YAŞANAN MAZBATA KAOSUNUN SORUMLULARI GEÇMİŞ HÜKÜMETLER İLE YARGI ORGANI’DIR.



Anayasal Eşitlik ve Adalet ilkelerinin davalardaki alacaklı-borçlu veya bir başka değişle davacı-davalı arasında da kurulması gerekmektedir. Ancak şu andaki sistem hem yargıya alacağını tahsil etmek için başvuran alacaklılar hem de borçlular açısından ciddi mağduriyet yaşatacak noktaya gelmiştir.

Ülkemizde borç faizleri, herhangi bir yasal denetim altında olmadan fütursuz, sınırsız ve durdurulamayan kontrolsüz bir güçle borçluları ezmektedir. Bileşik Faiz uygulamaları ( yani sürekli faize faiz uygulanması), yüksek faiz oranları ve tahsil edilecek faiz miktarında sınır olmaması nedeniyle iyiniyetli borçlular, kısa sürede altından kalkamayacakları büyük bir yıkıma uğramaktadır.

Özellikle alacak davalarında yüksek faizler nedeniyle iyiniyetli borçlular aleyhine ciddi bir adaletsizlik olduğu aşikardır. Bugün bir faiz yasasının yokluğu nedeniyle çok yüksek ve sınırsız tahsile sebep olan faiz uygulamaları bulunmaktadır. Özellikle Banka ve Tefecilerin alacaklı oldukları meselelerde ortaya çıkan faiz mağduriyeti inanılmaz boyutlara ulaşmıştır.

Faiz Yasasının yürürlüğe girmesi ile mazbata olayları uzun vadede çok azalacak, bunun yanında hem sömürüye son verilip hem de borç miktarını kestirebilen insanlar borcunu ödeme psikolojisine tekrar kavuşacaktır.

Yaşanan kaosun diğer tarafına bakıldığında ise yine adil olamayan bir durumla karşılaşırız. Mahkeme kararının kağıt üzerinde kalmasının bu karardan haklı çıkan kişi açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Mahkeme Kararlarının gerçekleştirileceği safha da esasen icra safhası ve bunu yapacak olan da İcra Dairesi’dir.

Bilindiği üzere davalarımızda elde ettiğimiz hükümlerin ( Ki çoğu maddi alacaktan kaynaklanır ) icrası çok uzun bir safhadan sonra ve de parça parça ancak polis yoluyla ( Mazbata ) yapılabilmektedir. Bu ise hiçbir hukuk sisteminde yer almayan bize özgü bir durumdur. Yani esasen icra dairesinin yapması gerekeni polis yapmaktadır. Keza İcra Dairesi, mahkeme kararlarını icra etmek, yerine getirmek amacıyla kurulmuş bir kurumdur. Ancak görülüyor ki, işbu daire amaca hizmet etmemekte onun görevlerini belinde tabancası ve elinde kelepçesi ile polisler yapmaktadır.

Tamamen Yüksek Mahkemenin kontrol ve denetiminde olan İcra Dairesi’nin özüne dönük faaliyetler güçlendirilmelidir. İcralar için yeni ve radikal bir sistemi kurulmalı ve borçluların hapis olmasına imkan vermeden alacaklar tahsil

edilmelidir. Personel sayısı, alt yapı, araç-gereç ve bunlara zemin olacak yeni mezvzuatların yapılmasına kadar köklü bir değişim yapılmadıkça icra sistemi de daha ileri noktaya taşınamayacaktır. Ancak ne var ki Yüksek Mahkeme’nin kendisine bağlı bu dairenin etkisizliği karşısında herhangi bir somut atılımı ve talebi yoktur.

Borcun hapis tehdidi ile tahsil edilmesi insan hakları açısından kabul edilebilecek bir uygulama olamaz. Alacak borçlunun mal varlığı ile ödenmeli, borçlunun özgürlüğü tehdit edilerek tahsil edilmemelidir.

Öncelikle işin köküne eğilmeli ve insanların haksız sömürüsüne sebep olan faiz sistemi dizginlenerek alacaklı ile borçlu arasında adil bir denge kurulmalıdır. Bunu sağlamak için de bir Faiz Yasası hemen yürürlüğe girmelidir.

Mahkemelerce haklı görülüp hükümlü alacaklı olan kişiler alacaklarını adli sistem içerisinde yer alan icra makamları vasıtasıyla elde etmelidirler. Hükümlü alacaklıların, alacaklarını makul bir zaman içerisinde tahsil edebilmeleri için de mevcut “İcra Sistemi”nde köklü reformlar yapılmalıdır. Geçmişte icra sistemini düzeltme noktasındaki ihmaller ve yine geçmişte hükümetlerin halk yerine bankaları ve tefecileri tercih ederek yaptıkları yanlış icraatlar bugünkü kaotik sömürü düzenini yaratmıştır.

Görüleceği üzere sorun iki tarafın hassasiyetleri göz önüne alınarak çözülmelidir. Bu işin karşılıksız çek olayına benzememesi gerekir. Karşılıksız Çek keşide etmeyi suç olmaktan çıkaran yasama organı çek borçlularını hapis olmaktan kurtarırken, diğer taraftan çekin ödenmesi konusunda bankalara hiçbir mecburiyet getirmediği için bu sefer de çek alacaklıları açısından şimdi büyük mağduriyetler yaşanmaya başlanmıştır.

Hapis yatmak borçlunun işsiz kalmasına, itibarının yıkılmasına, toplumdan kopmasına ve alacaklısına karşı da düşman kesilmesine sebebiyet verirken diğer taraftan alacaklının da parasını alamadığı ucube bir sistem yaratılmıştır.

Av. Barış Mamalı