ULUTAŞ'DAN TAŞLAMALAR VE SAHİBİNE MESAJLAR

  

Sahibine Mesajlar



 
Sayın Mehmet Özkardaş senin üyeler rağbete bindi. Bir sendikanın bir kaç yöneticisi senin üyelere kancayı takmış. Ya bize gelir üye olursunuz yada şimdi bizim parti hükümettedir sonra sizi paça kelle yapar diyormuş. Eee başkan tekerlek döndü, dün koyuna gülen keçi kendisinin her daim kuyruğunun yukarıda olduğunu ve yalnız çiti atlarken değil herdaim en kıymetli hazinesinin açıkta olduğunu unuttu. Birde senin gücünden ve üretkenliğinden ürküyorlar be başkan. İlle ağzındaki balı alacaklar. Ama bunlar ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi olduğunu unutmuşa benziyor. Ne dersin?




Sayın Asım Akansoy, başkanlık adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Genç, girişken ve sözünü budaktan esirgemeyen birisi olarak seçilmeniz halinde CTP’ye yeni bir kan olarak positif enerji vereceğinizden kimsenin kuşkusu yoktur. Yalnız sevgili Asım, tomofil direksiyondaki kaptan şöförlerin acemiliğinden dolayı ‘Tumba’ oldu. Kaporta darmadağın. Kanuni’nin kesin kelleyi buyruğu gibi verilen ‘Tutuklayın’ buyruğu tomofilin lastiğinin ekris yapmasına neden oldu. Hoyratça kullanılan tomofilin makine mangos etti. Tomofili yeniden tamir edebilecekmisin? Hoş şimdiden kaporta çok hasarlıdır Asım bu kaportayı düzeltemez diyenler kulis çalışmalarına başladı bile. Ama  Şeytanın vesvesesi varsa Müslümanın Besmelesi var Asım gardaş. Boş ver tırıs gitsin.






Sayın Mehmet Çakıcı, açıklamanızı büyük bir dikkatle okudum. TDP büyümüyor, eriyor sözünüz birçok TDP’liyi üzdü. İlçelerde görev alacak adam bulamıyoruz demen, uçurumdan aşağı yuvarlanıp gidiyoruz. Yolumuza bir taş çıkar ve kelleyi o taşa çarparsak beyin kanamasından gideceğiz ile eş anlamlıdır diye düşünüyorum. Tabi yaptıklarınızı da sıraladınız ve Milletvekili seçimlerinde yaşananların yaşanmaması gerektiğini de dile getirdiniz. Başkan parti için çok şeyler yaptınız. TKP-BDH birleşimindeki rolünüz ve sonraki süreçteki toparlayıcı özelliğiniz kimse tarafından yadsınamaz. Biraz duygusal biraz da kırgın sözcükler kullandığınız demecinizde tüm bu yaptıklarınızı gölgeleyen birazda Kanuni’nin idaresini andıran TDP’nin bir usta bir memleket idare edilmeye çalışıldığından dem vurmadınız. Bence sizin de kabul etmeniz halinde size başkanlık konusunda bir şans daha verilmesi halinde yaşadığınız deneyimlerden yararlanacaksınız diye düşünenlerdenim.






Sayın Kudret Özersay, ilçeler, kasabalar derken bukez köyleri toparlamak için kolları sıvamışsın. Karpaz köylerinden Derince ile Gelincik köylerinin darmadağın olduğunu görünce bir toparlayım demişsin. Ah be Kudret Hocam, sen toparlamaya çalışıyorun ama birileri toparlananları da darmadağın ediyor. Kudret hocam son seçimlerde bir otobüs aşkıydı halkın ki, onlarınki müsait bir yer ama eminim seninki ‘son duraktır’. Onlar dolmuşvari müsait yerde inerken birgün sen esas durakta yani son durakta ineceksin. Kolay gelsin.




