalkar. Eğer siz genel başkanlıktan istifa etmişseniz artık o makamın yetkilerini kullanamaz, parti adına işlemlerde bulunamaz ve parti adına açıklama dahi yapamazsınız. Ayni şekilde genel sekreter de istifa sonrası artık o makamın yetkilerini kullanma hakkını yitirir ve parti adına hareket etme ve temsiliyet ehliyetini kaybeder.
20.8.2013 tarihli istifalar ışığında parti genel başkanı ve genel sekreteri şu anda basit bir parti üyesi statüsüne düşmüş bulunmaktadır. İstifalarını sunan MYK üyeleri ise PM üyeliklerine devam etmektedirler.
TDP Parti Tüzüğü’nün 16(r) maddesine göre parti temsiliyetini geçici olarak sağlayabilmek adına istifa eden genel başkanın yerine genel sekreterin vekil olarak atanması gerekirdi. Ancak bu yapılmamış ve keza genel sekreter de istifa ederek görevinden çekilmiştir. Bu durumda TDP deyim yerindeyse başsız kalmış ve şu anda parti adına işlem yapma ve açıklamada bulunma noktasında herhangi bir yetkiliden yoksun bırakılmıştır. Bu manzara karşısında parti başkanının yetkilerini kullanma ve partiyi temsil etme noktasında ortada herhangi bir kişinin olduğunu hukuken söyleyemeyiz.
İstifa sonrası boşalan makamların görev ve yetkilerini kullanmak için PM’nin MYK üyeleri yanında yeni bir genel sekreter seçmesi gerekmektedir. PM’nin, istifa ile boşalan bu makamların (Genel Başkan, MYK ve Genel Sekreter) yetkilerinin devamı noktasında karar alıp bu yönde işlemde bulunma hakkı yoktur. Bu açıdan bakıldığında istifa kararlarının hukuken yürürlüğe girmesinden sonra boşalan makamların yetkilerinin geçici olarak ayni şahıslar tarafından kullanılması veya istifa etmiş kişilerin istifa etmemiş gibi hareket ederek parti adına işlemlerde bulunması hukuken “yok hükmündedir”.
Bu durumda partinin sürekliliğini sağlayabilmek için yapılması gereken, boşalan makamların tekrar seçimle doldurulmasıdır. TDP Parti Tüzüğü açık hükümlerle söz konusu boşalmaların nasıl doldurulacağını zaten hükme bağlamıştır.
Tüzüğün 14(g) ve 17(b) maddelerine göre Genel Sekreter ve MYK üyeleri Parti Meclisi tarafından seçilmektedir. Yani bu makamları işgal edecek kişiler
Kurultay tarafından değil Parti Meclisi tarafından seçilmektedir. Yine Tüzüğün 17(e) madde fıkrasında da açıkça MYK üyeliklerinde boşalma olması durumunda boşalan bu üyeliklerin en geç 1 ay zarfında Parti Meclisi(PM) tarafından doldurulması gerekmektedir. Tüzük açıktır ve belirtilen süre zarfında bu seçimlerin yapılmasını da emretmektedir. Görüleceği üzere MYK ve Genel Sekreter makamlarında boşalma oluyorsa bunların Kurultay ile değil mevcut Parti Meclisi’nde yapılacak bir seçimle doldurulması hukuki bir zorunluluktur. Tüzükteki bu 1 aylık azami süre, partinin yürütme organı pozisyonundaki MYK’dan ve Genel Sekreter’den uzun süre yoksun kalıp sorunlar yaşanmamasını murad etmektedir.
Üyeleri istifa etmediği için TDP Parti Meclisi halen görevdedir ve bu boşalan MYK üyeliklerini ve Genel Sekreteri, Tüzüğe göre en geç 20.9.2013 tarihine kadar seçmesi gerekmektedir. PM’nin bu süreyi erteleme veya geciktirme hak ve yetkisi yoktur. Bu süreye bağlı olmak hukuki bir zorunluluktur. Anlaşılacağı üzere sözkonusu boşalan yerlere yenisini seçmek için Kurultay yapmaya hiçbir şekilde hukuki ihtiyaç da bulunmamaktadır.
TDP’nin Genel Başkanı, Tüzük gereği (Mad.16(a) ) Kurultay’da seçilmek zorundadır. Kurultaya katılanların salt çoğunluğunun oyu ile genel başkan seçilebilmektedir. Genel Başkan makamının boşalması halinde bunun nasıl doldurulacağı ise Parti Tüzüğü’nün 16(r) ve 16(s) madde fıkralarında kesin ve açık bir dille anlatılmaktadır. Bu Tüzük kurallarına göre istifa nedeniyle veya herhangi bir şekilde boşalma olması halinde yeni genel başkan “boşalma tarihinden itibaren en geç 45 gün içerisinde yapılacak olağanüstü kurultay ile seçilmek” mecburiyetindedir. Bu konudaki tüzük kuralları genel başkan seçimini anlatan “özel düzenlemeler” olması yanında hukuki açıdan da uyulması zorunlu olan emredici (amir) kurallardır. Yani bu hususta TDP’nin daha farklı davranma yada karar alma yetkisi bulunmamaktadır.
O halde 20.8.2013 tarihinde istifa eden genel başkanın yerine yenisini seçebilmek için en geç 4.10.2013 tarihinde olağanüstü kurultay yapılması gerekmektedir veya bir başka deyişle parti tüzüğü yeni genel başkanın en geç 4.10.2013 tarihinde seçilmiş olması gerektiğini emretmektedir. Tüzüğün burada 45 günlük maksimum bir süre koyması, partinin makul sürede yeni başkanını seçmesini ve temsiliyet noktasında partinin zaafiyet yaşamamasını amaç edinmesinden kaynaklanmaktadır.
Hukukun genel kaideleri gereği bir hukuki belgede, bir konuda varolan özel düzenlemeler o konuda bulunan genel düzenlemelerin önüne geçmekte ve uygulama bulmaktadır. TDP Parti Meclisi muhtemelen Tüzüğün 33. maddesini yani olağanüstü kurultay konusundaki genel bir düzenlemeyi gözönüne alarak üç ay sonrası için (Kasım 2013) bir kurultay tarihi belirlemiştir. Ancak başkanlık seçiminin yöntemi özel olarak 16. maddede açık ve amir kurallar olarak ortada durmakta iken başka genel düzenlemelere gidilerek karar alınması yapılan hukuki yanlışlığı bertaraf etmemektedir.
Kaldı ki, istifa nedeniyle boşalan MYK üye ve Genel Sekreter makamlarının doldurulması için Tüzük süre olarak en geç 20.9.2013 tarihini emretmişken, Parti Meclisi’nin bu konuda Kasım 2013 ayında karar kılması da açık bir hukuksuzluk ve belki de ileride ciddi bir tartışma ortamı yaratabilecektir.
Dolayısıyle parti için en doğru eylem, en geç 20.9.2013 tarihine kadar yeni MYK üyelerini ve Genel Sekreteri seçmek; ve eğer birleştirilecekse de kurultayların (Olağan ve olağanüstü) en geç 4.10.2013 tarihinde yapılacak şekilde birleştirilip gerçekleştirilmesi olacaktır.
AV. BARIŞ MAMALI