Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği değerli devlet adamı Alparslan Türkeş, ömrünü Türklük uğruna harcamış, 80 yıllık hayatı boyunca Türk dünyası için cefa çekerek, aynı zamanda da hizmet ederek geçirmiş bir siyaset adamıydı.
Türkeş, çocukluğunu geçirdiği ve o yıllarda İngiliz sömürgesi olan Kıbrıs’ta hürriyetin önemini kavramış, Atatürk’ün “Bağımsızlık benim karakterimdir” sözünde işaret edildiği gibi, Türk milletinin başka milletlerin yönetiminde yaşayamayacağını anlamış, bu duygular hayatının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır.
Türkeş için söylenen “tarihi şahsiyet”, “bilge lider”, “karizmatik lider” gibi sıfatlar Türk Milleti tarafından kabul görmüş ve kendisine “Türk Dünyası’nın başbuğu” ünvanı layık görülmüştür.
Yüreği ülke sevdasıyla yanıp tutuşmayan, cefa çekmemiş ve inandıklarını savunmaktan aciz kişiler lider olamazlar.
Rahmetli Türkeş, basiret, bilgi, inanç, azim, cesaret, direnç ve kararlılık gibi özellikleri şahsiyetinde barındıran bir halk adamıydı.
Bu özellikleri taşıyan kişiler ideallerini gerçekleştirmek için adım attıklarında, düşüncelerini fiiliyata geçirdiklerinde varlıklarını hissettirmiş olurlar.
Bunun sonucunda halk ile bütünleşme ve kadro oluşturma başlandığında liderlik yolu açılmış olur..
Tıpkı rahmetli Alparslan Türkeş gibi…
1940’lı yıllardan başlayarak “Türkçülük” suçlamasıyla (!) çeşitli yıllarda cezaevlerinde yatan, hücre cezası alan Türkeş, “Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve vatanımı severim” sözüyle içindeki Türklük aşkını dile getirmiş, bu yoldan hiç bir zaman dönmeyeceğini gür sesiyle her zaman haykırmıştır.
Atatürk Türkiyesi’nde yaşayıp Türk düşmanlığı yapanların, Türkiye’yi parçalamaya çalışan odakların korkulu rüyası olan Türkeş, ülkücü hareketi oluşturmuş, “Dokuz Işık” olarak adlandırılan ülkücülüğün esaslarını anlatarak, “Bağımsız son Türk devleti” Türkiye’nin geleceğiyle ilgili yapılması gerekenleri açıklamıştır.
Hayatını Atatürk’ün kurduğu bağımsız Türk Devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin yılmaz savunucusu olarak tamamlayan Türkeş, bu ülkeyi parçalamak için işbirliği yapan dış güçlere karşı en etkili mücadeleyi vermiş, ne yazık ki o dönemlerin siyasi otoriteleri tarafından anlaşılmayarak defalarca yargılanmış, sürgüne gönderilmiş, yıldırılmak istenmiştir.
Türk Milleti’nin geleceği için adanmış bir hayatı tercih eden büyük lider Alparslan Türkeş, son nefesine kadar mücadele vermekten geri kalmamıştır.
“Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur” diyerek Türk dünyasına yol gösteren büyük devlet adamı Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997’de saat 22.45’te vefat etmiş, Türk Milleti çok büyük bir evladını kaybetmiştir.
Karlı bir bahar gününde toprağa verilen Alparslan Türkeş, Türk gençliğine bıraktığı “Ülkücülük” ve “Dokuz Işık” ilkeleri ile rehberlik yapmaya devam etmektedir.
Allah milletimize Alparslan Türkeş gibi insanlar yetiştirmeyi nasip etsin…
“Kalbinde yabancı başka bir milletin özlemini, özentisini taşımayan, kendisini Türk hisseden Türklüğü benimseyen ve Türk milletine, Türk devletine hizmet aşkı taşıyan herkes Türk’tür” Alparslan TÜRKEŞ