Sayın Bulut, sizin memleketteki üstatlardan biri bize sokak köşelerinde tespih sallayan değil, Cami köşelerinde tespih çeken gençler gerek demişti. Size de evin parasını ödeyen ancak tapu istemeyen aileler mi gerek? Ne dersiniz?





Sayın Temel Bulut, bizim Face Book’da bana gelen mesajlarda (İsmi bende mahfuz) Bulut İnşaat gazetelere boy boy reklam veriyor ama bizim koçanlardan haber yok diyor. O boy boy reklam verdikçe bizim koçanlar da buhar oluyor. Sinirlerim laçka olup bir gün mavro beytambal galsın senin koçanın deyip o sözleşmeyi tuvalette kullansın diye ona göndereceyim diyor.

 
Sayın Zeren Mungan, Ankara’da bir dizi temaslarda bulunmuşsun. Maşallah Beşir Atalay sizi baş köşeye oturtmuş diyorlar. Biz sizi Diyarbakır’a gidecek bilirken birde baktık Ankara’da boy göstertmişsiniz.Erdoğan uzun bir süre Sayın Yorgancıoğlu’nu hükümeti kurduktan sonra tebrik etmemişken sizi AK Parti’nin baş tacı etmesindeki esbabı mucizeyi doğrusu merak ettim. Adaletli vergi derken neyi kastettiğinizi de anlamadım. Acaba halka yönelik yaptığınız açıklamalarda gereken iyileştirmeler yapılacak derken Vergi Dairesini ziyaretinizde vergi memuruna gelen vatandaşın cebinden ustalıkla tüm parasını alacaksınız. Göz yaşına bakmayacaksınız mı demek istediniz? Bilmiyorum ama Diyabakır’ı böyle cevherler yetiştirdiği için kutlarız. Vallahi Sayın Mungan ben Asenaları belirleme ustasıyım, sizin de yalanlarınızın hastasıyım.




Sayın İrfan Dindar, balıkçılık nasıl gidiyor. Karpaz’daki balıkçı barınağındaki ışık yanmadığını dile getirdin. Ulaştırma bakanı burasını bize versin biz gerekeni yaparız diyorsun. İrfan beyciğim, bir balıkçı teknesi kayaların üstünde kendini bulmazsa bizi yönettiğini sanan efendiler uyanmazlar. Karpaz Balıkçıları olarak siz geceleyin ışık olmadığından dolayı liman yerine kayalıklara bindirmedikten sonra onların kapsama alanına dahil olmazsınız. Adamlar  koltukta beni rahatsız etmeyin. Derdinizi bize söylememekle iyi yaparsınız. Birde vatandaşın hele hele balıkçının derdiyle uğraşamayız diye düşünüyor.


 
Sayın Serdar Denktaş, koalisyon hükümeti atamalara devam ederken, özellikle Ahmet Kaşif’in kızının Müdürlük ataması en çok yorum yapılan atama olma özelliğini taşıyor. DP’de dipten gelen sinsi bir dalga var. Dipten gelen dalgalar söylemeye gerek yok ‘Tsunami’ye neden olur. Ya bu dipten dalgayı Tsunami’ye dönüşmeden önle yada boyu şimdiden kestirilemeyen Tsunami sonrasında iki tane panadol iç. Çünkü dev dalga sonrasında yerle bir olan şeyler başını çok ağrıtacağa benziyor. Aman Serdar’ım işi sıkı tut. Acemi desinler. korkak desinler. Ama rahmetli demesinler.




Sayın Ahmet KAŞİF, kızınızın Müdürlük atamasıyle ilgili olarak detone sesler ayuka çıktı. Bazı münafıklar yok senin kızına torpil yaptığını, yok hakkı olamadan müdürlük koltuğuna oturttuğunu söylüyorlar. Sen bu münafıklara bakma doktorum.Yani bal dolu kavanozu tutarken birkaç parmacık balı ağzımıza atmazsak, kız, kızan, oğlancığı işe alıp, onlara birer koltucuk ihsan eylemezsek o mevkinin ne karı olur?  Doktorum şimdi yapılan eleştiriler b
uğulu camlardaki sözler gibidir. Nefes Olmadan onlar bir hiçtir. Yarın nefes kesilince uçar gider. Yani bizde alışkanlıktır bir iki gün söyeniriz sonra nefesimiz kesilir ve biter gider. Hiçbir zaman bir silgi gibi sildikçe ya sayfada iz bırakmayı yada silinmezse sayfayı yırtmayı hiçmi hiç beceremedik.


