ÜLKENİN SAĞLIK SORUNU

 

 KIBRIS Gazetesi köşe yazarlarından, değerli meslektaşlarımız Ahmet Tolgay ve Bilbay Eminoğlu ile birlikte Kıbrıs Tv’de sürdürdüğümüz ‘Sorgu Zamanı’ adlı programın geçen günkü konukları Demokrat Parti – Ulusal Güçler (DP-UG) Milletvekili adaylarından Dr. Mustafa Arabacıoğlu ile Birleşik Kıbrıs Partisi – Toplumsal Varoluş Güçleri (BKP – TVG) Genel Başkanı İzzet İzcan idi…

   Daha önceki programlarda da Ulusal Birlik Partisi (UBP) Gazimağusa milletvekili adaylarından Dr. Ertuğrul Hasipoğlu, Cumhuriyetçi Türk Partisi – Birleşik Güçler’den (CTP – BG) Gazimağusa milletvekili adaylarından Ferdi Sabit Soyer ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Gazimağusa milletvekili adaylarından Hüseyin Angolemli ile hoş sohbetlerde bulunduk. 

   Doğal olarak konuklar arasında doktor da olunca, konu döner dolaşır, mutlaka sağlığa gelir. Çünkü sağlık sorunu bu ülkenin kanayan yaralarından biri, belki de en önemlisi. 

   Buna rağmen Barış Harekâtı’ndan bu yana geçen 39 yıl içinde sağlık sektöründe alınan mesafe, arzu edilen noktada mıdır, tatminkâr mıdır, nedir?..

   Arabacıoğlu ve İzcan’la bunları konuştuk. Tabii diğer konuları da…

   Kıbrıslı Türklerin genetiği nedeniyle kansere yakalanma oranının yüzde 20’lerde olduğunun açıklandığı bu günlerde sağlık olayı her zamankinden daha bir önem taşıyor. Ya diğer etkenler?.. 

   Teknecik Elektrik Santrali ve AKSA Elektrik Santrali hâlâ filtresiz… Şu filtreler insan sağlığından daha mı önemlidir?.. Maaş eksildiğinde Türkiye’den istenir de, insan sağlığını tehdit eden elektrik santrallerinin filtreleri neden istenmiyor?..

Bu kadar mı zordur?.. Günü geldiğinde Güney Kıbrıs’a elektrik verebilen bir KKTC’nin bu durumlara düşmesi, ya da düşürülmesi gerçekten düşündürücüdür. Artık akla ‘Kasıtlı mı takmıyorlar?’ sorusu dahi gelmektedir. 
   Bunun yanında hormonlu yiyecekler, siyasetteki gibi her bakımdan ve her alandaki kirlilikler kanseri körükleyen etkenler arasındadır.


   Dedik ki, ‘Aradan bunca yıl geçtiği halde sağlığı niye rayına oturtamadık? İnsanlarımızın hastanelerde sıra numarası alabilmek için sabahın köründe hastanelerde kuyruklar oluşturması daha ne kadar sürecek?.. Bu ayıp ne zaman bitecek?
   Bir dönem Sağlık Bakanlığı görevinde de bulunan Dr. Mustafa Arabacıoğlu, esas sorunun bilgi değil, ilgi eksikliği olduğunu ifade ederek , “Sağlık sektörünü rayına oturtamadık da, neyi oturtabildik?” dedi ve ülkede yaşanan sistemsizlikten artık kurtulma zamanının geldiğini söyledi. 

   Rum tarafının da içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları gerekçe göstererek, Türk tarafından giden hastalara artık bakmayacağı konusunun da epeyce tartışmaya neden olduğu programda, İzzet İzcan, bunun için Rum Yönetimi nezdinde yaptığı tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını belirtti, “Sağlıkta çağın gerisinde kaldık” dedi.  İzcan ayrıca “Bu güne kadar o denli fuzuli harcamalar yapılmasaydı ve söz konusu harcamalar sağlığa yapılmış olsaydı, bugün çok daha iyi noktada olur ve şikâyet edilmezdi” şeklinde görüş belirtti. 


   Arabacıoğlu da, hastanelerin yükünü hafifletebilmek için belediyelerin bünyesinde temel sağlık birimleri olması gerektiğini söyledi, oralarda sağlık hizmetlerinin verilmesinin önemine işaret etti.


Halihazırda çeşitli yerlerde bulunan sağlık ocaklarının da gözden geçirilmesi ve takviye edilmesi gerektiğini belirten Arabacıoğlu, sağlıkta reform yapılması ve arzu edilen noktaya ulaşılmasının hiç de zor olmadığını, radikal önlemlere gereksinim olduğunu kaydetti. 



   Diyeceğimiz; ülkemizde sağlık konularında çok acılar, çileler çekildi. Başta Yakın Doğu Üniversitesi’ne ait Yakın Doğu Hastanesi olmak üzere; özel sektör bu alanda çok önemli adımlar attı ve dış ülkelerdeki hastaneleri aratmayacak çağdaş donanımlarla hizmet sunmaya başladı. Ancak bizim sözünü ettiğimiz, daha çok devletin hastaneleri, insanların genel sağlığı, bu konuda bilinen tehlikelere rağmen üzerine gidilememesi, sistemin oturtulamaması…
   Avuç içi kadar bir ülkede halledilmesi gereken sorunların en başında sağlık konusu olduğu halde, vatandaşın hala daha çile çekmesi kabul edilebilir değildir. 




   Temennimiz, 28 Temmuz seçimlerinden sonra iş başına gelecek kadrolarla bu konuların üzerine kararlılıkla gidilmesidir. Bu alanda kişilerin çıkarlarına dokunulursa da varsın dokunulsun. Zaten bu memlekette “aman şu doktoru gücendirmeyeyim,





bu doktor falan partidendir, bize de akraba düşer” gibi popülist yaklaşımlardan dolayı hemen her konuda mesafe alınamamıştır. Popülizmden arınıldığı takdirde memleket de düze çıkar, insanlar da rahat eder!.. 

 



AKAY CEMAL