Öküz altında kim buzağı ararsa arasın, Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiler bir başkadır.
Nasıl ki Güney Kıbrıs’ın, Yunanistan ile özel ve tarihsel ilişkileri vardır, KKTC’nin de aynı şekilde Türkiye ile ilişkileri mevcuttur.
Yunanistan’da, öteden beri seçimlerden sonra ülkenin ya cumhurbaşkanı, ya başbakanı, ama mutlaka dışişleri bakanı ilk resmi ziyaretini Güney Kıbrıs’a yapar.
Türkiye’de herhangi yeni bir hükümetin cumhurbaşkanı, başbakanı, ama mutlaka dışişleri bakanı ilk resmi ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) gerçekleştirir.
Ne Washington’a, ne Moskova’ya, ne Brüksel’e, ne Londra’ya, ne de bir başka yere!..
Aynı şekilde KKTC’nin de cumhurbaşkanı, başbakanı veya dışişleri bakanının ilk gideceği adres Ankara’dır.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu böyle yaptığı gibi, Rum lider Nikos Anastasiadis de seçildikten sonra Atina’nın yolunu tutmuştur.
Kızsalar, öfkelenseler, bağırsalar, tepki gösterseler de, nihayet Rumlar, Yunanistan’ı anavatan olarak bilmektedirler.
Kıbrıs Türk halkı için de Türkiye’den başka anavatan mevcut değildir. Arada tarihi ve kültürel bağlar yanında, dil, din de aynıdır ve kan bağı vardır. Burada yaşayanlar, Türk milletinin bir parçasıdır.
Mersin oyunlarında Yunan milli marşı çalınsa da, bayrak dalgalansa da, selamlansa da bu gerçekler değiştirilemez, değiştirilmesi mümkün değildir.
Üstelik Türkiye ile Yunanistan, İngiltere ile birlikte bu ülkenin garantörleridir.
Neymiş efendim, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil ile Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Tahir Gökçebel, Sibel Siber başkanlığındaki hükümeti, maaşları gününde ödeyememesinden ötürü eleştirdi ve hükümetin, Türkiye tarafından yapılan dayatmalara direnç gösteremediğini söylediler.
Yani bu hükümet, geldiği günden bu yana iyiydi de, KTÖS ve KTOEÖS’ün gözünde şimdi tu kaka mı oluverdi?.. Yani maaşların tümden ödenmesi için Türkiye’den kaynak aktarımı olmasın mıydı?.
.
Madem ki senin öz kaynakların yetmiyor; çare göster, önerilerde bulun. ‘Direnç gösteremedi’ demek, işin kolayına kaçmaktır.
Buna karşılık Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Ahmet Kaptan, kısa süre içinde yeni hükümetin icraatlarına değinirken, elde sihirli bir değnek olmamakla birlikte, daha önceki hükümet döneminde alınan bazı yanlış kararları değiştirdiklerini, bu nedenle de yeni hükümete teşekkür ettiklerini belirtti.
Esasen Başbakan Dr. Sibel Siber, gerekli açıklamayı yaptı ve şunları söyledi:
“KKTC ile Türkiye hükümetleri arasında mali işbirliği protokolü var ve Türkiye’den kaynak alınıyor. Bununla bütçe açığımızı tamamlıyoruz. Bu prosedürde bir gecikme yaşandı. Çünkü her ayın 15’inde KKTC hükümeti ile Türkiye hükümeti temasa geçiyor. Ama bizim hükümetimizin kurulması geç olduğu için burada bir aksama oldu ve maaşların ödenmesi Cuma gününe yetişemedi. Biz çok uğraştık, maaşların gününde ödenmesi için büyük gayret sarf ettik, ama paranın serbest kalması bir takım prosedürler gerektiriyor.”
Bunun bir başka anlamı da şudur: Hükümetler gelip geçici, devletler ise kalıcıdır. İki devlet arasında imzalanan protokollere uyum esastır.
Protokoldeki bazı maddeler, şu veya bu çevrelerin işine gelmeyebilir. Ya da günün koşullarına uymayabilir. Hatta KKTC’nin bünyesine de uygun düşmeyebilir.
O zaman giyeceğin gömleğin üzerine tam oturmasını istiyorsan, karşı tarafa bunu izah edecek, ikna edeceksin.
Buna da hayır denilebileceğini tahmin etmiyoruz. Yeter ki toplumun genel çıkarı dikkate alınarak yapılsın.
Bir de şu var; sen gerekli önlemleri alır ve kendi ayakları üzerinde durabilecek bir yapıya kavuşabilirsen, bu beceriyi gösterebilirsen Türkiye’den kaynak aktarımına da gerek kalmaz!..
Bunu becerebilen veya becerebilecek bir hükümeti selamlamak lazım!..
Yorumlar