Sayın Ayşe Öztabay Face Book’ta yaptığınız açıklamada, bu ülkede torpil dedikodusuna karışmadan gelsin herkes bir yerlere. Bu güne kadar cok insanın hakkı yendi , artık eşitlik şeffaflık hakim olsun! Herkes kaderine bir bakanın , bir milletvekilinin kızı, oğlu , yeğeni olmadıgı icin isyan etmesin dedik! Vaadler verildi olmaz dendi! Sn Kaşif 'in kızı önemli bir mevkiye atandı! kadere isyana devam ... BAL TUTAN PARMAK YALAR CUMHURİYETİ dediniz. Dediniz de kanımca birşeyi eksik bıraktınız. Kunta Kintler diyarı veya ülkeyi idare ettiğini sanan ‘Emir Erleri Cumhuriyeti’ de deseydiniz daha iyi olmazmıydı?



Sayın Bilen Sayılı Bozkırlı, Hüseyin Mülazim, Hüseyin Öztörel, Abdi Çetinkayalı, Abdülrahim Türkmen, Ahmet Polili, Ahmet Yıldız, Cemil Sarıçizmeli, Engin Kürşat, Evren İnsan, Fide Kürşat, Hasan Hasanbulli, İsmail Hakkı Nurçin, Mustafa Gürler, Yusuf Özbil, CTP Parti Meclisine girmek için adaylar arasındaki yerinizi aldınız. Hayırlısı olsun. Kuşkusuz hepsiniz çok değerli insanlarsınız. Ancak kırmızı rengin yeşile dönmesinden dolayı bir renk bozuntusu yaşandığı söyleniyor. Birde kol kırılınca yen içinde kalır diyenler kırılan kolu neredeyse kangren yapıyorlardı. Kısacası işiniz zor. Parti Meclisine seçilirseniz verilen yanlış kararlar sonrasında, göz yaşlarınızı sileceginize sizi aglatanı siliniz.



Sayın Yücel Hatay, kardeşiniz duayen gazeteci Özer Hatay abimizi kaybettik. Nur içinde yatsın. Mekanı cennet olsun. Üzüntünüzün büyük olduğunu biliyorum. Özer abimizin hakkın rahmetine kavuşmasına bende üzüldüm ama bunun dışında bir başka şeye daha üzüldüm. Özer Hatay, Bilbay Eminoğlu gibi değerler hakkın rahmetine kavuşurken basında tetikçiler, yağdanlık ve grasocular çoğalıyor. Biryerlere kapağı atanlar, dün buralara gelip bugün büyük gazeteci ayaklarına yatanlar ve böyük böyük adamların yanına sığınmacı olarak kapağı atanların cukka doldurma peşinde olduğunu gördükçe inan ben daha çok üzülüyorum.



Sayın Hüseyin Baytın, öncelikle geçmiş olsun. İçişlerindeki Plan Proje Müdürü görevinizden sizi almışlar. Size de kardeşim git müşavir ol birazda sen özel işlerin ile ilgilen. Zaten Türkiye’nin gönderdiği ve bunları gerçekleştirin dediği plan ve projelere göz atarken çok yorulmuştun. Masana gelen plan ve proje kağıtlarını alacaksın. Onlara bakacaksın. Sonra odacıyı çağırıp bunları geri Valiliğe pardon Elçiliğe gönderin diyeceksin. Ve en sonunda da ‘Uygulanacak’ sözcüğünü söyleyeceksin. Hakikaten zor iş. Neyse yeni seçimlere kadar dinlemek hakkınınız. Haa ekmek elden hazırlandı. Suda golimbada hazır. Bilgin olsun.


