Daha önce bir başka ülkenin uyruğunda olup KKTC’de bulunan kişilerin belirli bir süre daimi ikamet etmeleri ve diğer koşulları taşımaları halinde KKTC yurttaşlığı için başvuru yapma hakkı doğmaktadır.
Burada anlatacağım kritlerleri doğum, evlilik veya evlat edinme ile kazanılan vatandaşlıklar ile karıştırmamak gerekir. Çünkü bu gibi pozisyonda olanların vatandaşlık alma kriterleri daha farklıdır.
Yurttaşlık Yasası’nın 9. maddesindeki istisnai durum hariç KKTC sınırları içerisinde 5 yıl daimi ikamet eden yabancı uyruklu reşit kişiler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yerleşmeye karar verdiğini davranışı ile teyit etmesi, İyi ahlak sahibi olması, genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden hastalığının bulunmaması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde kendisinin ve geçimi ile yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire ve işe de sahip olması halinde KKTC Yurttaşlığı için İçişleri Bakanlığı’na BAŞVURUDA BULUNMA HAKKI kazanmaktadır.
Çoğu yabancının yanlış bildiği bir durumu da aydınlatmak isterim. Bu saydığım kriterlerin varolması demek mutlaka sizin vatandaş olacağınız anlamına gelmez. Bu şartları taşımanız size sadece vatandaşlık için BAŞVURUDA BULUNMA HAKKI kazandırır. Başvuruda bulunan kişiye İçişleri Bakanlığı’nın yasa gereği vatandaşlık verme takdir hakkı vardır, ister size vatandaşlığı verir isterse vermez.
Dediğim gibi kritlerleri yerine getirmeniz size sadece başvuru hakkı kazandırır, mutlaka vatandaş olacağınız anlamına gelmez. Vatandaşlık verme, tamamen İçişleri Bakanlığı’nın yasal takdirine kalmıştır.
Ancak bu takdir hakkı yıllarca torpil ve seçimlerde avantaj sağlama amacıyla kullanıldığı için büyük adaletsizlikler yaratmıştır. Yıllarca yapılan keyfi vatandaşlıklar bugünkü sorunun ana kaynağını oluşturur. Her yapılan vatandaş devlete ek bir maddi külfettir. Devletin ekonomik gücüne, alt yapı kaynaklarına ve Kıbrıslı Türk toplumunun gelenek ve kültürüne aldırış edilmeden sırf seçimde oy kaygısıyla yapılan bir çok vatandaşlıklar vardır. Ve bu tür vatandaşlıklar nedeniyle gerçekten yaşam tarzı, kültürümüze olan uyumu, toplum tarafından kabul edilme durumu, ekonomik hayata katkısı açısından uygun olan yabancıların vatandaş olmasını da engellemiştir.
Vatandaşlıkların durdurulmasını (Evlilik hariç) bu açıdan önemsiyorum, çünkü bu gerekli bir tavırdır. Vatandaş yapılan kişinin ailesinin de otomatik olarak vatandaş yapıldığını düşündüğümüz zaman bunu “stop”lamanın zarureti ortaya çıkmaktadır. Küçük ve ekonomik açıdan güçsüz olan, alt yapısı yeni yeni vatandaşlıkları kaldıramayacak noktaya gelen, kaçak işçiliğin ve kayıt dışılığın çok fazla olması nedeniyle yeni vatandaşlıkların maddi külfetinin karşılanamaz durumda olduğunu bilmemiz gerekir. Ülkemizdeki demografik yapı bozulmuştur.
Nüfusumuzun aşırı şekilde şişirilmesi bir yana keyfi şekilde fahiş sayıda vatandaş yapılması bugün toplumumuz açısından büyük bir endişe kaynağı olmaktadır. Ekonomik ve sosyal açıdan ciddi sorunlar yaratan hızlı ve gereğinden çok vatandaş yapılabilmektedir. Konuyu yasal zeminden çok anayasa içerisinde güvence altına almak gerekmektedir. Çünkü bugünkü iktidar vatandaşlığı zorlaştırıcı düzenlemeler yapabilir veya tavır sergileyebilir; ama daha sonra gelecek olan da tam aksi yasal düzenlemeler yapabilecek veya bir önceki hükümetin yaptığı gibi elekten geçirmeden birçok kişiyi sırf partisel ve şahsi çıkarlar uğruna yurttaş yapabilecektir.
Bu konuda benim Anayasa’da şöyle bir değişiklik yapılması için önerim olacaktır:
“Başka bir devletin tabiyetinde iken Cumhuriyet vatandaşlığına kabûl edilenlerin, toplam Cumhuriyet vatandaş sayısı içindeki oranları hiçbir hal ve şartta % 15’i geçemez. Ancak, evlilik yoluyla Cumhuriyet vatandaşı olanlar ile Cumhuriyet vatandaşlık hakkına 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti çerçevesinde sahip olup başka bir devletin vatandaşı olanlar bu orana dahil edilmez.”
AV. Barış MAMALI