Sayın Halil Talaykurt, milletvekili seçimlerinde ‘Barra’dan dönmüştünüz. Bölgede çok sevilmenize karşın Ali Cengiz efendinin oralarda göbek dansından figürler sunması sizin gibi gerçek değerlerin Pandora’nın kutusunda kalmanıza neden olmuştu. Ekonomi ve Enerji Bakanlığında Bakanlık Müdürü olmanız sanırım cuk diye yerine oturan atamalardan birisidir.Unutmayın, “Onu artık unuttum” demek, Bir kez daha hatırlamaktır aslında. Sizde top ‘Barra’dan dönünce artık siyasetten soğudum ve onu unuttum dediğiniz anda o sizi unutmadığını göstertti. Ne dersiniz?



Sayın Latif Akça, BRT’nin haberlerini dinlerken, haberleri okuyan gazetecinin sizin ismi üzerinde hassasiyet ile durduğunuz Rauf Raif Denktaş Kültür Sarayı ismini Mağusa Kültür Sarayı olarak değil Rauf Raif Denktaş Kültür Sarayı olarak söylediğini duydum. Kültür Sarayı’nın üstündeki Mağusa ismini nasıl sildiniz de Rauf Denktaş ismini yazdınız bilmiyorum. Temizlik işlemini sakın Mintaxla canım Mintaxla demeyin inanmam.  Sayın Akça zaten halk olarak da o kadar çok şey  bilmiyoruz ki, bilmediklerimizi ayağımzın altına alsaydık başımız göğe ererdi. Değilmi?



Sayın Cafer Gürcafer, düzenlediğiniz toplantılar nasıl gidiyor? Umarım iyidir. Rum malını bana ‘Kakaladılar’. Sonra elimden aldılar. Şikayetciyim diyerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduğunuz Mimoza Otel ile ilgili dava nasıl gidiyor. Neyse turuncu renk gitti kırmızı – yeşil renk geldi. Sende geri dönerek ben sevdiğim renklerle yeniden potreler yapacayım diyormuşsun. Hatırladığım kadarıyle ben artık bunları defterden sildim demiştin. Sevgili Cafer Gürcafer sizi bilmiyorum ama benim kalbimin tenezzül edip sildiğini, ellerim zahmet edip de tekrar yazmaz. Ama bakıyorum siz yazacayım diyorsunuz. Aman dikkat edin sayfa yırtılmasın. Silgiyi de bundan sonra çok kullanmayın. Defteri yırtıyor da.




Sayın Eşref Vaiz, yüksek onur kurulu üyeliği müracaatınız bana göre yerinde bir karar. Aslında Yüksek Onur Kurulu Üyeliğinin yanısıra size birde bakanlık vermeleri gerekirdi diye düşünenlerdenim. Zeren Mungan beyefendi dışarıdan atanırken, Eşref Vaiz dee dışardan atanamazmıydı diyenler çok. Haaa onun ER gibi arkasında her daim DOĞAN bir abisi varsa senin de arkanda Mağusa Hastanesi, Lefkoşa’da Domuzcular Burnundaki Hastane, Ayaktan tanı, Akdoğan ve Akıncılar Sağlık Ocaklarının topluma kazandırılması var. Sayın Mungan’ın da Maliye Müsteşarlığı zamanında topluma kazandırdığı, Elektrik Dairesine alınan trafolar var. ama onlar sisteme uymadığı için Lefkoşa Sanayi Bölgesinde hala daha bekliyorlar. Yaaaa!..



Sayın Bayram Karaman Girne Bölgesinden Parti Meclisi için aday olmuşsunuz. Vallahi ne diyelim hayırlı olsun. Birçok kez Dome Otel ile ilgili yaptığımız kavgalar sonrasında sizin haklı çıkmanıza inanın üzülmedim. Çalışanlar ile Dome Otel’i sağlam temeller üzerine oturtmanız inanın ülkenin büyük bir kazancı oldu. Biz hatamızdan dönmesini ve hata yaptığımızı söylemekten ancak memnun oluruz. Dome Otel ile ilgili yaptıklarınız Parti Meclisinde de yapacaklarınızın teminatıdır. Ben olsam bango sizi seçerdim.  



Sayın Nazmi Pınar, Genç TV’de televizyon programlarına başladığın ilk günlerde olduğu gibi Kanalt T’de de sabahları gazetelerin ön sayfalarını okuyarak program yapmaya başladın. Ama bukez programı zengileştirerek İnternet Gazetelerini de okumaya başladın. Komik video düşüncesi ilginç bir buluştu. Bak Nazmi senin en üretken olduğun saha televizyonculuk. Bakanlıklarda basın danışmanlığında mecburen bakanı koruma iç güdüsü hakim olduğu için seni yıprattı. Ada TV’de hazırlattığın o güzelim programlarki Nazmi nerde İçişleri Bakanlığında basın danışmanı olarak görev yapan Nazmi nerde? Bir düşün diyorum.




Sayın Başar İkiserdar, ağaçları budarken düşüp ayağınızı kırmanız görenleri çok üzdü. Feryatlarınız yürekleri dağlarken, merdivenin azizliğine uğramanız size büyük acı çektirdi. Başar gardaş yalnız senin ne işin var Girne Belediyesine bağlı Belpa Şirketinde ağaç budama işlerinde. Bizim Minik Kuşlar abi Başar’ın Haspolat’ta ve Hamitköy’de marketi var. orada neden gidip işlemiyor da böyle tehlikeli işlerde çalışarak ayağını kırıyor diyor. Bilmem sevgili Başar, onun cevabını sen versen diyorum.


Sayın Emir Taşçıoğlu  İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği Başkanı olarak iş kazaları ile ilgili verdiğiniz demeçler hoş da, hükümetin iş güvenliği ile ilgili uygulamaları demeçler ile değişmez. Bunu sanırım sizde biliyorsunuz. Emir gardaş siz demeç verirkenkenki sürede, inşaattan düşen bir işçinin beli kırıldı. Bir tornocu ustasının parmakları bumburo gitti. Belediye işçisinin ayağı kırıldı. Başına tuğla düşen bir işçi hastanelik oldu. Elektrik Dairesi çalışanını direkte elektrik tepti. Neyse listeyi fazla uzatmayım. Bu defaki iş güvenliği ile ilgili verdiğiniz demeciniz esnasında daha geniş kapsamlı bir listeyi size okurum. Haaa siz demeç vermeyi sakın ihmal etmeyin. Demeç vermek çok mühimdir de.   
 






Günün Sözü
 
İnsanları geçimsiz yapan
SEVGİSİZLİKTİR
Bir birine düşman eden
İLETİŞİMSİZLİKTİR
Güzellikten yana ne varsa
yok eden
İLGİSİZLİKTİR



İKİ AİLE
İki aile varmış ve her iki ailenin de birer kız çocuğu varmış.
Bir gün misafirlikte sohbete başlamışlar; Eee sizin kızdan ne haber?..
Valla işte ne olsun biliyorsunuz işe girdi geçen sene. Başını kaşıyacak vakti yok
İlk başlarda geceleri fazla mesai yapıyordu.
Sonra hafta sonları da çalışmaya başladı,, Patronu çok sevmiş her işi ona veriyormuş. Derken Ankara
seyahatleri başladı. Bizimki çanta sekreter gibi patron nereye o oraya.
Sonra Paris seyahatleri falan filan en sonunda bu iş böyle olmayacak dediler,
patronu ev tuttu. Deli gibi çalışıyor evladım.
Ee, peki sizinki ne alemde?
Valla bizimki or**pu oldu, ben sizin kadar güzel anlatamıyorum